Nermin ALPAY
Bu yazımda; bazen güncel hayatımızın içinde, bazen geçmişle ilgili hesaplaşmalarımızda köprüleri atarak var olma tercihlerimizden bahsedeceğim.
Hani “ kırk yıl sırtınızda taşıyıp, birgün indirdiğiniz için tüm yaptıklarınızı silen” insan tiplemeleri vardır ya, onlardan bahsedeceğim… Herkesin kusursuz insan
modeline soyunup, başkalarının kusurları üzerine politika yapmasının toplumda
nasıl travmalar yarattığını anlatmaya çalışacağım…
Elimizdeki taşları gizleyerek, gücün karşısında yalakalık yapmak, kültürümüzün bir parçası haline gelmişse; Üzerimize sülük gibi yapışan bu rol modellerle, gençliğe nasıl bir kültürel miras bırakabileceğimizi sorgulamak istiyorum:
Tarihte bir dönem değerlendirilirken, o günün koşullarını dikkate almak gerekir. Cumhuriyetimiz ve demokrasi anlayışımız hala oturmadığı için o döneme tarafsız bakamıyoruz. Kimileri liderleri putlaştırıp, döneme eleştirel bakışları küfür gibi algılarsa, her fanatik duruşun karşısında, onun tam zıttı bir fanatik düşünce oluşması ve putlaştırmaya tepki olarak, küçük düşürmek için her yolu denemesi şaşırtıcı değildir. Örneğin, Atatürk’ün mal varlığını kalem, kalem sayarak, daha da zengin görünsün diye fidanları da ekleyerek “amma çok malı varmış haaa!” sorusunu zihinlere kazımalısın ki, o dönemde toprak sahibi olmanın çok kolay olduğu hatırlanmasın.( Dedem, bana Gebze civarında yaşamaları için devletin bedava toprak dağıttığından ama Akçakoca’yı terk etmek istemediği için gitmediğinden bahsetmişti.) Yani kimsenin almak istemediği bataklıktan Atatürk Orman Çiftliği’ni yaratan insana haksız bir mal edinmiş muamelesini yaparsın... Gazetemiz yönetiminden, hazır başlamışken, Atatürk’ten sonra iktidara gelen tüm liderlerin mal varlıkları hakkında da yazmasını bekliyorum.
Tabii ki Cumhuriyetin ilanından sonra bir dizi hatalar yapılmıştır.
Darağaçları kurulmuş, meydanlarda insanlar sallandırılmıştır. Köyler boşaltılmış, savaşta yan yana olduğumuz Kürtlere “kazık” atılmıştır. Belden aşağıya vurmaya çalışmak, politika değildir. Eğer özel hayata gireceksek; ( ki sadece yetimin hakkı yenmişse, hırsızlık söz konusuysa yapılmalıdır.) Yalova’da gördüğüm ve Atatürk’ten bize kalan “Yürüyen Ev” mucizesinden bahsedelim; Bizlerin henüz anlamaya başladığı çevre bilincine sahip olduğunu ve eve doğru uzayan ağacın dallarını kesmektense evin temelini kaydırmasını anlatalım.
Hataları görmezden gelmek kadar, toptan ret etmekte bir çocukluk hastalığıdır.
Objektif olmayı, olayları duygusal tepkilerimizden çok aklımızla değerlendirmeyi
öğrenemediğimiz sürece, hiçbir bilgi, kültürel edim kalıcı olmaz. Gazetemizde
yer aldığı ve hangi amaçla yazıldığını anlayamadığım “ Atatürk’ün Mal Varlığı” yazısı nedeniyle toptancılık eleştirime Atatürk örneğinden başladım. Oysa toptan ret etme tavrı sadece Atatürk’le sınırlı değil. Yukarıdan aşağıya toplumun her kesiminde, gidenin arkasından ( özellikle rakiplerse) iyi şeylerden bahsetmek
adeti yok olmaya başladığı gibi kötülemek moda olmaya başlamıştır… Bu anlayış kalıcı olmaya başladıkça vefasız, nankör bir toplum olmaya doğru hızla yol alıyoruz. Başkasının yaptığını eleştirmek, eksikleri görebilmek ne kadar önemliyse, yapılan iyi şeyleri takdir etmek de o kadar önemlidir. Rakiplerimizi dinlemeyi, eleştirmeyi, takdir etmeyi öğrenmek ve farklılıklarımızla bir arada olmak, insan insana kültürel alışveriş için ön koşuldur.
AKÇAKOCA YALNIZ BİR İLÇEDİR.
Düzce Vilayet olmasına rağmen, Akçakoca ile geçmişten gelen rekabet anlayışını
hala sürdürmektedir. Akçakoca, Düzce’nin üvey evladıdır. O nedenle, Akçakoca halkı, içerde bir şeyler yapmak isteyen insanlara destek olmalıdır.
Çalışan, bir şeyler yapmak için zaman harcayan herkes hata yapar. Adam, babasından kalan miras ile geçiniyor, fazladan tek taş koymamış, ömrünü kahve köşelerinde tüketmiş, konuşuyor: “ O mu ? işe yaramaz, falanca işi beceremedi, filanca işi batırdı…” Tamam o başaramamış ama denemiş, bir şeyler yapmaya çalışmış… Peki sen ne yaptın? Diye sormazlar mı adama?
Akçakoca’nın hoş görüye ihtiyacı var… Bir şeyler yapmaya çalışan insanları anlamaya ihtiyacı var… Birbirini sevmeye, desteklemeye ihtiyacı var…
Yengeçler, sepetten kurtulmaya çalışan arkadaşlarını sepete çektikleri için kurtulamazlar… Bizler yengeç değiliz… Biri iyi bir şey yaptığında takdir edelim…
İlçemizde olan bir malı dışarıdan almayalım… Kalitesiz malı hemşerimize vermeyelim… Bizler Akçakocalı olmanın farkına varmazsak, birbirimizi desteklemezsek, sokaklarımıza sahip çıkmazsak ( tükürmek, çekirdek atmak,
arabadan kola şişesi fırlatmak) ilçemiz kaos içinde bir köy olmaktan kurtulamaz.
Akçakoca’da bir şeyler yapmaya çalışmak yeterince zor zaten, Vilayet tarafından yeterli desteği görmediğimizin farkına varalım artık. Yarım kalmış stadımızı genç, yaşlı hep birlikte düzenleyelim. Bize sahip çıkmayan vilayetimiz mahçup olur belki.
Akçakoca’da yaşayan bizler, Düzce İlimize; Fatih Sultan Mehmet’in ilk tahta çıktığında babasına yazdığı mektuptaki gibi “ Eğer Padişah sensen, gel devletinin başına geç, yok eğer ben isem emrediyorum: devletin başına geç” diye sesleniyoruz:
Vilayet isen, kıyıya bakan tek ilçene destek ol !
Nermin Alpay
Email: [email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Züğürt Tesellisi
27.11.2019 - Tek derdimiz referandum mu?
23.03.2017 - BU SON OLSUN !
18.07.2016 - Kimsesiz Adam
- Farkımız yok birbirimizden ama ?
4.09.2014 - Bayram benim neyime?
28.07.2014 - Aşkın demokrasi ve yaşam hakkı
23.06.2014 - HOŞ GELDİNİZ SAĞLIKÇI BAŞKAN
6.04.2014 - “Hırsızın partisinden misin? “
2.04.2014 - “Çocuk gelin” yoktur, tecavüze uğrayan kız çocuğu vardır
6.03.2014
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
ORHAN AFACAN
TAŞ ATAN ÇOCUKLAR Sanki oyundasın taş atan çocuk. Cahilmi, cesurmu sonra görürsün Seni kımler böyle oynatan çocuk. Sanmam bu eğlencen çok uzun sürsün... Sökülen kaldırım, ayaklarındır Ölünceye kadar bir götürümsün.. Kundaklanan dükkân yarınlarındır Vicdanında yargılanan cürümsün Elinde molotof, yuzünde maske- Neden bir gizliliğe bürünürsün… Yıllarca sonra, desen bile keşke Vatan ahı ağırdır, sürünürsün. Senin yaşıtlarda taso salgını Yahut bir iple topaç çevirirsin. Oyun san