Vahap COŞKUN
Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir süre önce, çözüm sürecinde hükümetin kurulmasına sıcak baktığı “İzleme Heyeti”ne karşı olduğunu açıkladı. Erdoğan’a göre böyle bir yapı Öcalan’ın meşruiyetini artıracaktı; dolayısıyla Heyet’in teşekkülü tehlikeliydi, hatta bir felaketti.
Erdoğan’ın ifadesiyle:
“Akil insanları kuran benim. Ama adaya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı. 10-15 kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Tehlikeli bir adımdır.”
Tartışmalı mevzuu
Meşruluk, çözüm süreçlerin en kritik konularından biridir. Her silahlı örgüt “meşru” bir yapı olarak kabul edilmeyi arzular. Bunun yolu da öncelikle görüşmelerden/ müzakerelerden geçer. Mücadele ettiği devletle, aracı bir devletle veya uluslararası bir kuruluşla görüşmelere başlanmasıyla silahlı örgüt kabuğunu kırmaya başlar. Görüşmeler örgütün tanınması sağlar, ona bir statü verir. O güne kadar görmezden gelinen örgüt, devlet tarafından kabul edilmiş ihtilafın bir tarafı haline gelir. Görüşmelerle oluşan zemin, örgütü izolasyondan kurtarır ve ona birçok çevreyle temasa geçme olanağı tanır. Görüşmelerin muhtevası derinleştikçe, örgütün ilişkileri güçlenir ve adına mücadele iddiasında bulunduğu halk için taleplerde bulunmaya başlar.
Buna karşılık devletler ise, silahlı örgütlerin meşruiyet kazanmasını engellemeye odaklanırlar. Görüşmeler gerek içte ve gerek dışta örgüte birçok kapıyı açtığından, neredeyse her devlet başlangıçta silahlı örgütlerle görüşmeyi reddeder. Ancak eğer silahlı örgüt güçlü bir toplumsal tabana dayanıyorsa bir müddet sonra meselenin salt silahla halledilemeyeceği görülür ve görüşmeler başlar. Görüşme yapılması, örgütün meşru bir muhatap sıfatı kazanmasının ilk adımıdır. Bununla birlikte devlet yine de görüşmeleri elden geldiğince sınırlı tutmak ister.
Böylelikle örgütün daha geniş bir meşruiyet zeminine oturmasını önlemeye çalışır.
Meşruluğun kaynakları
Kurulacak bir izleme heyeti Öcalan ile görüştüğünde Öcalan’ın meşruluğu artar. Erdoğan’ın bu konuda hakkı var. Ama asıl soru şu: Bunun süreç için bir tehlikesi var mıdır?
Çözüm sürecinin başladığı günden bu yana Öcalan’ın ve PKK’nin hem içeride, hem de dışarıda meşruluk çıtası yükseldi. Meşruluk artışı iki hususa bağlı olarak gerçekleşti. İlki, malum görüşmelerin başlamasıdır. Yetkilendirilmiş görevliler hükümet adına Öcalan ile görüşüyorlar. Parlamento üyeleri İmralı ve Kandil arasında mekik dokuyorlar. Öcalan’ın mektupları halka okunuyor. Dolmabahçe’de tarafların ortak açıklama yapıyorlar. Tüm bunlar, halkın gözleri önünde cereyan ediyor. Çok büyük bir tepki doğmuyor, Öcalan ile ilişki normalleşiyor ve Öcalan’ın içeride meşru bir aktör olma düzeyini yükseltiyor.
İkincisi ise, IŞİD’e karşı verdiği mücadele PKK’ye dışarıda da bir meşruiyet alanı açıyor.
IŞİD, tüm dünyayı dehşete düşürüyor. Hiçbir kural ve değere kulak asmadan insanları katlediyor. Global düzeyde öfke ve nefret şimşeklerini üzerine çeken IŞİD’le savaşması, PKK’nin uluslararası karar verici aktörler nezdinde kimliğini değişim sürecine sokuyor.
PKK, bir “terör örgütü” olmaktan çıkıp barbar ve karanlık bir yapıya karşı sivilleri koruyan meşru bir güç olarak görülmeye başlanıyor. Bunun sonucu olarak ABD, PKK ile resmi ilişki kuruyor, Avrupa’da PKK’nin terör listesinden çıkması yönelik faaliyetler artıyor.
Meşruluğun silaha etkisi
Peki, bu şekilde PKK’nin meşrulaşması, Öcalan’ın meşruluğunun pekişmesi süreç açısından bir felakete mi denk düşüyor? Meşruluk debisinin yükselmesi iki açıdan faydalı olur:
İlki, meşruluğu sorumluluğu da artıracak olmasıdır. Hem içerde hem de dışarıda meşruluk algısı güçlenen bir PKK, bunu kaybetmemek ve daha da büyütmeye çalışacaktır. Bu, onun silaha dönüşünü güçleştirir. Devlet, süreci doğru ve sonuç almaya dönük olarak yürüttüğünde, PKK’nin görüşmelerden çekilmesi imkânsızlaşır. Tersi bir yönelim meşruiyet aşımını beraberinde getirir. Powell, iki örnek verir:
“Endonezya’da 2002’de yapılan Aceh görüşmeleri başarısızlığa uğradığında GAM isyancıları umutsuzca geri kazanmaya çalıştıkları meşruiyeti yitirdiler. Canguan’da 1998’den 2002’ye kadar devam eden görüşme maskaralığının ardından FARC, Kolombiya’da daha az meşru görülmeye başlandı. Halk ve uluslararası camia FARC’ı hükümetin cömert barış önerisini reddettiği gerekçesiyle yargıladı ve görüşmelerin ardından önemsizleşerek ‘uyuşturucu teröristleri’ olarak anılmaya başladılar.” (Jonathan Powell; Teröristlerle Konuşmak: Silahlı çatışmalar nasıl sona erdirilir?, Aykırı Yayınları, s. 56)
Newroz vesilesiyle Diyarbekir’e gelen çok sayıda diplomat ile görüşme imkânı buldum.
Hemen hepsi, iç ve dış koşulların PKK’ye bir meşruluk kapsını araladığını teslim ediyorlardı.
Ancak bu eğilimin sürmemesi için, PKK’nin Türkiye’de silahlı mücadeleyi bırakması ve siyasete ağırlık vermesini gerektiğinin de altını çiziyorlardı.
Asıl amaca hizmet
İkincisi, meşruluk artışı süreçle varılmak istenen temel hedefe ulaşmayı kolaylaştırır. Hedef; PKK’nin silah bırakması, mensuplarının legal alanda mücadele etmelerinin sağlanması ve Kürt meselesine demokratik siyasetin içerinde çare bulunmasıdır. Şeytanlaştırılan ve dehumanize edilen bir PKK ile bu hedefe varılmaz. Ama meşruluğu giderek artan ve toplumda kabul düzeyi yükselen bir PKK, bu hedefe varmayı kolaylaştırır ve çabuklaştırır.
Bu itibarla siyaseti öne çıkardığı ve barışa hizmet ettiği müddetçe PKK’nin meşruluğunun artmasından korkmaya gerek yoktur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025