Yalçın AKDOĞAN
BDP heyeti, Adalet Bakanlığı'na başvurarak Öcalan'la görüşme talebinde bulundular, kamuoyuna da 'son gelişmeleri ve siyasi yaklaşımlarını değerlendirmek istediklerini' açıkladılar. BDP'li Demirtaş, Kışanak, Türk ve Tuğluk, bu ziyarete izin verilmesinin başlıbaşına önemli bir siyasi gelişme olacağını vurguluyorlar.
BDP'lilerin böyle kritik bir aşamada Öcalan'a görüşmek istemeleri farklı şekillerde yorumlanabilir. Bu görüşmenin Öcalan'a düşünce açıklama veya onu yönlendirmeye çalışma amacı taşımadığı, Öcalan'dan talimat ve istikamet almak istedikleri söylenebilir.
Öncelikle şu hususu vurgulamak durumundayız: BDP'nin sahici bir siyasi aktöre ve müstakil bir siyasi varlığa dönüşebilmesi için Öcalan'a endeksli hareket etmemesi, örgütün siyasi şubesi gibi kendisini konumlandırmaması, kendi politikasını kendi kurullarında belirleyebilmesi gerekiyor. Halihazır tabloya baktığımızda bu hiç de kolay görünmüyor. Çünkü BDP'li vekiller, güçlerini örgütten aldıklarına, Öcalan'ın işaretiyle şu anki konumları elde ettiklerine inanıyorlar. Böyle olunca siyasette güç sahibi olabilmek halktan veya parti içi dinamiklerden değil örgüt yönetiminden geçiyor. BDP kendi siyasi hedeflerini ve amaçlarını belirlemek, kendi yol haritasıyla hareket etmek yerine örgütün amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek, örgütün değirmenine su taşımak için gayret sarfediyor. Öcalan'la görüşme talebi, BDP'ye yüklenen sivil ve müstakil görünüme uygun düşmüyor.
Görüşme talebinin önemli bir sebebi, 'durumu anlama' çabasıdır. Malum, seçimden yeni çıkılmasına ve anayasa yapımına yönelik büyük ümitler olmasına rağmen PKK terör eylemlerine sarıldı, süreç bir anda yüksek düzeyli çatışma ortamına sürüklendi. Öcalan'ın son avukat görüşmesindeki söylemi bu durumu körükleyecek mahiyetteydi. BDP çevresi ve kısmen de Kandil, Öcalan'ın söyleminin ne derece taktik amaçlı olduğunu, ne derece kesin ve ana strateji haline geldiğini anlayamadı. Bunun üzerine ilk haftalarda bir şaşkınlık, sessiz kalarak durumu geçiştirme çabası gözlendi. Avukat görüşmelerinin bir daha yapılamaması, Öcalan'ın yeni talimatlarda bulunmasına, yeni bir istikamet vermesine imkan vermedi. Kandil'in süreci kendi anlayışı istikametinde yönetmeye kalkması ise BDP'nin siyasi alanını oldukça daralttı. Şimdi BDP'liler, Öcalan'a görüşüp durumu anlamaya, önlerini görmeye çalışıyorlar. Bunun, durumdan şikayet etme, seçilen yöntemin kendilerine ve Türkiye'ye zarar verdiğini aktarma görüşmesi olamayacağı çok açık. Çünkü Öcalan karşısında kimse dut yemiş bülbül olmaktan öteye gidemiyor.
BDP'nin Öcalan'a görüşmek istemesinin bir sebebinin de, Kandil karşısında İmralı'dan güç devşirme olduğu söylenebilir. BDP, PKK, HPG, Öz Savunma Birlikleri, KCK gibi unsurlar yanında en zayıf halka durumunda. Bir KCK'lı seçilmiş belediye başkanına emirler yağdırabiliyor, DTK PKK sözde komiserlerinin talimatıyla hareket etmek zorunda kalabiliyor, Kandil'in söylemleri BDP'ninkini çoğu zaman bastırabiliyor. Tüm bu yapılar içinde BDP muhatap alınacak tek meşru ve yasal unsur. Ama illegal yapılar, BDP'nin kendini geliştirmesine imkan vermiyor. BDP de zaten diğer yapıların kendisine alan açtığını düşünüyor ve durumdan da çok rahatsız görünmüyor. Böyle olunca Öcalan'ın zaman zaman şikayet ettiği illegal-legal yapıların iç içe geçmesi sorunu, hukuki alanda sorunlar üretiyor. İllegalite üzerine hukuken gidildiği zaman ise BDP bunu siyasi bir baskı olarak takdim etmeye çalışıyor. BDP'nin Öcalan'a doğrudan görüşme talebi, diğer unsurlar içinde öne çıkmak çabası olarak görünüyor.
BDP, ister durumu anlamak ve istikamet almak arayışında olsun, isterse diğer ilişkili yapılar karşısında güç devşirmeye çalışsın, siyasetini İmralı'yla ilişkilendirerek kendisine kötülük etmektedir. BDP, bölgede tamamen PKK ile bağlantı içindeymiş, onun bir parçasıymış gibi davranıyor, ama PKK ile ilişkisine dair eleştiriler karşısında tepki gösteriyor.
BDP'nin Öcalan'ı, siyasetin düzenleyici ve yönlendirici aktörü haline getirmeye çalışması liberal aydınların kendisine biçtiği rolü etkisizleştirecektir. Sorunların çözümünde Öcalan'ı muhatap göstermeyi tek politika haline getiren BDP'nin İmralı'yı siyasetin ana aktörü ve partinin fahri lideri gibi konumlandırmaya çalışması, son derece yanlış olacaktır, kendilerine de büyük zarar verecektir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019