Yasin AKTAY
Cumhurbaşkanlığı sisteminin oylanacağı referanduma doğru hızla yol alırken, saflar iyice netleşmeye başladı. Halkoylamaları demokrasinin şölenidir elbet. Neticede iki seçenek vardır ve bir siyasal ihtilafı demokrasi sınırları içinde çözmenin en etkili, en meşru ve en güzel yolu milletin kararına başvurmaktır. Halk ihtilaf konularını bir karara bağlar ve ülkeyi rahatlatır.
Gündemimizdeki halkoylaması sürecinde ortaya çıkan saflaşma siyasi tartışmanın şiddetiyle de doğru orantılıdır. Belki olayı basit bir siyasi tartışma düzeyinden çıkarıp daha hayati bir anlam katan yanı da budur. Neticede yapılan düzenleme bir tarafıyla basit, ülkenin yönetimine bir verimlilik, hız ve kolay intibak kabiliyeti sağlayacak ve istikrarsızlık tehdidini asgari dereceye indirecek bir düzenlemeden ibaret. Böyle bir sistem değişikliğinin şu anda 2023 ve 2053 hedefleri önüne koymuş olan bir Türkiye için bir lüks olmaktan öte bir zorunluluk olduğunu biraz aklıselimi olan herkes görür.
Buna karşı çıkanların söyledikleri, aslında, “bırakınız Türkiye kendi sorunlarını yıllarca tartışıp dursun, sorunlar yumağının içinde karar mekanizmaları felç olsun, bizim yetişmemiz gereken bir dünya yok” demekten farklı değil. Bir insan bunu neden der veya bu anlama gelecek şeyleri neden söyler?
Gezi hadisesinde bir ağaç duyarlılığından yola çıkarak önümüze bir anda Türkiye'nin en büyük kalkınma projelerini durdurma teklifiyle dikilen militanlar, bugün aynı saikle ve aynı saçma sapan absürt iddialarıyla hayır cephesinde saflarını almış buluyorlar. Gezi hadisesinde karşı çıktıkları projelerden birisi olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü şu anda Türkiye'nin medarı iftiharı projelerden biri olarak açıldı bile. O günden bu yana yine Gezicilerin karşı çıktıkları Körfez üzerinde Orhangazi Köprüsü, Boğaz altından Avrasya projeleri gerçekleşti ve açılışı yapıldı bile. Dünyanın en büyüğü olacak İstanbul'daki 3. Havaalanı'nın inşası ise hızla yol alıyor.
Esas itibariyle Türkiye'nin bu dev projelerine karşı bir tepki olarak ortaya çıktığını gizleyemeyen Gezi safında da FETÖ (dönemin Paralel yapıları), PKK, DHKP-C ve bilumum aşırı sol unsurlarla CHP ve ulusal ve uluslararası faiz lobileri vardı. O saf 17-25 Aralık'ta da hiç bozulmadı. AK Parti'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı organize bir ittifak içinde hareket etti. Bizi sürekli olarak geçmişte FETÖ'yle birlikte hareket etmiş olmaktan dolayı eleştiren CHP'liler, güya cürmünü çok iyi bildiklerini bu vesileyle söyledikleri FETÖ'nün ipliği herkes açısından pazara çıktıktan sonra, onunla aleni ittifak kurarak, aslında taammüden suç işlemiş oldu. Gezi hadisesinden itibaren her düzeyde sarmaş dolaş bir işbirliği içinde oldular. Yani darbe niyeti, istidadı ve planları olduğu gün gibi ortaya çıktıktan sonra…
Şimdi 16 Nisan süreci yine onları aynı yola düşürdü. Hangi ortak hesaplar bu yolda CHP'yi de FETÖ'yü de PKK'yı da buluşturuyor?
PKK'nın Almanya sorumlusu Almanya'da düzenlediği bir toplantıda 16 Nisan referandumunun kendileri için anlamını çok açık bir biçimde ifade etmiş: “Bu bizim için bir devrim fırsatıdır. Hakkari, Nusaybin, Silopi'de yüzde yüz hayır çıkarsa Erdoğan'ın sonu olacak” demiş. Bu, aslında Gezi'den beri bu ittifakın bir türlü gerçekleşemeyen hayali. O yüzden her kriz anında Erdoğan'ın sonunu getirecek bir devrim umudu taşımak bu ittifakın en önemli özelliği.
O yüzden Gezi'de ağaç mesele değildi, 17 Aralık'ta da mesele yolsuzluk değildi, şimdi de mesele cumhurbaşkanlığı veya hükümet sistemi meselesi değil, Erdoğan'dır onlar için.
Biz de istediğimiz kadar ve avazımız çıktığı kadar gerçekten de “mesele Erdoğan değil, hükümet sistemi meselesidir” diyelim, birileri mevzuyu kendileri açısından kapatmış bile.
Elbette bu bir referandumdur ve bütün referandumlarda olduğu gibi bunda da samimiyetle, meseleyi salt bir hükümet sistemi değişikliğinin memleket için faydası veya zararı düzeyinde değerlendirip hiçbir baskı altında kalmadan, sadece kendi vicdanlarıyla baş başa kalarak, “evet” ve “hayır” diyecekler vardır ve kimse bu konudaki tavrından dolayı kimseyi suçlayacak değildir.
Ancak siyasi tartışma bir yandan da saflaşmayı beraberinde getiriyor ve bir noktadan sonra sistemin içeriğinden ziyade kimin hangi safta buluştuğu daha önemli hale geliyor. Kimin kiminle aynı safta olduğu konunun içeriğinden bile daha önemli hale geliyor.
Birileri çoktan referandum sürecine kendi hayallerini gerçekleştireceği bir devrim misyonu yüklemiş bile. Tabii hayal ve devrim dediğiniz de varsa yoksa Erdoğan'a bir gol atmanın ötesinde bir şey değil. Böylesine bir sefalet devrimcilik. FETÖ de belki irtikap etmiş olduğu darbe cürmünün takibinden kurtulabilme umudunu çaresizce bu referandumdaki “hayır”a bağlamış durumda.
Oysa biz konunun içeriğinin de çok önemli olduğunu her vesileyle anlatmaya çalışıyoruz. Hükümet sistemi değişikliğinin Erdoğan'ın şahsıyla, ona daha fazla yetki vermeyle bir alakası yok. Bilakis buna en son ihtiyaç duyacak kişi bugünkü yetkileriyle ve kendi şahsi gücü ve etkisiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır.
Herkesi 'ya Erdoğan'ın dışında birisi bu sistemin başına gelirse!” diye korkutuyorlar ya! Biz de tam da Erdoğan sonrası için, Türkiye'yi yine her türlü istikrarsızlık riskine karşı koruyacak, iyi ve etkili yönetim imkanına kavuşturacak bir tedbirden bahsediyoruz. Yoksa, Erdoğan varken zaten sorun yok.
Peki, yine de halk kimi mi seçecek? Elbette ki bu halktan korkumuz olamaz, kimi seçerse seçsin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019