Yıldıray OĞUR
Hafta sonu Türkiye’de rüzgar mevsim normallerinin üzerinde Batı’dan esti.
Cumhurbaşkanı, iki gün içinde parti kongrelerinde yaptığı konuşmalarda iddialı cümleler kurdu:
“Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa’da görüyor ve geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz.”
“Sadece Osmanlının Avrupa’da 600 yıllık geçmişi vardır. Bugün de kendimizi Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bizi başka arayışlara mecbur bırakmadıkça tercihimizi hep Batı’dan yana kullandık.”
Batı’dan esen rüzgarın meteorolojik bir açıklaması yok.
10-11 Aralık tarihlerindeki AB zirvesinde Türkiye mevzusunu masadan kaldırmak isteyen Ankara biraz fazla hızlı dönüyor sadece, bu onun rüzgarı…
Tabii üç yıl önceki Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumu kampanyası sırasında ‘Evet’leri coşturmak için vaat edilen AB adaylığını bitirme referandumu yapılsaydı ya da daha geçen yaz Cumhurbaşkanı’nın söylediği gibi “AB’nin sonu gelseydi” bugün kendimizi ve geleceğimizi Avrupa’da görmek de mümkün olmazdı!
Cumhurbaşkanı’nın “Yerimiz Avrupa” sözlerini manşetlerine taşıyan medyaya bakılırsa, “Ver mehteri” havası en azından bir süreliğine yerini “Ver, 9. Senfoni” ye bırakabilir.
Demek ki aksini söyleyen herkesi Batı’nın içimizdeki uzantıları gören bazılarının zannettiği gibi iktidar 100 yıllık Batı prangasından Türkiye’yi kurtarmaya çalışmıyormuş, her türlü anti-demokratik uygulamayı, hukuksuzluğu meşrulaştırabilen bir istiklal mücadelesi vermiyormuşuz, bekamızı Batı tehdit etmiyormuş, Avrupa da çökmüyormuş.
Yoksa Cumhurbaşkanı neden Türkiye’nin yeri ve geleceğini Avrupa’da görüyoruz, tercihimizi hep Batı’dan yana kullandık desin ki…
Gündüz vakti havai fişek gösterisi de olsa insan kendisini 2020’de değil, 2004’de zannedebilir…
Yaşı yetenler hatırlayacaktır.
17 Aralık 2004’de Brüksel’deki AB zirvesinden uzun müzakereler, masadan kalkma tehditleri sonucu alınan AB resmi adaylığı sonrası Ankara’ya dönen Başbakan Erdoğan’ı Esenboğa havalimanında ellerinde “Avrupa ve Türkiye’nin mimarı”, “Avrupa fatihi” pankartları olan büyük bir kalabalık karşılamıştı.
Havaalanından Kızılay Meydanı’na dev bir konvoyla hareket eden Başbakan’ı, derecelerin -7’yi gösterdiği Kızılay’da ellerinde AB ve Türkiye bayrakları ve balonları olan 20 bin insan coşkuyla alkışlamıştı.
Üzerinde “AB hayırlı olsun” yazan AB ve Türkiye bayraklı havai fişek panosu yakılmış, üstüne gündüz vakti havaya havai fişek bile atılmıştı.
Meydanda bugünlerde tekrar hatırlanan Ayten Alpman’ın meşhur şarkısı çalmıştı: “Bir başkadır benim memleketim…”
Ankara’daki bu coşkulu Avrupa kutlamasını o sırada Büyükşehir Belediye Başkanı olan Melih Gökçek’in organize ettiğine bugün kim inanır?
Hatta bazı AK Partili bakanlar kutlamalar için “Melih biraz abartmış” bile demişlerdi.
Ama o günler için bunlar abartılı hareketler değildi.
Rüzgarlar gerçekten de demokrasiden, sivilleşmeden, Avrupa Birliği’nden yana esiyordu.
Türkiye dünyanın yükselen yıldızı ve demokrasisiydi.
Şimdi, her gün Türkiye aleyhine bir karara imza atan Avrupa Parlamentosu’ndaki Türkiye’nin adaylığı oylaması sırasında, parlamenterler ellerinde üzerinde çeşitli dillerde “Evet” yazan Türkiye ve AB bayraklı pankartlar kaldırmışlardı.
Batı medyası coşkuyla Türkiye’nin yanındaydı, heyecanlı manşetlerle Erdoğan ve Türkiye’nin başarısı övülüyordu.
Sadece Avrupa’nın değil, Arap dünyasının gözü de Brüksel’deki zirvedeydi. Zirveyi izlemek üzere Arap ülkelerinden akredite olmuş gazeteci sayısı 270’di. Suriye devlet televizyonundan, BAE ve Suudi Arabistan kanallarına kadar herkes Türkiye’ye ve böylece İslam dünyasına Avrupa’nın kapılarını açan Erdoğan’la röportaj yapmak istiyordu. Ankara’daki kutlamaları Al Jazeera canlı yayınlamıştı.
Brüksel’deki zirveyi Türkiye’den bugün biraraya gelmeleri yada Erdoğan’la sohbet etmeleri imkansız çok kalabalık bir köşe yazarı ve gazeteci grubu izlemişti.
Ankara’ya dönmeden önceki gün Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, o kalabalık gazeteci grubuyla bir araya gelip, sohbet etmişti.
Erdoğan onlara “Avrupalılar sessiz devrim yaptınız bizi şaşırttınız diyorlar. Müzakerelerde de süratli gideriz. Yeter ki yol açılsın” demiş, desteği için CHP’ye de teşekkür etmişti.
O basın toplantısını izleyen köşe yazarları ertesi gün gazetelerine heyecanlı yazılar yazdılar.
Ama 10 yıl sonra o heyecandan geriye hiç bir şey kalmadı.
O gün yazılarına “İslam dünyası için umut ışığı”, “Haydi Kolay gelsin Türkiye”, “Bravo Erdoğan”, “Merhaba, Avrupa biz geldik” başlıklarını atan gazetecilerden pek çoğu 10 yıl sonra iktidara eleştirel pozisyonları yüzünden ana akım gazetelerden kovuldu, bir kısmı bugün yurtdışında yaşıyor, bir kısmı internet mecralarında gazeteciliğe devam etmeye çalışıyor, bazıları hapse girdi.
Ama hapse düşmek, sürgüne gitmek ve işinden olmaktan daha büyük acılar da var.
O günlerde “Türkiye Avrupa’ya aittir” kapağıyla çıkan, “Türkiye’ye hayır demenin imkansızlığı”, “Erdoğan’ın arkasında durmanın önemi” başyazılarıyla Türkiye’nin AB macerasına hararetle destek veren The Economist’in Türkiye muhabiri Amberin Zaman’ın geçen hafta yaşadığı türden insanı çaresiz bırakan acılar…
Amberin Zaman’ın uzun süredir hastalıklarla mücadele eden annesi Vasfiye Kalmuk, önceki gün hayatını kaybetti. Ama Zaman, 80’lerini aşmış annesinin son günlerinde yanında olamadı ve ona veda edemedi.
Çünkü yaptığı bazı haberler, röportajlar ve attığı tweetler yüzünden hakkında açılmış soruşturmalar vardı.
Uzun süre Türkiye’ye gelip gelemeyeceğini anlamaya çalıştı, herkese sordu, soruşturmaların sebebini anlamaya çalıştı ama bir soruşturmada hakkında yakalama kararı da olduğunu öğrendi.
Kimse ona Türkiye’ye dönersen en fazla ifadeni verir tutuksuz yargılanırsın garantisi veremediği için Türkiye’ye annesine veda etmek için dönemedi.
Amberin Zaman, 1950’lerin başına Pakistan elçiliğinin basın ataşesi olarak İstanbul’a gelmiş Sorbonnelu diplomat Arşadüz Zaman ve onun Türkiye’deyken Türkçe öğretmeni olarak tanışıp evlendiği, Notre Dame de Sion mezunu Tatar-Türkmen Vasfiye Kalmuk’un iki kızından biri.
Genç diplomat Arşadüz Zaman, sadece bir Türk kadınla evlenmemiş, Türkiye’de geçirdiği yıllarda aralarında Yahya Kemal, Halide Edip, Rauf Orbay, Ahmet Emin Yalman, Abdi İpekçi, Bülent Ecevit’in aralarında olduğu geniş bir çevre edinmişti. Evinde verdiği davetlere İstanbul’un entelektüel ve basın hayatından isimler katılıyordu.
İstanbul’dan sonra Pakistan basın ataşesi olarak Paris, New York, Tokyo ve Bonn’da da görev yapmış, 1971’de Pakistan’a karşı bağımsızlık savaşı verilirken Bengalli Arşadüz Zaman, Mücibur Rahman’la birlikte hareket etmiş ve Bangladeş’in kuruluşunda yer almış, daha sonra Bangladeş’in çeşitli ülkelerde büyükelçilik görevini yürütmüştü.
80’lerin başında Cidde’de İslam Birliği Konferansı’nın genel sekreter yardımcılığı görevine getirilen Zaman, Irak-İran savaşı sırasında ateşkes girişimlerinin arabuluculardan biriydi. Yunus Emre’yi ilk Bengalce’ye çeviren isimdi. Andre Malraux’u Fransızca’dan Bengalceye çeviren ilk isim olarak Fransızlardan Legion d’Honneur nişanı almıştı. 2008’de vefatına kadar yazları İstanbul’da geçirmiş, Atatürk hayranı Bangladeşli şair Kazi Nazrül İslam’ın şiirlerini Türkçe’ye çevirmişti.
Amberin Zaman, böyle diplomatik bir ortamda doğmuş 1991’den bu yana Türkiye’de pek çok İngiliz ve Amerikan gazetesi ve dergisinin temsilciliğini yapmış çok tecrübeli bir gazeteci.
1991’de Daily Telegraph’ın genç Ankara muhabiri olarak çalışmaya başlamış, daha o günlerde ordu-siyaset ilişkileri, Türkiye’nin Orta Asya siyaseti, Kürt sorunu ile ilgili yaptığı haberler çok konuşulmuştu.
Türkiye’nin tehlikeli gündeminden kaçmadan haberlerini yaptı.
1995’de Daily Telegraph’a Yunanistan’daki kamplarda PKK’lıların eğitildiğini ilk o yazdı, 1998’de Türkiye’den Batı’ya insan ticaretini müşteri kılığına girerek kaleme aldı, 1999’da Türk medyası şeytanlaştırırken Merve Kavakçı’yla Washington Post için röportaj yaptı, çalıştığı Amerikan ve İngiliz gazetelerinde Türkiye’deki başörtüsü yasağını eleştiren çok sayıda makaleye imza attı.
AK Parti iktidarına karşı Batı medyasındaki önyargıların kırılmasında onun haberleri etkili oldu. 2007’deki e-muhtıra krizi sırasında, AK Parti kapatma davası sırasında The Economist’in ordunun siyasete müdahalesine karşı eleştirel kapakları ve başyazıları onun eseriydi. Taraf’ta yazarken, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la röportaj yapmıştı.
Ama 2013 Gezi olaylarından sonra iktidar da pek çok kişi gibi onun da iktidara bakışı değişti, daha eleştirel bir pozisyon aldı. Habertürk’teki yazılarına son verildi.
2014’de televizyonda “Yüzde 25-30’luk bir kitle hiçbir sorgulama yapmıyor” diyen Kılıçdaroğlu’na, “Müslüman bir ülkeden bunun tersini beklemek garip değil mi?” dediği için Müslümanlara hakaret ettiği gerekçesiyle ertesi gün meydanlarda Erdoğan tarafından “gazeteci kılıklı militan, edepsiz kadın” ilan edildi.
Çözüm süreci bittikten sonra Türkiye’de oluşan yeni atmosfer içinde daha önce pek çok kişinin yaptığı, hatta AA’nın muhabir gönderdiği Kandil’de ve Suriye’de PKK ve YPG’lilerle yaptığı röportajlar, Suriyeli Kürtler üzerine haberleri Türkiye’de göze battı, hakkında hedef gösterildiği haberler yapıldı, haberleri soruşturmalara konu oldu.
Günün sonunda fikirleri ne olursa olsun, sadece yaptığı gazetecilik yüzünden 30 yıldır Türkiye’yi dünyaya anlatan, Batı’da en çok tanınan Türk gazetecilerden biri 2020 yılında annesinin cenazesi için bile Türkiye’ye gelemedi.
Bu manzaraya yurtdışından, Avrupa’dan bakan biri Türkiye’deki hukuk sistemi hakkında ne düşünür, bu ülkede reform veya değişim iradesi görür mü?
Ama iktidar yaptığı bir kaç açıklamayla bunun görüleceğini düşünüyor.
Cumhurbaşkanı’nın geçen hafta söylediği “Ekonomik hayatın tüm paydaşlarıyla da çalışılarak İnsan Hakları Eylem Planı’na son hali verilecek” sözleri ve ardından insan hakları alanında atılacak adımlar olarak sıraladığı “mülkiyet hakkı ve sözleşme serbestisi” gibi “reform” kalemleri, bu reformun pek bizlik bir şey olmadığını göstermişti.
Dün de Ali Paşa’dan, Kamil Paşa’dan beridir görülmemiş bir Avrupaperververlikle savunulan Avrupa hedefiyle aynı anda bugün bırakılsa küçük azınlık dışında kimsenin itiraz etmeyeceği Osman Kavala’nın bile bir yıl önce beraat ettiği iddialarla suçlanmaya devam edildiğini gördük.
Hukuk ve reform çağrısı yapan yılların Arınç’ı fitne ateşini yakan ilan edilirken, ana muhalefet liderini tehdit etmiş mafya liderine alenen sahip çıkan MHP liderine sadece şükranlar sunuldu.
Anlaşılan bu reformlardan kastedilen, misafirler için çıkarılan tabak takımları, çatal bıçak setleri, sadece onlar için hazırlanan özel yemekler gibi bir şey…
İktidar bu reformlar, hukuk falan sizin için değil, siz heyecanlanmayın, elinizi de sürmeyin, bunlar akşam gelecek misafirler için diyor.
Ama artık misafirlerin de karnı bu yemeğe tok olabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları









































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025