Ali BAYRAMOĞLU
2000'li yıllar AK Parti iktidarıyla açılmıştı.
İlk 10 yıl böyle geçti.
İkinci bir 10 yılın da böyle geçmesi yüksek bir ihtimal.
Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olarak, (2014 ve 2019) dönemiyle 2024'ü görmesi pek mümkün. Özellikle muhalefet böyle yol aldığı sürece, Kürt sorunu gibi kritik meselelerde AK Parti'nin taşıyıcılık yapması ve reformları sürdürmesi halinde ve büyük global krizler yokluğunda siyasi dengeler buna rahatlıkla müsaade eder.
Hakim siyasi parti adı verilen tablo da bir bakıma budur.
Siyasi yarışın farklı siyasi partiler arasında değil, büyük ve hakim tek bir parti içinde yaşanması, o hakim partinin sosyolojik ve politik egemenlik sağlamasıdır.
Meksika bunu yıllarca yaşamıştır, Japonya da öyle. Aslında Türkiye de bir süredir bunu yaşıyor. AK Parti'nin 12 yıldır girdiği her seçimi kazanması, bunu genel olarak oy oranını arttırak yapması, muhalefet duygusunun bu çerçevede sürekli kaybetmeye endeksli bir öfke ve tepkiye doğru sürüklenmesi bir bakıma bu durumun işaretidir.
Disiplin ve istişare mekanizmalarını öne çıkaran böyle bir tablo elbette çoğulcu bir demokrasi için, demokratik kültürün ve zihniyetin gelişmesi için uzlaşma, paylaşma, katılım unsurları için ideal değildir.
Ancak bu tablo toplum ve seçmen iradesiyle ortaya çıkıyorsa, devlet yönetiminde, toplum-siyaset-devlet ilişkilerinde hukuk devleti ilkeleri hakimse, demokrasiyi dışlamaz.
Neden böyle?
Bu tabloyu bir siyasi partinin süreklilik taşıyan temsil gücü ve icraat başarısı (Türkiye'de bunun karşılığı dev bir orta sınıfın doğması, hizmet kalitesinin yükselmesi, ekonomik ve siyasi istikrar ile vesayet rejiminin alt üst olması, ayrıca sınıfsal yer değiştirmelerdir) ve mutlak bir muhalefeti eksikliği üretir. Baykal, Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun bu konuda büyük bir sorumluluğu bulunmaktadır.
Biz asıl resme dönelim...
Hakim partinin öyküsü nasıl seyredecek?
2002-2007 arasını AK Parti açısından bir varoluş kavgası dönemiydi. Bu dönemde AK Parti varoluş arayışını AB hattındaki reformlar üzerine oturtmuştu. Bu politikalarla kendi kitlesini aşan bir destek bulmuş ve etrafında kümelenmeler, zımni ittifaklar üretmişti.
2007-2014 arası ise iktidar savaşları dönemidir. 2007 yılından itibaren, cumhurbaşkanlığı seçimleriyle AK Parti eski rejimin askeri ve sivil bürokrasisiyle büyük ve topyekün bir savaşa girmiştir. 2011'den itibaren bu savaşı ana arterlerde kazandığı ortaya çıkmış, eski rejim aktörlerinin devlet alanındaki etkinliğini azaltmıştır. Bu dönemi cemaat meselesi üzerinden başka bir iktidar kavgası izleyecektir, bu kavga da 30 Mart 2014 seçimleriyle önemli ölçüde siyasi iktidarın lehine bir şekil almıştır. AK parti için devlet alanına ilişkin tam kontrol ve konsolidasyon hali derinleşmeye başlamıştır.
2014 Ağustos'unda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri AK Parti için ya da hakim partinin öyküsünde yeni bir evreyi, üçüncü evreyi oluşturmaktadır.
Nasıl evre olacaktır?
Muhtemelen hem AK Parti, hem siyasi merkez açısından kurumsal yeniden bir yapılanmaya işaret edecek bu evre AK Parti'nin devlet dokusuna ve anayasal rejime yönelik rötuşlarıyla tanımlanacaktır.
Nitekim cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olması, Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasının kesinliği, Erdoğan'la birlikte başkanlık sistemine geçiş için bir start verilecek olması bu açıdan belirleyici veriler olacaktır.
Bu aşamada mesele elbette AK Parti'nin bu evrede, söz konusu geçişi demokratik koşullarda, bu hukuk kurallarından taviz vermeden sağlamasıdır.
Bunu yapabilmesi yanında önemli diğer bir husus hedefi istikametinde parlamentoda anayasal çoğunluk hedefini tuturmak için kendisine yönelik desteği arttırmasıdır.
Bu ise ancak yeni demokratikleşme hamle ve çabalarıyla birlikte olabilir.
Demokratikleşme seçmen ittifaklarını yenileyecek, genişletecek en önemli unsurdur.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Memlekette siyasetin kültürü…
25.12.2025 - Ataerkilliğin cenneti…
20.12.2025 - Ülkenin siyasi şablonu
18.12.2025 - Erdoğan’ın ötesi…
13.12.2025 - Erdoğan Türkiye’nin siyasi serüveni içinde nereye oturuyor?
11.12.2025 - Barış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı…
6.12.2025 - Bu ne dünya kardeşim böyle…
4.12.2025 - Kürt meselesinde CHP nereye?
30.11.2025 - İmralı ziyaretiyle hangi noktaya geldik?
27.11.2025 - Bravo CHP’ye!!!
22.11.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























nurettin yiğit
Bana öyle geliyor ki zihinlerdeki tek tipçi tabulaşma bitmedikçe sanal Kamalizmden(Tekgözlü düşünce) gerçek Kemalizme(kamil ve olgun çoklu bakış) geçebilme süreci bir yüzyılımızı daha iğrenç bir şekilde tüketecektir!