Ali BAYRAMOĞLU
Obama IŞİD'le mücadele stratejisini açıkladı. Stratejide ilk ayak sistematik hava saldırıları. İkinci ayak muhalif güçlere destek. Üçüncü ayak ekonomik, istihbarat ve mücahit katılımının önlenmesi. Dördüncü ayak ise insani yardımlar.
Türkiye bu işin neresinde olacak? Neresinde olmalı?
Yeni Şafak Gazetesi'nin haberinden izleyelim:
'Ankara'da toplanan Ulusal Güvenlik Mekanizması'nda, 'Çekirdek Koalisyon'dan uzak durma kararı alındı ve 'pasif destek' fikri öne çıktı...'
IŞİD'le mücadele etmek mutlaka IŞİD'e müdahale etmek anlamına gelmez.
Türkiye'nin Saddam rejimi karşısında aldığı pozisyon, askeri koalisyona katılmadan, Irak'ın Saddam'dan arınmasına verdiği siyasi destek, olması gereken, ülke açısından da olumlu sonuçlar vermiş bir stratejiydi.
IŞİD meselesinde durum daha farklı değil.
Pek çok açıdan...
Türkiye hem Irak, hem yüzlerce kilometrelik Suriye sınırı üzerinden IŞİD'le kapı komşusu. Askeri bir operasyonda aktif rol oynaması Türkiye'yi rahatlıkla sıcak bir çatışmanın birinci saftaki ülkesi haline getirebilir.
Davutoğlu başkanlığında toplanan devlet heyetinin aldığı karar bu açıdan son derece yerindedir.
Karar stratejik açıdan da olumludur.
Zira IŞİD gibi yapıların kontrol altında tutulması ya da ortadan kaldırılması siyasi bir bakış ve yapılanma da gerektirir. Salt askeri önlemler ise daha önce Afganistan ve Irak örneklerinde gördüğümüz gibi bu tür yapıları azdırır, temsili niteliğini güçlendirir.
Türkiye'nin Batı'nın dikkatini çekmek istediği yön de budur, işin siyasi önemi ve siyasi tedbirler kısmıdır.
IŞİD'in kullandığı araçlar, yaptığı eylemler ve hedefleriyle 'terör' vurgusunun da ötesine geçen dehşet bir yapılanma olduğuna itiraz edecek insan aklı ve vicdanı herhalde yoktur.
Bununla birlikte IŞİD'le mücadele, askeri yaptırımlar kadar, onu doğuran nedenlere yönelmeyi, büyüdüğü zemine bakmayı ve oraya el atmayı gerektiriyor.
Bu açıdan ilk önemli nokta şudur:
Bu cihatçı yapı radikalizmin yeni bir şekli ve diline işaret ediyor ve yeni bir cazibe merkezi oluşturuyor. İran devrimi sonrası oluşan iklim, Afgan cihadı, El Kaide ve IŞİD evreleri, her biri yeni unsurlar içeren bir dizi 'meydan okuma hareketi' olarak ortaya çıkmıştır.
Bu meydan okumalar o döneme, o dönemi temsil eden örgütler üzerinden İslam'a, Müslüman dünyaya gösterilen tepkilerden de beslenmiştir.
Cazibe kelimesinin altını özellikle çizmek gerekir. Çeşitli Müslüman ülkelerden IŞİD'e katılımın boyutları bu konuda açık ipuçları sunuyor. Kuzey Afrika dışında, Avrupa ülkelerinden gelen katılımın Batı'daki göçmen politikalarının, 11 Eylül sonrası İslama yaklaşımının bir sonucu olduğunu farketmemek mümkün değildir. IŞİD bir 'meydan okuma hareketi' olarak, belli sınırlar içinde bir kuruluş iddiası da taşıyarak, Afgan cihadının yerini almış görünüyor. Batı'nın buradan ders çıkarması önemlidir. Zira İŞID'e katılımları, gönüllülük bu seviyede oldukça, yasaklarla ve mevcut müslüman-güvenlik ilişkisi üzerinden durdurmak mümkün görünmemektedir.
İkinci nokta ise şudur:
IŞİD, Arap Baharı adı altında ortaya çıkan 'Sünni hareketlilik' karşısında başta Batı olmak üzere, bölge ülkelerini kuşatan yanlış strateji- lerin bir sonucudur.
Diktatörlüklerin yıkılması sonrası açılan evre, dindar kitleler ya da İslam ile siyaset arasındaki bir temas evresiydi ve bu evre iki eksene işaret etmiştir.
İlk eksende zaman içinde muhtemel bir çoğulculuğu üretebilecek Müslüman Kardeşler gibi ılımlı yapılar bulunurken, ikinci eksende IŞİD ve benzeri, katı ve radikal selefi yapılar bulunuyordu.
Tunus, Mısır gibi ülkelerde değişim bunun için umut vermiş ve Arap Baharı'nın ilk evresi çoşkuyla karşılanmıştı. Ancak Mısır'da eski rejimin geri dönmesiyle başlayan, Müslüman Kardeşler'in pek çok ülkede terörist ilan edilmesiyle devam eden ikinci evre dengeleri değiştirmiş ve selefi yapıların önünü açmıştır. Önü açılan sadece örgütler değil, aynı zamanda selefilere doğru bir çekim ve cazibe hattı olmuştur.
Suriye konusundaki reaksiyon boşluğunun da, bu gelişmeye katkıda bulunduğuna, Selefi örgütlere eylem alanı verdiğine şüphe yok. Türkiye'nin Esad karşısında IŞİD'e yanlış bir kestirimle verdiği destek ciddi bir sorun ve paradoks olarak görünse de meselenin özü bir önceki bahistedir ve Türkiye'nin politikası ilkesel olarak doğrudur.
Altını çizmek gerekirse, burada kimilerinin gördüğü Sunnicilikten öte bir durum ve politika vardır.
Umalım geçmişten ders alınır...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP nasıl iktidar olur?
19.06.2025 - Toplumda esen rüzgarlar
8.06.2025 - Bir korkudan diğerine Türkiye…
5.06.2025 - Çözüm toplumda neden kabul görüyor?
2.06.2025 - Siyasi denge nereye doğru?
29.05.2025 - Lozan meselesi, siyaset ve gelecek…
18.05.2025 - Barış ve yerleşik korkular…
15.05.2025 - Barış süreci şimdi başlıyor…
10.05.2025 - Dünyanın hali
8.05.2025 - Barış sürecine en çok kimler karşı?
4.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Mehmet Aydın
sevilay hanımın tesbitleri bir harika yanlız bu tecavüz benzetmesi 2+2 nin her zaman 4 etmiyeceğiyle biraz çelişiyor diye düşünüyorum.Darbelerin hesabını TSKda görevli 3-5 Generalden sormak faili onlar olarak bellemek yanlış olur.Darbe dediğimiz şey her defasında Emperyalizmin TRyi yeniden düzenleme ve ayara çekme hadisesidir.Bunu göz ardı etmek irrasyonel olur.