Ayhan ONGUN

Kim, kimi boykot ediyor?
27.08.2014
1898

 Boykot, demokratik ülkelerde en doğal bir hak arama ve protesto yöntemidir.

Beğenmediğiniz bir ürünü, bir markayı, bir işyerini, kurum ya da kuruluşu boykot edebilirsiniz.

Bu eylemi tek başınıza yapabileceğiniz gibi, sizin gibi düşünen kişi ve kuruluşlarla, örgütlerle birlikte de yapabilirsiniz.

Ancak boykot edilemeyecek tek şey, halk iradesidir.

Şu günlerde ülkemizde de bir boykot furyasıdır gidiyor.

En son ve çarpıcı olan, halk iradesiyle cumhurbaşkanı seçilen Sayın Erdoğan’ın Yargıtay tarafından düzenlenen adli yıl açılış törenini, Türkiye Barolar Birliği Başkanının konuşma yapacak olmasından dolayı, boykot edecek olması.

Ne geçmişte Başbakan olarak, ne de şimdi Cumhurbaşkanı olarak Sayın Erdoğan’ın seçimle yönetime gelmiş bir kişiyi ya da o konuşacak diye Yargıtay gibi önemli bir kurumun toplantısını boykot etme lüksü yoktur.

Tıpkı, Cumhurbaşkanı olarak kendisinin yemin törenini ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu’nun boykot etme lüksü olmadığı gibi.

Hakkı yoktur demiyorum, çünkü aksi halde bir yaptırım uygulama imkanı olmadığı için bu durumu kişisel bir inisiyatif kullanımı olarak görmek de mümkün.

Cumhurbaşkanı, eğer tüm cumhurun başkanı olmak istiyorsa, kendisine yapılan, hakaret içermeyen eleştirileri kabullenmek, katlanmak zorundadır.

Aynı keza, bir siyasi parti genel başkanı da, halkın çoğunluk oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanını ne kendisi adına, ne de parti olarak boykot etme hakkına sahip değildir.

O zaman bu boykot Cumhurbaşkanına, Sayın Erdoğan’a değil; halk iradesine yapılmış bir boykota dönüşür.

Geçmişte çok sayıda darbe ve teşebbüsüyle karşılaşmış bu halk, eninde sonunda kendi iradesine sahip çıkar ve iradesine yapılan boykot ya da benzeri müdahalelerin hesabını bir gün mutlaka sorar.

Kişisel davranışlarını, bir yönetici olarak uygulamalarını, siyasi parti başkanı olarak politikalarını beğenmiyor olabilirsiniz. Ve hatta kişisel husumetiniz ya da önyargılarınız bile olabilir.

Ama Sayın Kılıçdaroğlu, siz: iktidar olmayı hedefleyen yüz yıllık bir siyasi partinin genel başkanısınız.

Sizin duygusal davranma lüksünüz olmadığı gibi, üstelik de halkın doğrudan seçtiği bir Cumhurbaşkanını boykot etmek hakkınız hiç olamaz.

Kaldı ki, bu halk, sizin boykot etmeyi düşündüğünüz kişiyi; CHP dahil 14 partinin muhalefetine rağmen Cumhurbaşkanı seçerek aslında sizi boykot etmiştir.

Çatı adayı formülünüzü de, aday belirleme yönteminizi de kabul etmemiş; belki anlarsınız diye size çok önemli bir ders vermiştir.

Bu halk; sizin muhalefet tarzınızı, yönetim anlayışınızı ve değiştiremediğiniz zihniyet yapınızı veto etmiştir.

Eğer anlayabilirseniz, asıl boykot budur.

Ve Sayın CHP yöneticileri, halkın boykotu hiçbir şeye benzemez.

Eğer siz hala bu soğuk savaş döneminden kalma korku senaryolarında, çağın gerisinde kalmış devletçi politikalarınızda ısrar ederseniz, sizi öyle bir boykot eder ki, bir daha siyaset sahnesine çıkamaz hale gelirsiniz.

Partinizin anlı şanlı milletvekillerinden biri de “Cumhurbaşkanı konuşurken, arkasını dönecekmiş.” Kendisi de Cumhurbaşkanı adayı heveslisi bu kırk yıllık milletvekilinin yaptığını artık ilkokul öğrencileri bile yapmıyorlar.

Siz bu tür ucuz muhalefet oyunlarına, basit protesto yöntemlerine devam ederseniz; Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuşacak diye Yargıtay toplantısını boykot etmeye kalkan Erdoğan’ı eleştirdiğinizde kimse size kulak vermez.

Muhalefet etmenin, hele de iktidara gelmenin çok daha ciddi, farklı yolları, yöntemleri vardır.

Ancak bu yollardan muhalefet etmek, iktidar olmak biraz çilelidir, zahmetlidir, çalışmak gerektirir.

Yeni ve toplumda karşılığı olan sosyal, ekonomik politikalar üretmek, örgütlü yapınızı sürekli yenilemek ve güçlendirmek, daha da önemlisi, kendi öz gücünüze güvenmek gerektirir.

Bu zor ama onurlu yolu tercih etme yerine; askeri ve bürokratik vesayetten medet ummak, ucuz ve kolaycı yöntemlere yönelmek, rakibin hata yapmasını beklemek; acizliktir, çaresizliktir.

Oysa bu ülkenin, uzun dönem iktidarda kalarak yıpranan, siyaset bilimine de eşyanın tabiatına da aykırı düşen tek parti yönetimlerinden kurtulmaya, bu nedenle de çağdaş ve evrensel değerleri savunan güçlü muhalefet partilerine ihtiyacı vardır.

Böyle bir parti de boykot gibi ucuz yöntemlere başvurmaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar