Ayhan ONGUN
Büyük usta Nazım’ın “Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?”diye başlayan dizelerine inat, son günlerde bizler acıların fotoğrafını çeker olduk.
Ankara garında gerçekleşen alçakça katliamın ardından üç gün boyunca kendimi toparlayıp yazamadım.
Yazmak hiç bu kadar zor olmadı.
Olayın üzerinden üç gün geçmesine karşın henüz olayı kimin yaptığına ilişkin net bir bilgi yok. İki canlı bombanın bu olayı gerçekleştirmiş olabileceği ihtimali öne çıksa da, geçmiş olaylarda olduğu gibi yine faillerin kimliği üzerinden yapılıyor değerlendirmeler.
Oysa bombayı kimin patlattığının ötesinde bu alçak eylemin arkasında hangi güçlerin olduğunu,” bu olaydan kim yarar sağlar?” sorusundan yola çıkarak aramak gerekir.
Aksi halde büyük olasılıkla, kimliği tespit edilemeyen beş kişiden ikisini canlı bomba olarak ilan eder, toplumun tepkisini bir ölçüde frenleyebilirsiniz.
“Teröre kaynaklık eden toplumsal ve siyasal nedenleri ortadan kaldırmadan, terörün önlenemeyeceği”, gerçeğinden hareketle çözüm önerilerini ortaya koymak, önyargıları bir kenara koyarak, somut durumun somut tahlilini yapmak durumundayız.
Yurdun dört bir yanından barışı savunmak adına Ankara’da toplanan sivil insanların ortasına canlı bombaları gönderen hainlerin, hangi karanlık güçlerden talimat aldığını ortaya çıkarmadan daha çok çekeriz acıların fotoğrafını.
Bu kanlı olayı siyasi partiler üzerinden tartışmak, yaklaşan seçimler için siyasi malzeme olarak kullanmaya çalışmak, kimseye yarar sağlamayacağı gibi asıl hedefi gözden kaçırmamıza neden olur.
Şu an iktidarda hangi partinin olduğundan çok daha önemli tehlike ve risklerin varlığını analiz etmeden, sığ bir yaklaşımla AK Parti karşıtlığı ya da PKK düşmanlığı üzerinden gidilebilecek bir yer yok.
Kuşkusuz, ayırım yapmadan tüm halkımızı sonsuz bir acıya sevk eden bu alçakça eylem, “cumhuriyetten bu yana yapılan en kanlı eylem” olarak tarihe not düşülecektir.
Her yıl 1 Mayıslarda yeniden kanayan yüreğimizin acıları dinmeden, bundan böyle her 10 Ekimde bir kez daha sızlayacak yüreğimizin sol yanı.
Bu yürek ağrılarına daha ne kadar dayanır bedenimiz, nasıl dindirebiliriz gözlerimizin yaşını, nasıl biter vicdanımızı esir almış kin ve öfkelerimiz?
Bu düşmanlık, bu alçaklık, bu kahpe bombalar neden?
Bizden olmayanı sevmek bu kadar mı zor?
Niye birbirimizi anlamaya çalışmak, barış dilini kullanmak yerine, nefret söylemlerini tercih eder; tahammül sınırlarını zorlamak yerine, tahammülsüzlüğün her türlüsünü denemekten çekinmeyiz!
Halkına ve ülkesine saygılı, yaşadığı coğrafyaya karşı kendini sorumlu hisseden herkesin, yeni 1 Mayıslar, Madımak, Kahramanmaraş, Çorum, Diyarbakır, Suruç katliamlarının olmaması, Ankara Garında gerçekleşen toplu kırım türü acıların bir daha yaşanmaması için daha duyarlı davranması gerekir diye düşünüyorum.
Böylesine büyük bir acının fotoğrafları kuşkusuz sonsuza dek beyinlerimize kazınacak, ne yaşamlarını yitirenleri ne de onların yaşamlarına son verenleri unutmayacak, unutturmayacağız.
Hem son acı olayın failleri ve arkasındaki hain güçler mutlak surette ortaya çıkarılmalı, hem de sorumlulardan hesap sorulmalı, bu olaylarda ihmali ve suçu olanlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Ancak zaten yeterince gerilmiş toplumun bu hassasiyetini kaşıyarak, bu olaydan siyasi rant devşirmeye kalkanlar da, en az bu olayı gerçekleştirenler kadar halkına karşı suç işlemiş olurlar.
Bizler acılarını yüreğine gömüp, her koşulda barışın peşine düşenlerdeniz.
Yapılan her tür terör, barışa indirilmiş bir darbedir.
Terörü önleme ya da güvenlik adına özgürlükleri kısıtlamaya çalışmak ne kadar yanlışsa, bu tür olayları gerekçe göstererek, çözüm sürecini askıya almak, barış mücadelesini ertelemek ya da savsaklamak bu ülke insanlarına yapılacak en büyük kötülüktür.
Savaşların, etnik çatışmaların ve terörün panzehiri barıştır.
Barış da, karşıtlar arasında yapılır, dostlar arasında değil.
Toplumu;” mücadele mi, müzakere mi?” gibi anlamsız bir ikilem arasında bırakmak, yine savaş çığırtkanlarının işine yarar.
Terörle mücadelenin salt askeri yöntemlerle olamayacağını kırk yıldır göremeyenler, barışın artık sivil yöntemler denenmeden gerçekleşemeyeceğini anlamaları, kabul etmeleri zorunlu hale gelmiştir.
Her şeyin en iyisine, en güzeline layık halkımızın eşit yurttaşlık temelinde, barış içinde bir arada yaşayabilmelerinin koşulları hala vardır.
Yeter ki, barış umudumuzu yitirmeyelim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020