Berrin Sönmez
Yerel seçimler için belirlenen toplam adaylar arasında kadın adayların oranı ancak yüzde 11’e yükselmişti. Son yazımda seçim sonuçlarını işaret ederek yerel siyaset karar mekanizmalarında kadın varlığının yüzde beşe çıkıp çıkamayacağını dert edinmiştim. Sonuçlara itiraz takvimine göre ancak 14 Nisan sonrası kesin bilgiyle konuşabilecek olsak dahi görünen o ki aday kadınların büyük bir kısmı başarılı oldu. Çok çalıştıklarına, hatta kimi yerlerde olmazı oldurduklarına tanığız. Kadın hareketiyle ve yerelde kadınlarla kurdukları ilişkiden tanıdığımız, tanık olduğumuz olağanüstü çabalarıyla elde ettikleri başarılarını kutluyorum. Kadınların siyasette ama özellikle yerel siyasette seçim yarışına girme çabasını yükseltecek düzeyde başarı elde ettiler. Yaklaşık iki hafta sonra muhtarlıklar dahil her sonuç kesinleşip resmi rakamlar açıklandığında oranları görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum ancak yükseldiği kesin diyebiliriz şimdiden.
Kadın örgütlerini heyecanlandıran kadın başarılarını tek tek isimlerle saymayacağım bu yazıda ama Batman’dan söz etmeden geçmem de mümkün değil. Gülistan Sönük bu yerel seçimin, kadınlar açısından sembolik önemi çok yüksek olan başarılarından birisini elde etti. Ülke genelinde en yüksek oyu alan il belediye başkanı olması hem de rakibine yaklaşık yüzde 50 puanlık farkla kazanması, 31 Mart'ın unutulmazlarından olacak sanırım. Ayrıca kadınlar için yüksek değeri olan kısım ise Hüda Par adayı Milletvekili Serkan Ramanlı’nın ortaya koyduğu demokrasi ölçütüydü. Ramanlı, “Kadınların hangi renk çarşaf giyeceğine karışmayız” sözüyle kadın özgürlüğünün sınırını çizmişti. Parlamentoda oturdukları katta kadın çalışan istemeyenler kadınlara yenildi. Peki, çarşaf renginden demokrasi ve özgürlük sınırı çizen kişi nasıl milletvekili seçilmişti derseniz hatırlatayım. Mayıs seçimleri sürecinde ismi Yeşil Sol Parti olan Dem Parti'nin adayı Nurten Ertuğrul seçilmişti. Seçildiği ilan edilen bir kadın milletvekilinin yerine Ramanlı'nın geçişi ise yurtdışı oylara bağlandı. Yerel seçimde sadece yüzde 15 oy alan bu kişi, sadece 25, 30 oy farkıyla milletvekili yapıldı. O da kullanımından sayımına kadar tartışmalı, şaibeli yurt dışı oyların gelmesiyle gerçekleştirildi. Bir kadının hakkını yedi, bir kadına yüksek farkla yenildi, bütün kadınlar kazandı.
Türkiye seçmeninde demokrasiye, eşitlik ve özgürlüğe sahip çıkma eğilimi bu yerel seçimde belediye meclislerinde CHP’nin oy oranıyla bir kere daha görüldü. Özgür Özel’in de vurguladığı üzere bu rakam sadece CHP’nin oyu değil. Dokuz, on ay önce partilerin ve liderlerin onulmaz hatalarıyla sandığa yansımayan sonuç yerel seçim belediye meclis sonuçlarında taban ittifakını gösterdi. Başkanların seçiminde yerel dinamikler daha ağırlıklı olsa da belediye meclisi ve il genel meclisi oyları, genelde seçmenin siyasi eğilimini yansıttı yine. Bu yansımayla CHP ilk sıraya yükseldi. Neden oldu, nasıl oldu gibi sorular üzerine çok konuşulacaktır elbet ama daha önemlisi birinci parti olarak sandıktan çıkmanın CHP’ye ve ayrı ayrı tüm belediye başkanlarına ve meclislerine yüklediği sorumlulukları konuşmak. Sonuçlar, meclisteki sandalye sayısı azalmış olmasına rağmen, ana muhalefet partisinin ülke siyasetindeki etki gücünü arttıracaktır. Özgür Özel'in, parti başkanlığına aday olduğu andan itibaren hızla beyazlayan saçları, yükünün ağırlığını gösteriyordu. Şimdi katlanarak artan sorumlulukla yüz yüze. Ancak şu da açık ki seçmen Özgür Özel’in başkanlığını, piyasa tabiriyle söylersek satın almış. Seçim sonrası yaptığı ilk açıklamalar da girdiği ilk yerel seçim sınavı başarısının tesadüf olmadığını düşündürecek kadar kapsayıcı yaklaşım ve ağırbaşlı tespitler içeriyordu. Yönetimden teşkilatlara tüm parti mensuplarının da benzer şekilde kontrollü, öngörülü, kapsayıcı ve ilkeli politikada karar kılması, ülkenin yakın geleceğinde CHP’nin etkili olmasını sağlayabilir. Yine de sınavın büyüğü belediyelerde.
Belediyeleri rant kapısı olarak gören geniş bir seçmen kitlesi var bu ülkede ama yine de başkanların ve belediye meclislerinin rant bölüştürme alışkanlığından kurtulması gerek. Sosyal belediyecilik ve demokratik tutumla kent haklarını ve halklarını gözeten bir yönetimin sergilenmesi, zor bir sınavı başarmak anlamına gelecektir. AKP’li belediyelerin yandaşa rant sağlaması gibi partizanca tutumdan uzak kalıp yerel demokrasiyi öncelemesi, yerel seçim başarısını perçinler ve ülkeye yönelik demokratikleşme umudunu yükseltir. En büyük beklentilerden birisi de kentlerde eşitlikçi mekanizmaların kurulup layıkıyla işletilmesi. CHP’li belediyeler bunu başardığı takdirde iktidara rağmen ülkede umudun yükselmesi mümkün olur.
Hep 1 Nisan'dan sonrasını konuştuk aylardır. Korkuyla, kaygıyla düşündük. Şimdi yeni umutlarla konuşmayı mümkün kılacak bir sonuca erişmişken risklerden de söz etmek gerekir. İktidarın bu sonuca nasıl bir cevap vereceğini düşünmek, bu ihtimallere karşı nasıl tedbirler alınabileceğini tartışmak da gerekiyor. İktidarın 1 Nisan'dan sonrasında endişe ettiğimiz adımları atmaktan vazgeçeceğini, planlarını değiştireceğini sanmam. Hele pek çok yorumcunun dile getirdiği gibi ılımlı politikaya döneceğini hiç zannetmiyorum. Belki de yerel seçim sonuçlarının şu halini çok daha önceden görmüş olabilir, Erdoğan ve yakın çevresi. Ki Kuzey Irak harekat planlarının haftalar öncesinden duyurulmuş olması, Merkezi Irak yönetimi ve Kürdistan Yerel Yönetimi ile sıklaşan temaslar, güvenlik politikalarının eskisinden daha çok önem ve öncelik kazanacağının habercisi sayılabilir. Irak ve Suriye hariç tutulursa dış politikada ılımlı ama içeride katı politikalar bekleyebiliriz. Böyle bir ihtimal karşısında CHP ile mecliste sandalyesi olan muhalefet partileri arasındaki ilişkinin biçimi ve düzeyi, eskisinden çok daha büyük önem taşıyacaktır. Anayasa, Medeni Yasa ve Mehmet Uçum’un hemen seçimin arkasından “sürecek” ifadesiyle dile getirdiği bütün o reform girişimleri karşısında artık parlamentonun ve milletvekillerinin, partilerin, çok daha diri ve direngen olması gerekiyor. Muhalefet vekillerinin bulunmadığı, boş koltuk görüntüleriyle Genel Kurul tartışmaları olmasın artık. Meclis Komisyonlarında canla başla çalışan vekiller görmek, bir yasa oylamasında sonuç değişmeyecek bile olsa tüm muhalefet vekillerinin yer aldığını görmek, bu seçim sonucunun verdiği sinerjiyi sürdürebilir. Seçmenin CHP’ye verdiği krediyi diğer muhalefet partileri de iyi okur ve gerçekten muhalefet sıralarında oturmakta olduklarını idrak ederlerse, tabandaki ittifakı meclise yansıtmaları gerekir. Yerel seçim sonuçları biraz da toplumun, muhalefet partileri arasında iş birliğine yönelik beklenti içinde olduğunu düşündürüyor.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
12.10.2025
4.10.2025
21.09.2025
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025