Cemil KOÇAK
CHP’nin 1950 seçim yenilgisini takiben, partinin yeni genel sekreteri Kâsım Gülek’e gelen öneriler ve tavsiyeler kabarık sayılabilirdi. Bu vesileyle biz de kimlerin o sırada CHP üyesi ve yöneticisi olduğunu öğrenebiliyoruz. Meselâ; Uluğ İğdemir de, partisinin seçim yenilgisinin ardından, Gülek’e yazdığı mektupta şöyle diyordu:

“Kurulduğu günden beri üyesi bulunduğum CHP’ye olan bağlılığım hiçbir zaman eksilmemiştir ve eksilmeyecektir. Türk milletinin ve Türk vatanının CHP’nin benimsediği prensiplerle kalkınacağına inanmış bulunuyorum.”
DİYARBAKIR SES VERİYOR
Diyarbakır’dan Şeref Uluğ da, görüşlerini genel sekretere bildirmişti. Ona göre; seçimin kaybedilmesi hayırlı bir sonuçtu; çünkü, “mazhar olduğumuz bu kadar iyi şartlara rağmen seçim neticesinin bu derece menfî tezâhür etmesi” CHP’yi sıkı önlemler almaya zorunlu kılacaktı. Parti artık “elele” vermek zorundaydı. Şeref Uluğ’a göre; halkın içinde toplanan gaz boşal”mıştı. Dahası, Demokrat Parti, öyle vaatlerde bulunmuştu ki; “imkân hududu dahilinde başarılı olsalar dahi, hudutsuz vaatlerine göre” başarılı olmaları çok güçtü.
“ÇOĞUNLUK ALEYHİMİZDE”
Mektuptaki sarsıcı cümle buydu işte… Peki, ama bu durum nasıl değişebilirdi? Artık ‘demokrasi’ işliyordu diyecek olan varsa eğer; onun da sakıncaları mektupta vurgulanmıştı. Beraber okuyalım isterseniz: “Demokrasi denilen heyûla, bizde asıl kitleyi, köylü ve amele halkı, anarşiye doğru sürüklüyor; devlet otoritesi sarsılıyor; memurlar tereddüt içinde bocalıyor; her şeye seyirci kalıyorlar ve bu hâl, umumî emniyeti, umumî aşayişi tehdit” ediyordu. Yeni iktidarı bekleyen âkıbet buydu işte: “Bir parti ne kadar başarılı olursa olsun; umumî emniyeti tesis edemedi mi; devlet otoritesine sahip kalamadı mı; halkın çok büyük bir kısmının inkisarı ve muhalefeti ile karşılaşır ve her şeyi kaybeder”di. Uluğ, ‘dinin siyasete âlet edilmesi’nden de şikâyetçiydi. Fakat genel asayişte görülen sorunlar muhalefete yaramaya başlamıştı. ‘Yoksa’, diye devam ediyordu mektup sahibi; “Arapça ezan okutmanın yarattığı çok iyi hava, bizi kımıldayamaz hâle getirmiş; bizi yere sermiş, onları üstün sempatilere erdirmiş idi.” Dahası; “Hicaz’a gidecekler için duvarlara asılan afişler de, Demokrat Parti lehine kaydedilmekte”ydi.
Her ne ise, Uluğ’un gözünden bir analiz yapacak olursak; CHP’nin Demokratların erimesinden dolayı sevinmeleri için önemli bir neden de yoktu; çünkü, bu takdirde, Uluğ, yeni iktidar seçeneğinin, CHP değil, Millet Partisi olacağını yazıyordu! Çünkü; “bu halkın bizi tekrar işbaşına getirmeye şimdilik niyeti yoktu.” Neden diye soracak olanlar varsa; onun da yanıtı hazırdı doğrusu: “Bize dinsizler yaftası yapıştırılmıştı.”
Uluğ, mektubunda, CHP’nin dezavantajlarını sıralarken, şöyle tesbitler de yapıyordu: “Bize ‘siz iktidar mevkiine gelirseniz, şeflik teessüs eder’ deniyor ve bizden bu düşünce ile de sakınılıyor. ‘İsmet Paşa’yı bir kere aldattık; elinden koparacağımızı kopardık; bu tekerrür edemez’ deniyor.”
YAKLAŞAN SEÇİMLER
Bu sırada yerel seçimler yaklaşıyordu ve CHP, bu seçimlerde iktidara karşı güçü bir konum almak niyetindeydi. Ama nasıl? Uluğ’un mektubu bir saptama ve tavsiye ile bitiyordu: CHP, “hasep ve neseb”i bir yana bırakarak, partiye bağlı kişileri tercih etmeliydi. Yoksa, “midesi” ya da “koltuğu” ile partiye bağlı olanlardan ümit yoktu! Bu takdirde; “istikbalimizden ümit kesmek lâzım gelir”di!

Seçim kaybına sevinenler
CHP’de 1950 seçiminin kaybedilmesine sevinen partililer de vardı. Diyarbakır’dan parti yönetimine mektup gönderen Şeref Uluğ şunları yazıyordu: Eğer CHP, bir dönem daha iktidarda kalmayı başarsaydı; bu takdirde, “eski gaflette ve eski âhenksizlikte” devam edilseydi, “partice halimiz nereye varırdı”; belli değildi. “Halkta aleyhimize bu kadar sabit fikirlilik yerleşmiş olduğuna göre; kimbilir belki de çok kötü vaziyetlerle” karşı karşıya kalınacaktı.
Tarafsız Türk Tarih Kurumu’nda ateşli bir CHP’li...
1950 seçim yenilgisinin ardından CHP’lilerden parti yöneticilerine görüş ve öneri mektupları gelmeye başladı. CHP’nin neferi olduğunu söyleyen Uluğ İğdemir, böylesi bir mektubu yazdığı sırada; Türk Tarih Kurumu Başsekreteri ve CHP Bahçelievler bucağı başkanı idi! Evet, Türk Tarih Kurumu, ‘her türlü ideoloji ve politikadan arındırılmış bir ilim ocağı”ydı! Hiç kuşkusuz!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları


































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016