Ceren KENAR
“Türkiye'nin bir kutsalı olarak AB. İslamcılar için din ne ise, sekülerler için de AB o.” (#ff @tesleon)
Avrupa Birliğine dair sağlıklı bir tartışma yapmak bu ülkenin seküler-liberal mahallesinde pek mümkün değil. Zira AB'den anlaşılan aslında bir “liberal vesayet” kurumu çoğu zaman. Türkiye'deki çoğunluğun iradesini güvenilmez bulan sekülerler için, AB gerektiğinde (yani tüm kaleler zaptedildiğinde), iç siyasete kendi taleplerini empoze edecek bir lobi grubu misyonunu görüyor.
Bu nedenle Türkiye'nin AB üyeliği tartışmasını basit bir aritmetik üzerinden tartışamıyoruz. AB üyeliğinin bize katkısı, olası götürüsünden fazla mıdır diye soramıyoruz. Sorduğumuz an, Türkiye'nin istikametini Batı'dan, “Ortadoğu bataklığına” döndürmeye çalışan, “anti-liberal” ve “gerikafalı” yaftası ile kategorize ediliyoruz.
AB'nin özellikle 1990'lar ve 2000'lerin ortalarına kadar Türkiye demokrasisinde oynadığı rolü çok olumlu bulan biri olarak, şu gözlemi yapmadan da edemiyorum: Türkiye'nin son 3-4 yıldır demokratikleşme adına attığı adımların motivasyonu AB değil, kendi iç kamuoyu oldu.
Kürt meselesinin çözülmesi, Ermeni meselesinde atılan adımlar ve hatta şu an üzerinde çalışılan Alevi açılımı, Türkiye'nin AB'ye “yaranmak” için değil, kendi vatandaşlarının demokrasi taleplerine cevap vermek için attığı adımlar oldu. Hatta Kıbrıs meselesi gibi, çözüm iradesi ilk olarak AB motivasyonu ile gelişen bir konuda bile, mevcut çözüm yanlısı tutum AB'den ziyade, Türkiye'nin bölgesel stratejisinden kaynaklanıyor. Bu, Türkiye'nin demokratikleşmesinin kendi iç dinamikleri ile gerçekleşebileceğine dair güçlü bir umut veren durumdur.
Yani demokratikleşmek için AB'ye muhtaç olduğumuz, AB üyeliği motivasyonu olmadan demokratikleşemeyeceğimiz iddası doğruyu pek de yansıtmıyor.
Bununlar beraber ilginç bir şekilde, söylenenin aksine, Türkiye'nin Ortadoğu'da daha aktif bir rol oynamaya soyunması da, Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sunacaktır. Kendisini Ortadoğu'daki diğer aktörlerden, güçlü demokrasi iddiası ile ayrıştıran Türkiye'nin, bu rol modellik iddiası her zaman iç siyasetinin uluslararası kamuoyunda tartışılmasına sebebiyet verecek ve Türkiye üzerinde bir demokratikleşme baskısı kuracaktır.
Tüm bunları bir yana bırakarak, bir saniye için AB'yi kutsallaştıran kesimin haklı olduğunu varsayalım. Velev ki, Türkiye'nin AB üyeliği, demokratikleşmesi önündeki en büyük fırsat diyelim.
Bu varsayım, şu anda bu varsayım sahiplerinin AB'ye Türkiye ile ilişkilerini dondurma çağrısı ile bir çelişki oluşturmuyor mu?
Bir yandan Türkiye'nin AB'den uzaklaşmasının olabilecek en büyük tehlike olduğu yönünde kamuoyu yaparken, diğer yandan AB'ye Türkiye ile ilişkilerini dondurması yönünde baskı yapmak neyin nesi oluyor?
17 Aralık'tan sonra, Ocak ayında (dönemin başbakanı) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli bir Brüksel gezisi gerçekleştirdi. Avrupalı muhattaplarına, eğer Türkiye'deki gidişattan kaygı duyuyorsanız, tam da kaygılarınızı giderecek konuları içeren fasılları açın çağrısı yaptı. 23 ve 24. (yargı ve temel haklar ile adalet, özgürlük ve güvenlik) fasıllar, tam da şu an Türkiye'nin uluslararası kamuoyunda eleştirildiği konuları kapsıyor.
Eğer, Avrupa Birliği gerçekten Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda samimi ise, bu fasılları açıp, Türkiye ile bu konuda ortak çalışabilir. AB'nin Türkiye üzerindeki etkisini bu şekilde kullanabilir.
Eğer, Türkiye'deki seküler muhalefet Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda gerçekten endişeli ise, AB'ye bu fasılların açılması yönünde baskı yapar ve AB'nin Türkiye üzerindeki etkisini bu şekilde kullanabilir.
Eğer, amaç üzüm yemek ise, izlenecek en makul ve mantıklı yol bu değil midir?
Peki, durum böyleyken AB'nin Türkiye ile ilişkileri dondurması yönünde baskı yapılması ne ile açıklanabilir? Bu hamle, iktidarı devirme stratejisi dahilinde uluslararası kamuoyunda izole edilmesi için çaba göstermek olarak okunmaz mı? Ve dolayısıyla Türkiye'nin demokratikleşme sürecine sekte vurma amacı taşımaz mı?
Bu talep ile aslında amacın üzüm yemekten ziyade bağcıyı dövmek olduğu söylenmez mi?
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017