Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
Alaşağı etmek
25.08.2016
1799

 Böyle bir yazı yazmam gerekiyor muydu kendimle çok tartıştım. Tam bir yıl önce bir tweet atmıştım, Orhan Pamuk’un dediği gibi hayatım değişmemişti ama bir çeşit trol saldırısına uğrayarak rahatsız edilmiştim. Son günlerde bolca bayrak, kurt işareti, eli silahlı asker (?) ve gibi sembolleri olan adreslerden benzer bir saldırı geldiği ve son olarak da twitter hesabım hack’lendiği için bugünlerde bir şeyler yazsam iyi olur diye düşünmeye başladım. Kendimle yaptığım uzun bir tartışmadan sonra sanırım yazsam iyi olur, en azından beni tanıyan ve bu nedenden ötürü de o tweet’imden rahatsız olmuş olanlar olabileceğini düşünerek bir yıl önce yazdığım yazıya benzer aşağıdaki yazıyı yazmaya karar verdim.

Geçen yıl bugünlerde attığım tweet şöyleydi “Anlaşılan AKP düzgün bir biçimde iktidarı bırakmayacak. Bu durumda yeni ve yaratıcı eylem biçimleri bularak bu partiyi alaşağı etmek gerek." 

Biliyorum özellikle “alaşağı etmek” ifadesi sert bir ifadeydi ve bu ifadeden giderek beni “darbeci”, “hain” vs gibi kelimelerle itham etmekten hoşlanan çok sayıda insanı harekete geçirmişti. Oysa bu ifade, 140 karakter sınırlaması nedeniyle “iktidardan düşürmek” anlamına kullanmış olduğum ve hemen arkasından gelen bir soruya da “demokrasi ve toplum” vurgusu yaparak yanlış anlamaları önleyebileceğini düşündüğüm bir ifadeydi. Ne gam! Ne, trollerin beni dinlemeye ve neden böyle bir tweet attığımı düşünmeye vakitleri vardı ve ne de, “darbe”nin “yeni ve yaratıcı eylem biçimleri” arasında sayılamayacağını düşünebilecek zekaları… Yüzlerce küfür dolu tweet aldım, iktidara yakın gazetelerde yazan ve kimisi bir dönem arkadaş diyebileceğim yazarlardan eleştiriler aldım. Bu nedenle de o günlerde “İktidar Medyasına Cevabımdır” başlığıyla bir cevap yazdım.

Biliyorum ki burada söyleyeceklerim, orada söylediklerim gibi bazılarını kesmeyecek. “Hain” “Darbeci” demeye devam edecekler. Onlara diyecek sözüm yok. Ama gerçekten konuyu anlamak isteyenler de olabilir diye düşünerek o tweet’i atma nedenim üzerine birkaç söz söylemek istiyorum:

O günleri hatırlarsanız AKP ve CHP arasında koalisyon görüşmelerinin yapıldığı, umutlandırıcı bir hafta idi. Daha henüz Kürt sorununda şiddetin kullanılmaya başlanmadığı ama rüzgarlarının hissedildiği günlerdi. Sağdan soldan aldığım duyumlardan özellikle Kürt gençleri arasında savaş beklentisinin giderek yükseldiği anlaşılıyordu. Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun yarı tiyatro havasındaki toplantıları sonrasında  “anlaşamadık” açıklaması  yapılmış ve büyük bir hayal kırıklığı tüm toplumu sarmıştı. İşte tam böyle bir günde, “Anlaşılan AKP düzgün bir biçimde iktidarı bırakmayacak. Bu durumda yeni ve yaratıcı eylem biçimleri bularak bu partiyi al aşağı etmek gerek" tweetim, çoğu, benim okuyucum da olduğunu düşündüğüm öfkeli Kürt gençlerine hükümet karşıtlığında “şiddet” yerine “yeni ve yaratıcı eylem biçimleri” bulmaları gerektiğini söyleyen, empati çabalı barışçı bir öneri, barışçı bir tweetti.

Ama ne var ki kendi kimliğinden başkasını görmeyen, kendi kimliğinin değerleri ve söylemlerine hapsolmuş kafalar, bu adam bu tweeti neden attı ki diye düşünmeden o hakaretleri yaptılar ve ne yazık ki yapmaya da devam ediyorlar. Sanıyorlar ki kendilerinden farklı düşünenler “vatan haini”. Sanıyorlar ki sevgi de, inanç da domates gibi teraziye konup ölçülebilecek şeyler. O nedenle sanıyorlar ki kendileri gibi düşünmeyenlerin kefeleri kendilerininkinden hafif, ülkelerini kendileri kadar düşünmüyor, kendileri kadar sevmiyorlar.

Oysa tarih, ülkesinin çıkarları için yola çıkıp da ülkesine en büyük kötülükleri yapmış olan çok sayıda insanın olduğunu söylüyor. O nedenle de kimse kimsenin vatan sevgisini, insan ve yoldaş sevgisini karşılaştırmaya, ölçmeye kalkmasın. Birbirimizin düşmanı olarak gideceğimiz pek bir yer yok. Daha doğrusu Irak ve Suriye gibi bir ülke olmanın dışında…

Son söz olarak da belirtmeliyim ki bu toplumda hiçbir kimlik diğerlerini kendi rızaları olmadan yönetemez yönetmemeli. “Rıza” ise diğerleriyle konuşmayı gerektiriyor. Dün nasıl “başörtüsü serbest olmalıdır” diyerek İslami kimliğin ötekileştirilmesine karşı çıktıysam, bugün de Kürtlerin sorunları çözülmelidir” diyerek Kürtlerin ötekileştirilmesine karşı çıkıyorum. Bu cümleler de beni biraz anlamak isteyenler için yazıldı. Tabii öyle bir derdi olabilecek olanlar için.

Gerisi ise sanırım nafile…

NOT: Yazarımızın Twitter hesabı hacklendiği için yazısının takipçileri tarafından olabildiğince paylaşılmasını rica ediyor, duyurulur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar