Etyen MAHÇUPYAN
Tahrir Meydanı'ndaki gösterilerle sembolleşen 'Arap baharı', tahminlerin ötesinde bir iyimserlik rüzgârı yarattı. Bunda söz konusu dinamiğin kendisinden kaynaklanan önemli bir unsur etken oldu.
Direniş barışçı ve çoğulcuydu... Hem farklı kimlikleri eşdüzeyli bir potada bir araya getiriyor, hem de sivil itaatsizliğin yeterince güçlü bir yöntem olduğunu kanıtlıyordu. Öte yandan aynı yöntem bundan belki 15-20 yıl önce hem işlevsel olmaz, hem de bugün yarattığı coşkulu desteği yaratmazdı. Fark bu süre içerisinde dünya siyasi ve ideolojik tasavvuruna demokrat zihniyetin girmesiydi... Çünkü şimdi Tahrir'deki yaklaşımın 'doğru' ve insanlık için 'iyi' olduğunu düşünüyor ve tam da bu nedenle böyle yöntemlerin başarılı olma şansını artırıyoruz. Ancak 'Arap baharının' yarattığı iyimserliğin bir de psikolojik zemini var: Başka ülke ve toplumlarda yaşayan kişiler, böyle bir eylemin sonuç getirmesiyle bizzat kendi hayatları için de umutlandılar. Bu durum özellikle Batı dünyasında bireyin siyasî bağlamda ne denli etkisiz ve kişiliksiz hale geldiğinin de göstergesi. Obama 'Yes, we can' demişti... Şimdi Batı dünyasının itiraz sesi de sanki 'Yes, we can too' diyor. Diğer bir deyişle Doğu'da sivrilen çıkan toplumsal direncin benzerinin Batı'da da mümkün olduğunu ve değişim yaratabileceğini söylüyorlar. Wall Street'in işgali sloganıyla yola çıkanların kısa zamanda böylesine genişlemesi ve birçok Avrupa kentine yayılan bir hareketlilik haline gelmesi, toplumların ihtiyacını ortaya koyuyor.
Ancak meselenin bu kadar basit olmadığını, altı boş iyimserliklerin her zaman statükoyu bir başka biçimiyle üreteceğini akılda tutmakta yarar var. Bunun ilk belirtilerinden biri Roma oldu... Oradaki gösterilerde şiddet ön plandaydı ve bu durum kendi bindiği dalı kesen bir hak arayışının hazin tablosunu sundu. Ama sorun sadece kullanılan yöntem ve üslupla ilgili değil... Amorf toplumsal direniş hareketlerinin çok önemli bir handikapı bulunuyor: Siyaset üretmekte aciz kalıyorlar ve böylece var olan sistemin bir 'gaz alma' operasyonuna dönüşme istidadı taşıyorlar.
Çoğulcu toplumsal direniş hareketleri ahlakî olarak doğru bir konumda durmalarına karşın, kendi içlerindeki çoğulculuğu hazmetmiş olmayabiliyor, hatta hemen her zaman böyle bir konumda bulunuyor. Çünkü demokratlık, henüz sistem olarak yaşanmış bir deneyim değil. Normatif bir referans... Dolayısıyla bir 'şeye' karşı olunduğunda güçlü bir birlikteliği ima eden çoğulculuk söylem ve eylemleri, yeni bir sistem kurma misyonuyla karşılaştığında bocalıyor ve çözülüyor. Haksızlığın, adaletsizliğin, eşitsizliğin ve özgürsüzlüğün farkında olmak ve bunu seslendirmek zor bir şey değil. Sistem tarafından hırpalanma riski var, ama ideolojik olarak epeyce özgüvenli bir duruş... Böylece sistemin 'yanlış' olduğunu hem işlevsel hem de ahlakî açıdan gösterme fırsatını kullanabiliyorsunuz. Diğer taraftan zihni dağarcığınızda 'olması gerekenler' de mevcut... Bunlar kabaca şimdiki sistemin neredeyse tam zıddını işaret ediyor ve var olanla olması gereken arasındaki böylesine bir fark, eylemcilere sağladığı ahlakî üstünlük sayesinde onları psikolojik olarak rahatlatıyor.
Böylece Tahrir'den Wall Street'e uzanan her açıdan kozmopolit bir yelpazede, toplumların bir kesimi çoğunluğun hissiyatını da taşıyan bir biçimde sisteme itiraz ediyor. Bu itirazın haklılığına kimsenin bir diyeceği yok... Söz konusu itiraza eşlik eden istek ve taleplere gelindiğinde ise mesele biraz daha karmaşıklaşıyor. Çünkü çoğul ve karmaşık bir itiraz zeminini tatmin eden istekler genellikle var olan sistemin apaçık yanlışlarına ilişkindir. Öte yandan bir yanlışı ortadan kaldırmak kendiliğinden doğruyu yaratmadığı gibi, karşınızda tek bir doğru olmadığını da idrak edersiniz. Nitekim aslında sistemin yanlışı da tek olası yanlış değil, olabilecek yanlışlardan sadece biridir. Yani sistem bir yanlışı 'tercih' etmiştir... Bu nedenle sisteme yapılan itiraz o yanlışın yerine 'hangi' doğrunun konulması gerektiği tartışmasını ima eder ve dolayısıyla bir 'tercih' yapmayı gerektirir.
Apaçık yanlışları işaretle yetinen toplumsal direniş hareketlerinin handikapı, bu noktada siyaset üretmekte çekingen davranmalarıdır. Çünkü altyapısı kurulmamış siyaset aktivist koalisyonları parçalar. Bu nedenle aktivizm gerçekte bir siyaset korkusu içerir ve sıkıştığı noktada da siyasetten kaçar. Bu da bütün o olumlu enerjinin heba olmasıyla sonuçlanabilir...
Siyaset yarına ilişkin tutarlı sözler etmeyi, yarının inşasına ilişkin güven veren bir vizyon oluşturmayı gerektirir. Diğer bir deyişle toplumla ilişki kuran bir zihniyet ve derinleşmeyi sağlayacak bir emek... Ne yazık ki birçok itiraz hareketi bu açıdan eksik. Tahrir'deki öyleydi, Wall Street'teki de öyle... Türkiye'deki ise hayli hayli öyle.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024