İbrahim Kiras
Son zamanlarda özellikle batı dünyasında siyaset kurumunun “kaht-ı rical” (adam yokluğu) hali içinde olduğu yaygın biçimde paylaşılan bir görüş.
Gerçekten de yakın geçmişle bugün karşılaştırıldığında bu görüşe -veya tespite- katılmamak zor.
Mesela Avrupa ülkelerine baktığımızda 1980’lerde İngiltere’nin başında Margaret Thatcher gibi bir siyaset devini görüyoruz. Sonraki dönemlerde de John Major, Tony Blair, Gordon Brown gibi yabana atılamayacak isimler bu göreve geldi.
Son dönemlerde ise Rishi Sunak Theresa May, Liz Truss, Keir Starmer gibi silik, yetersiz başarısız siyaset esnafı ile Boris Johnson gibi bir şarlatan yönetti üzerinde güneş batmayan imparatorluğu.
1980’lerin Fransız siyasetinde Valéry Giscard d’Estaing, François Mitterrand, Jacques Chirac gibi tarihî figürler sahneyi dolduruyorken, yakın zamanlarda ise Nicolas Sarkozy, François Hollande, Emmanuel Macron oturdu Elysee Sarayı’nda.
Almanya’da 80’ler ve 90’lara Helmut Schmidt ve Helmut Kohl isimleri damga vurdu, sonra siyaset sahnesine soldan Gerhard Schröder ve sağdan Angela Merkel çıktı. Alman siyasetindeki kaht-ı rical sorunu da bu dönemde kendisini gösterdi. Şansölye koltuğunda on beş yıldan fazla oturan Merkel’i yerinden edebilecek ciddi bir rakip çıkmadı, o da siyaseti bırakarak koltuğundan ayrıldı.
Benzer bir tablonun Amerika’da da görüldüğü malum. 1990’lara damga vuran Bill Clinton ile 2000’lerin ikinci on yılına iz bırakan Barack Obama gibi çok güçlü iki figür sonrasında Demokrat Parti camiasında liderlik kumaşı taşıyan siyasetçi bulunamıyor.
Trump faciasından kurtulmak için insanlar geçen seçimde Biden’a oy verdiler ama umduklarını bulamadılar. Biden ABD tarihinin en zayıf başkanlarından biri olarak görülüyor. Sağlık durumu, yaşı, ailesiyle ilgili sıkıntıları ve kendi kişisel takıntıları görevinde başarılı olmasına pek yardımcı olmadığı gibi, kendisini içinde bulduğu konjonktür de işini zorlaştırdı.
Peki, neden Biden gibi biri bu göreve geldi derseniz, cevabı açık: Daha uygun bir aday bulunamadı.
İkinci dönem adaylığında da aynı şey oldu aslında. Gerçi görevdeki bir başkanın ikinci dönem için aday olması Amerika’da siyasi teamülün icabı kabul ediliyor. Ama yerine daha uygun biri bulunsa çekilmeye ikna edilebilirdi. Nitekim daha sonra -yerine daha uygun biri bulunamadığı halde- seçimi çıkaramayacağı iyice belli olduğu için çekilmeye ikna edildi.
Biden’ın yerini yardımcısı Harris’e bırakması Demokrat Parti seçmenini ilk başta biraz heyecanlandırdı ama yeni adayın Trump’ı alt edebileceği şüpheli. Başkan Yardımcılığı döneminde bir başarısı, parıltısı, cazibesi görünmeyen, halkta bir karşılığı olduğu söylenemeyecek silik bir adayla Trump’ın ikinci kez yenilgiye uğratılması zor görünüyor.
Bundan olsa gerek, eski Başkan Obama partisinin seçim kampanyasına destek için sahneye çıkmaya çağrıldı. Kararsız seçmeni ve gençleri harekete geçirmesi beklenen eski Başkan’ın Harris adına paralel bir kampanya yürüteceği söyleniyor. Son çare olarak baş vurulan bu formülün sonuç getirip getirmeyeceği belli değil.
Trump’ın en büyük destekçisi ise İsrail Başbakanı Netanyahu. O da Cumhuriyetçi aday adına kampanya yapıyor sayılır. Gazze’de bir yıldır devam eden vahşi katliama Biden yönetimi tam destek vermişti. Demokrat Parti’nin geleneksel tutumuna ve tabanındaki beklentilere rağmen ateşkese karşı çıkan, barış için harekete geçmeyen ve İsrail’i destekleme konusunda Trump ile yarışı giren mevcut Başkan umduğunu buldu mu?
Ne umuyordu? Seçim döneminde Yahudi lobilerinin finansal desteğini almayı ve Yahudi seçmenini karşı tarafa kaptırmamayı. Bunu her Amerikalı siyasetçi yapar, yapmayı ister ama Biden azami denge içinde yürütülmeyi gerektiren bu politikayı eline yüzüne bulaştırdı. “Çözüm için bir şey yapıyormuş” gibi bile davranamadı. Bu kadar önemli bir sorunu çözme iradesi olmayan bir Amerikan Başkanı olarak kendisinin ve hükümetinin karizmasını gölgeledi.
Şimdi Demokrat Parti kanadının en büyük korkusu Netanyahu’nun İran’a saldırması. Daha doğrusu İran’ın petrol tesislerini vurarak seçime birkaç hafta kala petrol fiyatlarını zıplatarak Amerikan hükümetini zor durumda bırakması. Öteden beri Trump ile yakın işbirliği içinde olan Netanyahu’nun bir süredir Biden’ın telefonlarına çıkmadığı söyleniyor. Biden ve arkadaşları da kamuoyu önünde Tel Aviv’e çağrıda bulunuyorlar, “İran’ı istersen vur ama ne olur bu günlerde petrol tesislerine dokunma” diye yalvarıyorlar.
Bütün bunlar kaht-ı rical sorununun sonuçları…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
25.11.2025
11.11.2025
25.10.2025
14.10.2025
7.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
18.09.2025