Metin Gürcan
Ön Not
Aslında hiç yazmak istemiyorum. Çünkü korkuyorum. Evet Güneydoğu’nun, Kıbrıs’ın Kuzey Irak’ın, Afganistan’ın ve Kazakistan’ın hem dağlarında hem de gecesinde eli silahlı serdengeçtilik yapmış ben korkuyorum. Askerliği ‘şövalye mesleği’ diye öğretti büyüklerimiz ve şövalyeler düello yapar. Ama sivil ortam, özellikle 15 Temmuz sonrasındaki iklim puslu, loş ve karanlık. Yani tam ‘pusuluk.’ Entrikalarla, karanlıkla, gizemle dolu bu iklimde pusuya düşmemek ve ölüm bölgesinde kalmamak lazım. Bilecik’in bir köyünden çıkmış ve arkasında bir dayısı/kurumsal desteği olmayan biri, doktoralı ve kirada oturan bir ‘işsiz’ ve bir aile babası olunca pusuya düşmemek ve ölüm bölgesinde kalmamak için insan daha bir dikkat ediyor. Herkesin kendi ‘kurumsal mevzisine’ çekilip yoldaşları ile ‘düşmana’ ölümüne ‘söz mermileri’ yağdırdığı dönemde ortalıkta dolaşıp “Durun yapmayın!” demek aslında seni her mevziden açılan ateşe maruz bırakıyor. Ne ondansın ne bundan. Neci olduğu, kime çalıştığı belli olmayan puslu zamanının baykuşu, onun bunun kuşlaması ile yaşayan bir ‘proje çocuk.’ Belki bir kripto, belki de CIA’in servis elemanı. Televizyonlara çıkabildiğim günlerde bir program sonrasında ünlü bir gazeteci sormuştu: “Metin Bey valla ben sizi çözemedim. Siz ....cu musunuz, ......ci misiniz, yoksa .......grubundan mısınız, ya da ......... tarafından mı görevlendirildiniz?” Şaşırmıştım ben genç yaşına rağmen bir yandan memleket hayrına söz söylemek isteyen ama diğer yandan da Şu’cu veya Bu’cu olmadan, bağımsız, beynini ve vicdanını hür tutmak isteyen biri olamaz mıydım? Sanırım şimdilik bu sorunun cevabı anlamsız. Ama yine de bilin istedim.
Bugün yazıyorum çünkü gene beni yazmaya iten endişelerim yazmamaya iten korkumun önüne geçti. Dedim ya: Sisli puslu bir 2017’ye giriyoruz. Birkaç yazı ile sizlere naçizane 2017’yi anlama rehberimi sunmak isterim.
2017’de belirsizlik, kestirilemezlik ve çatışmanın hakim olduğu bir bölgesel ‘kaotik fırtına’ bizi bekliyor
2015 sonunda Ankara’da bir toplantının arasında Moskova’dan gelen Rus bir akademisyen “Siz Türkler” dedi, “Kaosu yönetmek yerine hâlâ Orta Doğu’ya kafanızdaki düzeni dayatıyorsunuz. Anlamıyorsunuz Ortadoğu dayatılan her sentetik şeyi geri kusuyor. Artık Orta Doğu’da düzen kurmak yerine kaosu yönetmek zamanı” demişti. Kaosu yönetmek... Gerçekten de belirsizliğin, kestirilemezliğin ve çatışmanın hüküm sürdüğü kaosla güreşmek yerine onun bir parçası olmak ve onu yönetmek. Yapabilirseniz daha rasyonel bir yöntem değil mi?
Öncelikli bir tespitim: Her gün televizyonlarda ve gazetelerde size pompalandığının aksine dünya Türkiye’nin çevresinde dönmüyor. Orta büyüklükte bir bölgesel güç olan, giderek ciddi yapısal/kurumsal sorunlarının baskısını hisseden Türkiye gemisindeki BİZLER, aslında artık ABD-Rusya stratejik ilişkisinin çevresinde dönüyoruz. Ve ne yazık ki gidişat 2017’de de çok daha yakından ve hızlı döneceğimizi gösteriyor. Şimdi soru şu: Bu dönüşün yaratacağı merkez-kaç kuvvetine ve fırtınaya devletimizin kurumları ve toplumumuz ne kadar hazır?
Karşılaşacağımız kaotik fırtınanın ilk sebebi: Trump
ABD’de belirsizliğin ve kestirilemezliğin ‘prensi’ Trump ABD’nin kendisini bile şaşırtarak başkan oldu. 20 Ocak’ta iş başına geliyor ama hâlâ yer küreyi nasıl okuduğunu belli etmedi. Acaba dünyaya yeni bir Pax-Americana mı önerecek yoksa mevcut kaosu mu yönetmeyi tercih edecek? Trump yaklaşık bir ay sonra iş başına gelecek ama aslında Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren aşağıda sorular hakkında ne düşündüğünü hala bilemiyoruz:
1) Küreselde, acaba Trump Çin’i mi yoksa aşırıcı Selefi-Cihatçı akımları (veya kendi tabiri ile ‘radikal İslam’ı) mı kendisine öncelikli küresel tehdit olarak kabul edecek? Eğer Çin’i birincil tehdit kabul ederse Rusya’yı yanına ortak mı alacak, Rusya’ya ilgisiz mi davranacak yoksa Rusya’yı Çin’e mi itecek?
2) Bölgemizde, acaba Trump önceliği Rusya’nın ekonomik ve askeri anlamda yıpratılmasına ve Putin büyüsünün bozulmasına mı verecek yoksa Putin’in peşine takılarak silahlı selefi-Cihadçı yapılarla mücadeleyi mi önceliklendirecek?
Bu sorunun cevabı Türkiye’yi doğrudan ve iki yönden etkileyecek. İlki: Suriye’nin geleceği bu sorunun cevabında gizli. Trump şayet Selefi-Cihadçı yapılarla mücadeleyi önceliklendirirse kuvvetle muhtemel Rusya ile bölgede daha sıkı işbirliğine yönelecek (ki bence kendisi ve yakın ekibi bunu istiyor). Zaten şu an Rusya liderliğinde oluşan ve giderek kurumsallaşmakta olan diplomatik çabalar 20 Ocak sonrası yarı pişmiş halde Trump’un önüne konacak. Trump bu yarı pişmiş yol haritasını ya kabul edecek ya da reddedecek. İşte bu karara göre Suriye’deki gelişmeler ya çok hızlanacak ya da donacak. Ama çatışma daha yıllarca devam edecek. Türkiye’yi ilgilendiren diğer yön ise Suriye konusunda ABD’nin ve Rusya’nın Türkiye’ye biçecekleri rol. Eğer bu iki rol çok farklı olursa Türkiye’nin üzerinde hissedeceği baskı çok artacak.
3) Ben ABD güvenlik bürokrasisinin günün sonunda aynen Afganistan’da Sovyetlere yaptığı gibi ‘Cihadçı Selefi’ yapıları Rusya’yı ekonomik ve askeri yıpratmak için birer araç olarak kullanmayı amaçladığını düşünenlerdenim. Bunun için de Suriye’yi yeni Afganistan yapmak, çatışmayı arttırarak Rusları Afganistan’da değil ama bu sefer Ortadoğu’da sahada ateşin içine doğru daha çok itmek işlerine gelir. Zaten ABD’li müesses nizamın temsilcisi görevdeki/emekli bir kısım generalleri/bürokratların “Ortadoğu’yu Ruslara kaptırdık. Bu kabul edilemez” şeklindeki homurdanmalar artışta. Ama acaba günün sonunda ABD ‘müesses nizamı’ mı Trump’laşacak yoksa Trump mı kurumsallaşacak? Benim gibi meselelere kurumsallaşma üzerinden bakanlar için ilginç bir test olacak. Ama her iki seçenek de Türkiye için yönetmesi gereken dış politika sorunlarında daha çok basınç, belirsizlik ve kestirilemezlik demek. Şimdi Türkiye’nin taşıyacağı yüke bu ağırlığı da koyun.
4) Acaba Trump’ın genelde bölgesel Kürt politikası özelde PKK ile olan ilişkisi nasıl olacak?
Çok kritik bir soru. Ama cevabını ilginçtir ne Ankara ne Kandil, ne Türkler ne de Kürtler tam olarak bilmiyor. Tam da bu belirsizlik ve kestirilemezlik can sıkıcı değil mi zaten. Çünkü taraflar pozisyon alamıyor.
5) Acaba Trump Obama’nın İran’la başlattığı ‘normalleşme ve İran’ı sisteme entegre etme’ çabalarını devam mı edecek yoksa Trump Amerikası birden İran’dan buz gibi soğuyacak mı?
Gene cevabı Türkiye’yi doğrudan etkileyecek bir soru. Cevabı ne olursa olsun bu da Türkiye için baskı demek.
6) Acaba Trump NATO hakkındaki söylediklerini iş başa gelince yutacak mı yoksa tam tersine NATO içinde kurumsal ve derin bir krize mi neden olacak? Trump döneminde NATO varoluşsal bir meşruiyet krizine girebilir mi? Burada gene Trump ile ABD müesses nizamının tokuşmasını izleyeceğiz.
Şayet Trump Avrupa ve NATO ile bir kriz dizayn etmek isterse elindeki koz Türkiye olur. Türkiye üzerinden Avrupa ve AB içinde ve NATO içinde kusursuz bir kurumsal fırtına tasarlayabilir ve Türkiye kozu ile onlara ayar verebilir.
Size Avrupa-NATO konusunda ilginç bir tespit: Aslında bakın ABD ile Rusya arasındaki küresel kapışmanın silahlı bir çatışmaya dönüşeceği bekleniyordu. Bakın Avrupa ve NATO çok ustaca bu silahlı çatışmanın Arktik kuzeyde, kuzey Avrupa’da (İsveç-Finlandiya-Norveç), Doğu Avrupa’da (Polonya-Romanya) olmaması için elinden geleni yaptı ve ABD-Rusya silahlı kapışmasını büyük bir başarı ile Suriye’ye doğru itti. “Zaten Suriye’de hazır ring var. Gidin orada kapışın. Hem yerel taşeronlar da var. Oralarda serbestçe kırın dökün. Avrupa’ya bulaşmayın” dediler. Şimdi Trump aslından Obama’dan adı tam konmamış ve parametreleri belirlenmemiş bir bebek devralıyor. Genelde ABD CENTCOM’un sorumluluk alanında özelde Suriye’de ABD-Rusya rekabeti. Soru belli acaba Trump bu bebeği büyütür mü yoksa öldürür mü? Cevap: Henüz belli değil. İşte bu da Türkiye üzerinde baskı demek.
Rusya 2016’yı diplomatik zaferle kapıyor
Rusya ABD’nin karar alma mekanizmalarının 20 Ocak’a kadar felçli olduğu şu geçiş döneminde büyük inisiyatif kapmış durumda. Daha da önemlisi bu diplomatik atağını giderek kurumsallaştırıyor. Rusya’nın bölgesel ilk sorunu Türkiye ile İran arasında güç dengelemesi yapmak, her ikisini de kendi ‘abiliği’ çatısı altında buluşturmak, sonra da IŞID sonrası Suriye’yi bir an önce dizayn etme derdinde ve diplomatik alanda epeyce başarılı. 19 Aralık’taki Büyükelçi Karlov suikastı sonrası Rusya’nın bölgesel eli çok güçlenecek ve hiç bir meselede de Ankara’yı ikna sorunu yaşamayacağı ortada.
Bence Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiye Rusya ‘araçsal’ bir rol biçiyor. Altını çiziyorum: ARAÇSAL. Rusya Türkiye’ye akıl ve rasyonalite ile bakıyor, bizse ona duygusal. Geçen yıl bu zamanlar Rusya’dan ‘nefret ediyorduk’ şimdi ise Rusya’yı ‘ölümüne seviyoruz.’ Rusya, Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı geniş Ortadoğu’da devlet yapılarının ve devletlerin sınırlarının da değişeceği, devlet-dışı aktörlerin şimdikinden daha etkin rol oynayacağı ve dolayısıyla başta güvenlik alanındaki ittifakların yeniden tanzim edileceği uzun süreli çalkantılı bir döneme girildiği kanaatinde. Ve rasyonel bir analizle de bakınca, bu yeni ittifaklarda Rusya’nın kendisine alan açmaya çalışması ve bölgesel nüfuzunu arttırmaya çalıştığı görülüyor. Moskova, bu anlamda AB’nin Brexit’le içerisine girdiği değişim sürecinin (Rusya’ya göre yıkılma) Trump ABD’siyle NATO’da da yaşanacağı umudu ve beklentisi içinde. Bu beklentinin ne oranda gerçekleşeceği bilinmez ama hem AB’nin hem de NATO’nun sonu belirsiz bir kriz sürecine girmesi Rusya’yı çok memnun edecek gelişmedir. Aslında Rusya’nın nihai amacı da bu yani AB ve NATO’yu tarihin çöplüğüne gömmek. İşte hem ekonomik hem de güvenlik alanında uzun süredir Batı kampında yer alan bir bölgesel aktör olarak Türkiye’nin bu jeopolitik (NATO) ve jeoekonomik (AB) yönelimini değiştirmesi bölgede Rusya’nın öngördüğü tektonik değişimleri daha da hızlandıracak. Kısaca, Rusya’nın Türkiye’ye tam da AB ve NATO’yu sonucu belirsiz bir krize sokmak için ihtiyacı var. Uzun vadede ise Moskova’nın Ankara’yla askeri-güvenlik alanındaki ilişkilerine stratejik bir anlam atfetmesi ancak Türkiye’nin NATO’dan çıkış sürecini başlatmasıyla mümkün. Lütfen dikkat edin: Rusya halihazırda ne post-Sovyet coğrafyada ne de geniş Avrasya’da NATO’nun 5. Maddesinin öngördüğüne benzer şekilde herhangi bir stratejik askeri müttefike sahip değil. Belarus, Kazakistan, Ermenistan gibi ülkeler Rusya’yı gerektiğinde savunma değil, Rusya tarafından korunma güdüsü içinde. Öte yandan, ne Çin ne de Rusya askeri ittifak oluşturmak için egemenlik paylaşımına hazır oldukları gibi böyle bir oluşum için Batı’yla ilişkilerini riske atma taraftarı. Ama Rusya’yı Türkiye ile yaşadığı balayından ziyade bu balayının Batı güvenlik sisteminde yarattığı krizin memnun ettiğini lütfen unutmayalım.
Sonuç olarak “Acaba Türkiye Batı’dan kopuyor mu?” sorusuna “Savunma-güvenlik alanındaki mevcut göstergelerle cevap şimdilik hayır” cevabını vermek mümkün. Rusya tarafından Türkiye’ye NATO’nun sağladığı egemenlik paylaşımını esas alan, 5’nci maddesindeki gibi ‘kollektif güvenlik’ sağlayan kurumsal ve sürdürülebilir bir ittifak alternatifi yaratmadıktan sonra Rusya-Türkiye balayının zamanla müttefiklik ilişkisine dönüşebileceğini söylemek güç. Ama bu rasyonel tespit şu sıralar duyguların ve coşkuların hakim olduğu ve her şeyin iç siyaset değirmeninde öğütüldüğü Ankara’da ne kadar dikkate alınır? Belki de asıl sorulması gereken soru bu.
Kısaca bu bölümdeki özetim şu: 2017’de Türkiye’nin hepsi silahlı, küresel ağlara sahip ve sınır aşan devlet dışı aktörler olan IŞID, PKK ve FETÖ ile mücadelesi giderek ‘milli’ alandan taşarak küreselleşiyor, daha da önemlisi ABD-Rusya stratejik ilişkilerinin önemli parametreleri haline geliyor. Sorum basit: Biz acaba bunu ne kadar istiyoruz ve bu süreç ne kadar faydamıza? Yani Örneğin ‘resmi söylemimizin’ savunduğu gibi Karlov suikastının altından FETÖ çıktığını Rusya resmen açıklarsa ve FETÖ artık ABD-Rusya güç mücadelesinin önemli bir parametresi haline gelirse bu konuda artık ne kadar inisiyatif sahibi olabiliriz?
Tespitim net: Türkiye 2017’de ABD-Rusya stratejik ilişkilerinde her iki tarafın da ‘araçsal’ rol biçtiği bir kaotik fırtınaya giriyor. Daha basit anlatımla genelde Ortadoğu’da özelde ise Suriye’de ABD ile Rusya arasında ciddi bir masa tenisi oynanacak ve o maçta bize biçtikleri rol tenis topu rolü. Unutmayın: bir yandan top olmadan masa tenisi maçı olmaz ama ABD ve Rusya iki kişilik oynayacağı bu oyunda sayı almadan zevkine oynuyorsa ne ala. O zaman top değerli. Ancak ABD ve Rusya karşı taraftan sayı almayı düşünürse ve zevkine oynanan oyun ciddi bir maça dönüşürse taraflar topa (yani bize) hızlı çakacak demektir.
2017’ye girerken yönetmemiz gereken 4 risk alanımız
1. Devlet kurumları
15 Temmuz gecesi yaşananları Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki diğer darbelerden farklı olarak yalnızca parlamentoya ve seçilmiş hükümete bir darbe girişimi olarak değil, aynı zamanda ‘devlete el koyma girişimi’ olarak yorumlamak da mümkün. Yönetim/organizasyon temelinde Türkiye’de ‘devlet retoriği (söylemi)’ ile ‘devletin gerçekliği’ birbirinden farklı. Türkiye’de tarihsel altyapısına güvenerek geliştirilen “güçlü devlet geleneğinin”[i], aslında söylemde güçlü, varoluşsal (veya beka ile ilgili) meydan okumalara yanıt vermede ise zayıf olabileceği o gece en acı şekilde ortaya çıktı ne yazık ki. Devletin gerçekliği (içine sızılabilecek kadar zayıf devlet) ile retoriğinin (güçlü devlet algısı) arasındaki farkın bu denli büyük olması ise kamuoyunda büyük bir kaygı ile karşılanmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi, zaman içerisinde ordu, polis teşkilatı ve yargı başta olmak üzere topyekûn devlet bürokrasisine el koymayı amaç edinen bir yapılanmaya karşı devletin paralize olduğu gerçeği de ortaya çıkmakta.
Öncelikle 2005’de Afganistan’da, 2003’deki kaotik işgal sürecinde buralarda bulunduğum için yakından şahit oldum. Bu fırtınada ilk tahkim etmemiz gerekenler devletimizin kurumları ki çatıları uçmasın. Afganistan’da ve Irak’ta kurumsuzluğun ne demek olduğunu yerinde görmüş biri olarak söylemem gereken şey 2017’de devlet kurumlarını tahkim, PASİF LAİKLİĞİN kurumlar için temel taşıyıcı kolon haline gelmesi, kurumsal dönüşüm, kurumları profesyonel ve etik normlarla sarıp sarmalama, kurumlarda ‘siyasi olanı’ ‘bürokratik olandan’ iyi ayırma, liyakat, kapsayıcılık (her kesimin/görüşün devlette temsil edilmesi) gibi acil tedbirlerle devletin kurumlarını zemine iyice sabitleyelim.
Şu an Ankara’da büyük bir kurumsal yıkım, hafriyat ve yeniden inşa süreci var. 15 Temmuz sonrası aslında ‘devleti ortak akılla ve ortak rıza ile yeniden yapılandırmak’ için büyük fırsatlar sunuyor. Umarım bu fırsatı kaçırmayız ve yaklaşan kaotik fırtınaya devletin kurumlarını zemine iyi sabitlemiş gireriz ki ABD-Rusya ilişkilerinden kaynaklanacak kaotik fırtınada uçup gitmezler.
2. Toplum
Acaba yaklaşan bu kaotik fırtınada toplumu güçlü tutmak için bağrına basma dinamikleri nasıl güçlendirilir? Dışlama/ayrıştırmadinamikleri nasıl azaltılır? Toplumsal mümkünatlar nasıl arttırılır? Toplumsal çoğulculuk nasıl sağlanır? İnsan kalitemiz ve entelektüel sermaye birikimimiz nasıl arttırılır? Giderek zayıflayan toplumsal empati eşiklerimiz nasıl güçlendirilir? Geçen gün kendime bir test yaptım. Ülkemizdeki 78 milyonun tamamının hepsinin onaylayacağı/altına imza atacağı bir cümle kurmak istedim. Ama böyle bir cümle bulmakta o kadar zorlandım ki. Bence siz de bu testi kendinize yapın.
3. Siyaset
Siyasetin dili çatışmacı mı uzlaşmacı mı olmalı? Siyasetin ‘çatışmadan’ aldığı enerji nasıl sıfırlanabilir ve ‘uzlaşmadan’ aldığı enerjiyi arttırmak için neler yapmalıdır? Bu sorular Başkanlık sistemi (veya partili cumhurbaşkanlığı) tartışmalarının alevleneceği ve siyaset meydanlarının hararetinin artacağı 2017’nin ilk aylarında önem kazanıyor. Siyasetimizde bu yeni dönemde ilginç bir gelişme de yaşanıyor. Biz sorunlarımızı kendimiz ve içeride çözemedikçe, sorunlarımız dışarıya taşıyor ve ülke içinde kurmayı bir türlü başaramadığımız denetleme/dengeleme sistemi artık uluslararası ortamda kuruluyor. Örneğin IŞID, PKK ve FETÖ gibi üç önemli tehdit, Suriye hassasiyetimiz ve dış politika zafiyetlerimiz üzerinden Rusya ve ABD’nin kurmaya çalıştığı bir denetleme/dengeleme çağına bir giriş bu. Aslında Türkiye iç siyaseti tam da şu anda ABD ve Rusya’nın bölgesel kapışmasına yapıştı ve ilginç durum önceden yürüttüğümüz ‘iç siyasi tüketim için dış politika’ yaklaşımının ötesinde artık 2017’de iç siyasetimizin bile özellikle ABD-Rusya stratejik ilişkilerine yapıştığı bir döneme işaret ediyor.
4. Jeopolitik
Türk’le Kürdün bölgesel rekabeti mi yoksa işbirliği mi? PKK’yı tüm bileşenleri ile tasfiyeye yöneldiği görülen Ankara’nın örneğin PKK sonrası için Kürt coğrafyasına anlatacağı bir hikayesi var mı? 2017’de bu soruların cevaplarını duymak için iç siyasetimiz dayatamasa bile ABD’li ve Rus muhataplar bu soruların cevapları için Ankara’yı sıkıştıracaklar. Ama bence asıl hayati soru şu: Acaba Türkiye Kürt sorununu veya son dönemdeki moda tanımla ‘Kürtlerin PKK sorununu’ Putin ile Trump gibi iki kestirilemez aktörün insafına bırakarak kendi öz iradesiyle halledebilir mi?Halletmekten kastım: yok edebilir mi veya dönüştürerek aşabilir mi?
Sonuç olarak bu yazıdaki temel tezim artık Türkiye iç siyasetinin 2017’de dış politikaya yapışacağı bir döneme girdiği. Yazımda vurgulamaya çalıştığım gibi 2017’de bölgemizde kestirilemezlik, belirsizlik ve çatışma hakim olacak ve bölgesel gelişmeleri belirleyici temel faktör ABD-Rusya arasındaki stratejik ilişki olacak: Acaba bu ilişki bir çatışma mı yoksa bir uzlaşma/işbirliği ilişkisi mi olacak? Her iki durumda da 2017’de devletimizin kurumları bu kaotik fırtınadan kurumsal anlamda, biz de toplumsal anlamda etkileniyor olacağız. Şimdi sorum şu: Bu fırtınadan korunmak için 78 milyonun hep beraber TUTUNACAĞI aklınıza geliveren ilk sabiti söyleyin bana? Ne kadar çok farklı cevap var değil mi? Ben size kendi sabitimi söyleyeyim: ‘Topluma pasif ama kendi içine aktif Laik devlet, mümkünatları arttırıcı çoğulcu siyaset ve herkesi kuşatıcı yurttaşlık.’ Kısaca ‘laik devlet, çoğulcu siyaset ve eşit yurttaş’ benim tutunacağım sabitim olacak.
http://t24.com.tr/yazarlar/metin-gurcan/2017ye-girerken-riskler-ve-firsatlar,16186
[i] Metin Heper Türkiye’de Devlet Geleneği (Doğubatı, İstanbul, 2008)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017