Mümtazer TÜRKÖNE
Hükümeti destekleyen dört gazetenin, dün aynı manşetle çıkmasının tek açıklaması var. Bir “Kriz Merkezi” Soma Faciası’nın iletişim stratejisini yürütüyor.
Bu Merkez’de durum değerlendirmesi yapılıyor, alınan kararlar ve belirlenen strateji uygulanıyor. “Hesap Verme Zamanı” diye başlığa geçen suçlu, doğrudan Soma kömür madenini işleten şirket. Haberin gerekçesi ise Şirket mensuplarının mahkeme tarafından tutuklanması. Arka planda işleyen stratejik akıl, bu savaşın kazanılması için Şirket’in feda edilmesi gerektiğine karar vermiş. Şirket yöneticilerine yaptırılan ve fiyasko ile sonuçlanan basın toplantısının da aynı merkezin eseri olduğu anlaşılıyor. Malum, kazanın hemen ertesinde Başbakan -ve dolayısıyla aynı medya- Şirket’e sahip çıkmış ve hatta aklamıştı. Basın toplantısı stratejinin işlemediğini gösterdi ve ertesinde Şirket kamuoyunu teskin etmek için aslanlara yem olarak atıldı.
Siyaseti savaş mantığı ile yürütmek nihayetinde bir bakış açısıdır. Bu bakış açısına göre iradenizi savaşlarda olduğu gibi rakiplerinize zorla kabul ettirmeniz gerekir. Savaş hiledir. Her türlü aracı kullanır ve amacınıza ulaşırsınız. Rakibinizi yıpratmak, ittifaklar kurmak, fırsatını bulunca imha etmek, mecbur kalınca kendi adamlarınızı ateşe atmak; bütün bunlar savaşın ve savaş gibi yürütülen siyasetin cilveleridir. Ancak karşınıza esaslı bir problem çıkar. Savaş ile siyaset arasındaki paralelliği anlatan ünlü strateji ustası Clausewitz’in savaş yöneten generaller hakkındaki hükmü, aynı araçları kullanan siyasetçiler için de geçerlidir. “Bütün generaller ahmaktır” der, ve verdiği bu aşağılayıcı ve genelleyici hükmün gerekçesini kimsenin itiraz edemeyeceği bir ahlâkî değere bağlar: “Bir emirle o kadar insanı ölüme gönderebilmek için, bir insanın ahmak olması gerekir.”
Siyaseti, her türlü aracın seferber edildiği kuralı olmayan bir savaş gibi yürütmek Başbakan’ın genel tavrını özetliyor. Erdoğan’a “diktatör” eleştirisi yapanlar, aslında siyaset anlayışının bu sert “savaşçı” tarafına işaret ediyorlar. Bu siyaset anlayışı sadece iki tarafın varlığına dayanıyor: Biz ve onlar. Bu siyaset anlayışı içinde var olabilmek için taraf olmak zorundasınız. İnsan hayatı, başlı başına bir değer olarak savaşın içinde kendine bir anlam çerçevesi bulamaz. Savaşacaksınız, yıpratacaksınız, savaşan ordunuzu her daim yüksek moral içinde tutacaksınız. Morali yüksek tutmak için ise kendi adamlarınızı yedirmeyeceksiniz.
Soma Faciası’na Hükümet, işte bu yalın savaş mantığı ile yaklaştı. Hükümet’in itibarını zedeleyecek bir krizi yönetmeye girişti. Mevziyi en ileri hatta kurdu. Şirket’in aslanlara yem edilmesi, taktik bir geri çekilmeden ibaret. Arada uğradığı iletişim kazalarını, yine savaş hali olarak toparlamaya çalıştı. “Tekmeci Danışman”ın yedi günlük iş göremez raporuna rağmen, ertesi gün Başbakan’la aynı fotoğraf karesine girmesi işte bu “yedirmeyiz” mantığının örneğidir.
Savaş siyaseti, diktatörlüklerin denetimsizliğine, totaliter kanatların çekişmelerine uygun düşer. Demokrasiyi savaş mantığı ile işletemezsiniz. Demokrasi müzakere ile, karşılıklı hoşgörü ve uzlaşma ile hayat bulur. Üstelik demokrasinin dayanabileceği en yüksek değer tartışmasız bir şekilde insan hayatıdır.
300 kişinin hayatını kaybettiği bir faciaya savaş mantığı ile yaklaşmak, peşinen insan hayatını basit bir araç mertebesine indirgemek demek. Hükümet’in Soma’da sergilediği savunma savaşlarına özgü teknik-kriz yönetimin, kendisine destek veren vicdan sahibi köşe yazarlarını bile nasıl zorladığını görebilirsiniz. Vicdanı olanlar Hükümet’i eleştirmeseler bile, ister istemez benzer kazaların nasıl önleneceğini sorguluyorlar. Bu kazanın siyasî sorumluluğu söz konusu edilmeden, bu sorgulamayı yapmak mümkün mü? Bir savaş sürüyor, ölenlerin de öleceklerin de hayatının bir değeri yok. Savaş siyaseti samimi sorgulamanın önünde dev gibi bir engel olarak duruyor.
Yandaş Medya’nın aynı Merkez’den çıkan “Hesap Zamanı” manşetini, eski zamanlardan kalma bir “psikolojik savaş” örneği olarak takip etmeyi deneyin. “Alın size suçlu, başkasını yedirmeyiz” demiş oluyorlar. Ya aynı şartlarda çalışmaya devam eden diğer madenlerdeki işçi-insanlar?
Strateji çökmüş durumda, sadece farkında değiller.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025