Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Zaman'ı basanlar kimin emrinde?
13.11.2015
1493

 Her şeye bir açıklama getirebilir, akıl ve mantık hesabında kalan boşluğu “güçlünün haklı olması” şiarı ile doldurabilirsiniz.

Peki bu kadar aşırı güç kullanmanın, katilin maktul üzerinde tepinmesi gibi sergilediğiniz vahşetin açıklamasını nasıl yapacaksınız? AB ilerleme raporuna karşı koskoca devlet cihazı ayaklanmış savunma yaparken, TOMA'larla, helikopterle, resmen savaş naraları atan vandallar gibi çullanmanın alemi ne? Bir yığın polisle Anayasa'nın basın özgürlüğünü devletin iffeti gibi koruyan 30. maddesini, kalemleri ve fotoğraf makinelerinden başka bir şey bulamayacağınızı bildiğiniz gazete idarehanesini basarak çiğnediğiniz zaman ne kazandınız? Maksadın gürültü çıkarmak, ortalığı velveleye verip korku salmak olduğunu niye bu kadar abartarak gösterme ihtiyacı hissettiniz? Nedir derdiniz? Biri size “vur” mu dedi, yoksa “öldür”mü?

Başbakan'ı mı yalancı çıkarmaya uğraşıyorsunuz? Yoksa onun “hukuk, özgürlük ve demokrasi” mesajına, “dediğin böyle olur” diye karşılık mı veriyorsunuz?

Başbakan istikrarlı bir yönetim kurmak adına mantıklı şeyler sıralıyor. “Öngörülebilir bir düzen, demokratik ve özgürlüklere dayalı bir düzen olmadan bu kriz ortamında karar almak da mümkün olmaz.” diyor. “Siyasî istikrarı mümkün kılacak şeyin ise insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir hukuk düzeni” olduğunu ekliyor ve bu düzene sahip çıkacağını taahhüt ediyor. Siz bu taahhüdü tanımadığınızı ilan etmek, Başbakan'ı tekzip etmek için mi Türkiye'nin en çok satan gazetesine baskın düzenliyorsunuz? Başbakanı açığa düşürmek, laflarını değersiz kılmak maksadı mı taşıyorsunuz? Nedir bu zamanlamanın hikmeti? Başbakan konuşuyor, ya duymuyorsunuz, ya da dinlemiyorsunuz.

AB ilerleme raporu bir faciayı sergiliyor. Dünya âleme rezil olmuş vaziyetteyiz. Hukuku olmayan, orman kanunlarının işlediği, insanı insan kılan temel hak ve özgürlüklerin alenen çiğnendiği bir ülke  olmak yeteri kadar ağır zaten.  Dışarıya karşı kuzu, kendi halkına özellikle medyasına karşı aslan kesilen bir ülkede yaşamak hepimize bu kadar ağır gelirken siz ne yapıyorsunuz? Tüy mü dikiyorsunuz? Türkiye'nin itibarını, çıkarlarını yok etmeye çalışan düşmanlara mı hizmet ediyorsunuz?

Savaşın sona erdiğinden, zaferin kazanıldığından haberiniz yok mu? Vurgunlar mı eksik, talan mı tamamlanmadı, soygun mu var? Korku iklimini neden sürdürüyorsunuz? Hangi hesabınızda açık var?

Manisa Emniyet Müdürü kelepçelediği iki hanım yüzünden görevinden alındı. Bu vahşeti savunan gazeteci kılıklı kumpasçılar “ama suçlulara kelepçe takarken başörtüsüne mi bakılır?” diye mazeret uyduruyor. Hangi ara mahkeme kurdular, hangi bilgiyle o iki hanımı “suçlu” ilan ettiler?  Aynı kafa aynı vandallık. Yukardan gelen gazın kesildiğinin, vazifenin tamamlandığının farkında değiller demek. Bu saatten sonra haddi aşmanın, hizmet ettikleri kapıya zarar vereceğini kestiremiyorlar.

Belki de aldıkları emri uyguluyorlar. Eğer öyleyse yeni bir iktidar kapışması ile karşı karşıyayız. Bu seferkinin tarafları da malzemesi de çok farklı demek ki.

Zaman Gazetesi'ne yapılan polis baskını ve bu baskının bir terör örgütünün karargahını basar gibi aşırı güç kullanılarak ve gösterişli bir şekilde yapılması, ya seçim öncesi alınan talimatların hâlâ uygulamaya devam eden, yeni şartları ve durumu değerlendirmekten ve yeni döneme uygun inisiyatif geliştirmekten aciz işgüzar lejyonerlerin eseri, ya da hükümetle Saray arasında başlayan güç ve iktidar savaşının ilk elden tezahürlerinden biri. “Gazete basılır da böyle mi basılır?” diye itiraz eden hükümet sözcüleri mutlaka olmuştur ve “böyle” basılmasını, Saray'ın elindeki operasyon araçlarıyla hükümeti hizaya çekmeye çalıştığı şeklinde yorumlayanlar da. Yoksa Başbakan bütün akademik ciddiyetini takınıp işadamlarına, hukuk, özgürlük ve demokrasi dersi verirken baskı talimatı vermek istikrar arayışına pek uymuyor.

Ya birilerinin kulağı çekilecek ve bu rezaletler sona erecek, ya da ilan edilmemiş savaşın yeni örnekleriyle karşılaşacağız. Bakalım yukarıdaki soruların cevabı kimden gelecek? Meselâ İstanbul Emniyeti'nde “baskın amirleri” arasından görevden alınan birileri çıkacak mı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar