Ural ATEŞER

SİYASET KUSURLARI...
19.05.2016
1920

 Eveeettt... Haziran seçimlerinden sonra ısrarla kendilerine verilen 6 milyonun üzerindeki oyu ve 80 milletvekilliğini sivil siyasette kullanmaktansa, hendeklere gömenler hedeflerine ulaştılar...

Siyasal böbürlenmeleri arşa çıkan siyasal iktidar da, bu, siyaseten yanlış olduğunu ilk günden beri söylediğimiz kararları meclisten geçirerek, hiç de rasyonel olmayan durumun ikinci sorumluluğunu üstlenmiş oldular...

"Ne yapsaydık yani" falan gibi açıklamalar sorumluluk taşımayanların gerekçesi olur... Sorumlu siyaset, her durumu ustaca ve demokratça çözme kabiliyetini gerektirir... Muhatabının oyununu görüp, onu, onun istediği yönde itelemek değildir sorumlu siyaset...

Kurulan "ittifaklar" özellikle "Silivri mutabakatından" sonra yükselerek gerginlik ve ötekileştirmek yönünde gelişiyor...  Anlaşılan, hem HDPKK tarafı, hem de siyasal yönetim gerilimden, sürtüşmekten medet ummaktalar... Sonuçta sadece bunların sorunu olsa o kadar önemli olmazdı... Ama öyle değil... Tüm ülke çekecek bu siyasetin doğuracağı acı sonuçları...

Tabi olaya taraftar tribünlerinden bakanlar, bu gelişmeleri tek taraflı ve hep olduğu gibi kendilerini tatmin edecek mastürbatif kavramlarla izah etmeye çalışacaklardır... Bu Türkiye siyasl sahnesinin özelliğidir... Siyaset tapınanlar ve tapılanlar ikilemi içinde sürdürülmekte bu ülkede...

Tanrıya inananlar bile bazen bunaldıklarında, tanrının adaletine iç geçirir, günah olduğunu bile bile tanrının adaletinden şikayetçi olurlar.. Ama konu siyaset oldu mu, kutsallaştırdıkları insanlara, siyasetlere kusursuzluk, hatasızlık gibi nitelikler vehmedip onların her hareketine, sözüne bir keramet yükleyip tapınırlar...  Hiç gördünüz mü kayıtsız şartsız Erdoğan hayranlarının  bir defa, sadece bir defa Erdoğan'ı eleştirdiklerini... Bir defa olsun onun da hatalı olabileceğini düşündüklerini...

Ya da HDPKK müritlerinin bir defa, sadece bir defa eşbaşkanlarını ve öteki sorumluları eleştirdiklerini, onların da hata yapabileceklerini kabul ettiklerini... Haziran seçimleri öncesi ve sonrası takip ettikleri siyasette hiç hata bulduklarını gördünüz, duydunuz mu...

Göremezsiniz... Çünkü kamplar "reislerin, önderlerin, başkanların" tek adamlığı etrafında oluşur bu memlekette... Karşı taraftansa, bu suçtur, hatadır, hainliktir vesaire... Peki nasıl rasyonel siyaset bekleyebiliriz ki bu kamplaşmada... Tencere dibin kara, seninki benden kara...

Bu toplum, başından beri tek adamlar tarafından yönetildi... Ya kendilerine memleketin gerçek sahibi hüviyetini vehmeden "gücü" arkasına aldı bu tek adamlar,  ya da bu "güç" tarafından "höt" denildiğinde şapkasını aldı kaçtı bu tek adamlar... Bazen de idam edildiler...

Şimdi, "memleketin gerçek sahibi biziz" diyenlerin borusu ötmekte... Bu kader değildir... Ama bunun kader olmadığının garantisi, aynı metotlara sahip olan muhalefet değil, tam tersine demokratik siyaseti her kademesine yerleştirmiş, kendisini de eleştirebilen, siyasi rakibine düşman değil, rakip olarak bakabilen bir muhalefet... "Rakip ne yaparsa yanlış, biz ne dersek doğru" demeyen bir muhalefet... Ve elbette siyasi yönetimden daha demokratik, daha çoğulcu, tüm kültürlere ve inançlara daha demokratik hakları öneren ve ne olursa olsun sivil siyasetin dışında hiçbir yola kaymayacağı konusunda inandırıcı olan muhalefet...

Olur mu... Benim geri kalan, realist bir görüşle çok da uzun olmayacak geriye kalan hayatımda bunu görebilme umudum yok... İşaretlerini görsem mutlu olurdum...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar