Yasin AKTAY
Mısır'da 25 Ocak'ta başlayan devrim sürecinde parlamento seçimleri aşamasına gelinmiş durumda. Büyük bir aksilik olmasa, 28 Kasım'da başlayacak olan seçimin sonuçlanması yaklaşık bir buçuk ayı bulacak, çünkü seçim ancak üş aşamada tamamlanabilecek. Seçimin bu kadar uzun sürmesinin görünen tek gerekçesi sandık başlarında görev alacak yeterli sayıda hâkim bulunmaması. O yüzden ülke üç seçim bölgesine bölünmüş ve bir bölgenin sonuçları alındıktan yaklaşık iki hafta sonra diğer bir bölgenin seçimlerine geçilecek.
Bir seçimin yapılabilmesi bile bayağı önemli bir iş ve bunun başarıyla tamamlanabilmesi aslında Mısır'da da devrim sürecinin hangi yönde ilerleyeceğini göstermiş olacak. Belli sokaklarda adayların afişleri ve pankartları rengârenk bir karnaval görüntüsü oluşturuyor. Bu tarz bir seçimi ilk defa yaşayacak olan Mısır'lılar adeta bunun keyfini çıkarıyor. Devrimden beri demokratik deneyimler üzerine son derece canlı tartışmalar yaşanıyor.
Mısırlılar kendilerine bir yol ve model arıyorlar, ancak bu arayış kesinlikle hiçbir şey bilmeyen boş birilerinin arayışı değil. Öteden beri Mısır'daki entelektüel ortam hakkındaki kanaatimizi teyit eden çok zengin bir entelektüel birikim, seviyeli ve canlı bir tartışma ortamı hemen dikkat çekiyor. Sadece 25 Ocak'tan bu yana devrim sürecinin mahiyeti, geleceği ve Mısır için uygun siyasal modeller üzerine sayısız toplantı, forum ve tartışma yapılmış, ortaya hatırı sayılır bir literatür çıkmış durumda. Sadece el-Ehram Araştırma Merkezi'nin bu konuda yayımladığı çalışmalar bile kitaplıkta önemli bir yer tutacak hacimde. Bu, Mısır'a "model pazarlama" hevesinde olanların asla göz ardı etmemesi gereken çok önemli bir gerçek.
Geçtiğimiz hafta içinde Mısır'da Stratejik Düşünce Enstitüsü, biri el-Yavm al-Sabia gazetesi ile diğeri de El-Ahram Stratejik Araştırmalar Merkezi ile olmak üzere iki ayrı toplantı düzenledi. "Türkiye ve Mısır'da Demokratikleşme ve Anayasal Değişiklikler: Karşılaştırmalar ve Dersler" başlıklı toplantıların ilkinin açılış konuşmasında el-Yavm el-Sabia gazetesinin Genel yayın yönetmeni Mustafa El-Fiki Türkiye'nin demokrasi tecrübesinin çok önemli olduğunu bundan Mısırlıların çıkaracağı çok önemli dersler olduğunu ama bunun Mısır'a olduğu gibi taşınmasının mümkün olmadığını ifade etti. Türkiye'nin kendine daha uygun bir laiklik deneyimini aramasının çok iyi olabileceğini de söyleyen el-Fiki, bununla birlikte Mısır'ın laikliğin hiçbir tanımı veya uygulamasıyla uyuşamayacağını anlattı. Tarihsel olarak İskender'den Napolyon'a kadar Mısır'ı işgal edenlerin bile Mısır'daki siyasi varlıklarını dini açıdan meşrulaştırmak ve temellendirmek zorunda kaldıklarını hatırlattı.
Başka konuşmacıların da vurgularından Başbakan Erdoğan'ın Mısır gezisinde ifade ettiği laiklik mesajının önemli bir tartışma başlatmış olduğu anlaşılıyor. Bu tartışmalarda Erdoğan'ın laiklikle ilgili mesajının genellikle tasvip görmediği çok net ifade edilirken, Erdoğan'a olan sempatilerini her şeye rağmen koruyanlar bu mesajın gerçek muhatabının Mısırlılar değil, İslamofobik uygulamaları dolayısıyla Türkiye ve Avrupa laikliği olduğunu söylüyorlar. Birol Akgün, Cenap Çakmak, Zeynep Dağı ve Ahmet Uysal'ın da Türkiye adına konuşma yaptıkları konferansta Mısır'lı katılımcılarla birlikte deneyim paylaşımının çok önemli olduğu üzerinde mutabakata varıldı.
İkinci Gün El-Ehram Araştırma Merkezi'nde düzenlenen toplantıda da özellikle laiklik konusunda benzer düşünceler ifade edildi, ancak Türkiye tecrübesinin Mısırlılar için, özellikle son 10 yıllık dönemde önem kazandığı ve motive edici olduğu üzerinde duruldu. Samir Salha, Ahmet Uysal ve Birol Akgün'le de birer sunum yaptığımız buradaki toplantıya Mısırlılardan Cemal Abdülcevad Sultan, Ziya Raşvan ve Esseyyid Yassin katıldı. Basının ve akademik dünyanın özel bir ilgi gösterdiği toplantıda Mısır ve Türkiye arasındaki ortak dinamikler, elitler, ideoloji, kültür ve harici etkenlerin her iki ülkenin demokratik değişimindeki rolleri masaya yatırıldı. Demokratikleşme sürecinde siyasal kültürün, ulemanın, dinin ve devletin rolleri ile Müslüman-Hıristiyan ilişkilerinin durumu da ele alındı.
Yerimiz kalmadığından detaylara giremiyorum, ama Mısırlı dinleyicilerden bize yöneltilen birkaç soru ortamın tasvirine yarayabilir.
Türkiye'nin Arap ülkelerine olan bu ilgisinin arkasındaki asıl amaç ne?
Türkiye diğer Avrupa ülkeleriyle nasıl bir rekabet içinde?
Türkiye bize bir model önermeye çalışırken kendi iç sorunlarını ne kadar çözmüş durumda?
Türkiye'nin son on yılda kat etmiş olduğu gelişmeler biraz da AK Parti'nin tek başına iktidar olması ve yönetimde istikrarın oluşmasıyla yakından ilgili görünüyor. AK Parti'nin gelecekte seçimler sonucunda iktidardan uzaklaşma ihtimali karşısında Arap-İslam ülkelerine yönelik aynı politikaları sürdürülebilme ihtimali nedir?
Türkiye'nin demokratikleşmesinde AB gibi dış ilişkileri zorlayıcı bir avantaj oluşturdu, oysa Mısır'ı zorlayan bir dış ilişki yok. Mısır'ın uluslar arası angajmanları onu demokratikleşmeye değil daha ziyade manipüle edilen bir ülke olarak kalmaya daha fazla zorluyor. Bu sorun sizce nasıl aşılabilir?
Bu sorulardan bildiklerimize diğer katılımcılarla birlikte cevap vermeye çalıştık, ama özellikle ilk soruya, yani Türkiye'nin Mısır veya diğer Arap ülkelerine yönelik ilgisine dair, bu ilginin olmaması halinde neden olmadığının sorulması gerektiği şeklinde bir cevapta uzlaştığımızı söyleyebiliriz. Zira Türkiye'nin bu ilgisi kendi tarihiyle, kendi coğrafyasıyla barışıp bütünleşmesinin bir ifadesidir. Bu ilgiyi gösterdikçe Türkiye kendini bulmaktadır. Tıpkı bu ilgiye açıldıkça Mısır'ın da, Tunus'un da, Libya'nın da kendini bulması gibi...
Ortadoğu halklarının aralarındaki vizeleri hatta mümkünse sınırları kaldırarak bütünleşmeleri hepsinin birden ve her bakımdan kazanmasını getirecektir. Kendi içine kapanmış ülkeler olarak geçirilen zamanın ne kadar büyük kayıplara yol açmış olduğunu hepimiz artık çok net olarak görüyoruz.
Hülasa, bir Türkiye modeli pazarlamaktan ziyade bir deneyim paylaşımının her iki tarafa paha biçilmez faydalar sağladığını söyleyebiliriz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ABD kimin için yanıyor? “Nefesleri kesilenlerin intikamından kaçılamaz”
3.06.2020 - Suriye’nin toprak bütünlüğü, istikrarı ve geleceği kimin sorunu?
6.01.2019 - Suriye’de birilerinin sadece çıkarları var, Türkiye’ninse derdi
16.10.2019 - Arap Birliği’ne rağmen Türkiye’ye en büyük destek Araplardan
14.10.2019 - Kürt sorunu değil PKK sorunu, o da bir ABD sorunudur
9.09.2019 - Muhafazakâr mahallede neler değişiyor?
8.07.2019 - Muhafazakâr mahallede neler değişiyor?
8.07.2019 - Devrim hırsızları Sudan ve Libya’da
22.04.2019 - En geniş kapsamlı anket: Seçim sonuçları
1.02.2019 - “Bu gençler cellatlarından daha uzun yaşayacak”
25.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
faruk tuncay
Üzülmeyin, madara ola ola olgunlaşacaksınız. Henüz gençsiniz. Başkalarının söyledikleri de çok önemli değil. Tek başınıza kaldığınızda duyduğunuza o sese kulak verin, yeter.