Burhanettin DURAN
Başkan Trump kendi nobran usulüyle pazarlığa başladı.
Suriye'den çekilme planının Türkiye ile koordinasyonu üzerine bir tweet attı. "Kürtlerivururlarsa Türkiye'yi ekonomik açıdan mahvederiz" dedi.
YPG'yi teskin etme amaçlı bu kaba cümlenin hemen peşinden de Türkiye'nin Suriye sınırında 20 millik (yaklaşık 32 kilometrelik) güvenli bir bölge oluşturulabileceğini söyledi. Ankara ise Türkiye'nin bu tür tehditlere boyun eğmeyeceği cevabını vermekte gecikmedi.
Türkiye'nin mücadelesinin terör örgütü ile olduğunu ve Kürtlerin düşmanı değil aksine hamisi olduğunu vurguladı.
Elbette Trump'ın cümlelerinde bir müttefike yönelik havuçsopa yaklaşımının nezaketsizliği var. Bu kabul edilemez. Tıpkı Brunson krizindeki üslubu takınmış.
Ancak Trump, Ankara'nın ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton ve diğerlerinden duyamadığı önemli bir öneride bulunuyor.
Bu öneri aslında YPG'yi ve Washington'daki destekçilerini rahatsız edecek mahiyette. "ABD,Türkiye ile değil Rusya-Esed ile çalışsın" diyenleri de mutsuz edecek nitelikte. Trump, eğer samimi ise, YPG kontrolündeki M4 karayolunu ve sınırdaki bütün yerleşim yerlerini (Ayn el Arab, Tel Abyad, Resulayn, Cezire'yi) içeren bir güvenli bölgeyi Türkiye'nin idaresine bırakmaktan bahsediyor. Nezaketsiz cümlelerinde Trumplık yapıyor. YPG adına kaygılananlara taviz veriyor.
Ve ekonomik yaptırım tehdidine rağmen, hem çekilme hem de "Türkiye ile çalışma kararlılığını" ifade ediyor.
YPG kontrolündeki bölgenin tamamını hızlıca ele geçirmenin zorluğu, Rusya ve İran'ın boşluğu doldurma isteği düşünüldüğünde Türkiye'nin ABD ile müzakeresi kritik önemde. Ankara, YPG ile mücadelesinde zamanlama ve kademelendirme seçeneklerini değerlendirebilir. Trump'ın "güvenli bölge" pazarlığının üslubuna değil, (diplomatik cevabı zaten verildi), içeriğine odaklanmak daha rasyonel olur.
Bitmeyen hayat tarzı tartışması Yerel seçimlere giderken hayat tarzı tartışması yeniden arzı endam etti. Suriyeli mültecilerin yılbaşı kutlaması, bir oyuncunun başörtülülere "SuudiArabistan'a gidin" hakareti, CHP'li milletvekilinin çocuklara namazın özendirilmesini eleştirmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "bira içmesi, Bethoven dinlemesi" tavsiyeleri yapılması gündeme gelen son örnekler. Bu örnekler demokratik toplumlardaki klasik hayat tarzı tartışmasının ötesine geçiyor. Hatta CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı İmamoğlu'nun Erdoğan'ı ziyaret etmesine muhalefet mahallesinden sosyal medyada verilen sert/ hakaret dolu tepkiler kontrolden çıkmış bir nefretin tezahürüydü.
Nefretin arkasında İslami talepleri baskılayan ve tüm farklılıkları homojenleştiren Kemalist hegemonyanın kaybından duyulan öfke bulunuyor. Bu hegemonyanın bir daha geri gelemeyeceğini düşündükçe dil daha da sertleşiyor.
Bu yüzden Erdoğan'a "bira içme" önerisi "bizi anla" önerisi değil. Cumhurbaşkanı bizim yaşam tarzımızdan birisi olmalı anlayışının baskıcılığı. Ve belki de "Erdoğan gibi güçlü bir liderneden çıkaramadık" duygusunun negatif itirafı.
Ülkemizdeki hayat tarzı tartışmaları sadece tolerans ve bir arada yaşama hakkında değil.
Aynı zamanda Türkiye'nin dönüşümü ve geleceği üzerine verilen elit "kavgasıyla" da irtibatlı.
AK Parti'nin siyasetin ve toplumun merkezine yerleşmesine tepki. AK Parti tecrübesi, bütün başarıları ve eksikleri ile, bu ülkeye has yeni bir modernlik arayışı.
Siyasetçilerin bütün ideolojik kapışmalara rağmen, AK Parti döneminde Türkiye toplumundaki İslami talepler ile seküler yaşam bir arada normalleşti. Kemalizmin anomalileri (FETÖ dahil) AK Parti eliyle tashih edildi. Ancak muhalefetin elitlerinin Erdoğan karşıtlığına dayalı psikolojisi yüzünden bu dönüşümü yeterli ölçüde tartışamıyoruz.
Erdoğan'ı bir türlü yenemeyen muhalefet çevreleri siyasi mücadeleleri ile bir arada yaşama meselesini birbiriyle karıştırıyorlar.
Çelişkileri de bitmek bilmiyor.
AK Parti'yi hem "ülkeyi İslamlaştırmakla" hem de "İslamcılığı bitirmekle" suçluyorlar.
"Diktatör" ya da "İslamcı faşizm" şeklindeki suçlamaları o kadar çok kullanıyorlar ki bunlar artık siyasi etki üretmekten çoktan uzaklaştı. Bilmem ne zaman fark ederler.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020