Cemil ERTEM
Seçim bildirgesine sıkışmış ekonomi metinlerinin (vaatlerin) ciddi olduklarını varsayarak tartışmak pek mantıklı daha doğrusu mantıkla yapılacak bir faaliyet gibi gelmiyor bana. Ancak AK Parti’nin, IMF’siz yıllarını ve burada Erdoğan zoruyla yapılanları anlamlı ve bunun da devamının getirilmesini önemli bulduğum için AK Parti’nin söyledikleri tabii daha sahici…
Şimdi izliyorum CHP, AK Parti’den ekonomi kopyası çekiyor ve birtakım vaatlerde bulunuyor. Bunların yapılıp yapılmayacağı üzerinden bir tartışma var. Kaynak bulamaz falan deniyor; ben bunun pek kaynak meselesi olduğunu da sanmıyorum.
Ekonomi, politikanın likit yani az yoğun halidir ve politikada olan burada da vardır; yani ekonomide de tercihler sizin yolunuzu belirler; bulup bulamayacağınız kaynaklar değil.
Kaynaklar ve ekonomi
Bunun için de … “ekonomi, kıt kaynakların verimli kullanımını anlatan-bulan-bilimdir” tanımı doğru bir tanım değildir, belki içinde kaynak olan bir ekonomi bilimi tanımı cümlesi kuracaksak şöyle diyebiliriz, ekonomi, kaynakların adil kullanımını anlatan-anlatma çabası içinde olan- sosyal bir bilimdir. Bu son tanımda iki kritik ayrım var; birincisi, kaynak kelimesinin başında kıt kelimesi yok; ikincisi, sosyal ve adil kelimeleri… Sosyal olunca insan oluyor tabii; ekonominin özüne insanı koymadan o’nu anlatamazsınız, ikincisi kaynakların olup olmadığı değil, kaynakları kim/kimler için kullanacağız önemlidir.
Bu demokrasi gibidir; örneğin eski Yunan’da da demokrasi vardı ama bu köleler için değil, köle sahipleri için demokrasi idi. Bugün de öyledir; bazıları için “demokrasi” olan diğerleri için “diktatörlük” olabiliyor.
Şimdi bu girişe bağlı olarak, bu konuda, doğru tartışmada, kaynakları nasıl kullanacağımız ikinci önceliktir; birinci öncelik kaynakları kim/kimler için kullanacağımızdır. Zaten kaynakların adil dağılımı, piyasa mekanizmasını da doğru kuracağından, etkin (verimli) kullanımı da kendiliğinden getirecektir.
Erdoğan’ın vizyonu
Şimdi, Erdoğan’ın 2008 yılında, IMF’yi kovarak ipleri eline aldığı 2008 yılından itibaren AK-Parti, 2001 krizinden sonra dayatılan Derviş programını-tıpkı 12 Eylül Anayasası’nın delinmesi gibi- deldi ve deldiği ölçüde de kaynakları adil kullanarak, 2010 Referandumunda, 2011 seçimlerinde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde çok önemli bir başarı sağladı. Burada yapılan anti-tekel düzenlemeler, Anadolu’da ihracatçı KOBİ’ler için yapılan altyapı yatırımları, yollar, limanlar, demiryolu ağları, şehirlerde metro ve ulaşım ağları, sağlık reformları yoksul ve orta sınıfın nispi gelirini yukarı çekti ve yoksul-orta sınıf geçişkenliği hızlandı. Şimdi önemli olan bunun artarak devam etmesidir.
Bütün bu süreçte, AK Parti ile geleneksel sermaye (küresel ve yerel) sınıfları arasındaki mücadele ve Erdoğan’a yönelik saldırılar bu temel aks üzerinden devam etti. Son faiz tartışmaları da esasında bunun tartışmasıdır. Cumhurbaşkanı, çubuğu (kaynakları) yoksul ve orta sınıfa daha da büktükçe ve Başkanlık Sistemi ile birlikte ekonomide de yapısal bir dönüşüm istedikçe bu saldırı yoğunlaştı. Bu saldırı büyük ölçüde, bir önceki yazıda anlattığımız çarpıtma, algı yönetimi üzerinden oldu. Ama şimdi ortaya çıkartılan CHP’nin ekonomi vaatleri, esasında bu saldırının bir başka ve örtülü bir veçhesidir de… Çünkü CHP programı, Erdoğan’ın ekonomi için söylediklerinin teknik ve sığ-gözboyayıcı- taklididir. Her taklit esasında öze yönelik bir saldırıdır.
Program ve popülizm
Ama CHP’nin ekonomisi, (!) neoliberal Derviş çizgisinin özünü koruduğu için de, aynı zamanda popülist bir sahtekarlıktır. Geçen gün Faik Öztrak, bir TV kanalında biz bu program için günlerdir çalıştık diyordu; sanıyorum Faik Bey, Derviş’le çalıştığı günleri anlatmak istedi. Derviş kararlarında imzası vardır ve bununla övünür kendisi. Şimdi hem öyle hem böyle olmaz. Bakın, eğer elinizdekinin tutarlı, üzerinde çalışılmış bir ekonomi programı olduğunu iddia ediyorsanız; “şunu yapacağım, bunu yapacağım, al sana kaynak” diyemezsiniz, bu laubaliliktir, halka ve seçmene saygısızlıktır. Bunun program olması için, ayrıca nasıl bir maliye ve para politikası uygulayacağını da söylemesi ve bu söylenenin, sizin öngördüğünüz sosyal tayınlamalarla örtüşmesi gerekir.
Bu var mı; hayır. CHP programı, var olan ekonomik kurumların statükosunun aynen korunacağını söylüyor. Faik Bey, Merkez Bankası için araç bağımsızlığı falan diyor ama esasında kastettiği araç ve amaç bağımsızlığıdır, CHP bunu, yalnız merkez bankası için öngörmüyor; tüm piyasa yapıcı denetleme kurumları için öngörüyor. Bu kurumların, seçilmiş iktidara karşı sorumsuzluğu CHP’nin temel hedeflerinden birisidir ve bu Washington Uzlaşısı’nın olmazsa olmaz maddelerindendir. Çünkü CHP, var olan ve günü geçmiş “parlementer sistemi” aynen korumayı amaçlıyor; bu siyasi hedefin otomatik ekonomik sonucu, bütün ekonomi kurumlarının, küresel sermayenin statükosuna bağlı olarak devam etmesi ve kamu bankalarının da şimdiki pozisyonlarını yitirmesi demektir.
Enerji olmazsa ekonomi olmaz
CHP, bütün bunlara bağlı olarak, AK Parti (Erdoğan) döneminin en önemli kazanımlarından birisi olan, Türkiye’nin enerji habı olması hamlelerini yok sayıyor ve buraya ilişkin geliştirici bir strateji önermiyor. Bunun anlamı, Irak petrolleri sevkiyatı ve anlaşmaları başta olmak üzere, TANAP ve diğer enerji projelerinin askıya alınmasıdır. Aynı şey Abdülhamid döneminde de olmuştur; Osmanlı’nın Irak coğrafyasında Abdülhamid döneminde yaptığı tüm petrol hamleleri, Abdülhamid’in, 1909’da devrilmesiyle kaybedilmiştir.
Çok benzerdir; o dönem, Kudüs’teki petrol yatakları, Musul ve Kerkük’teki petrol yatakları, Bağdat’taki petrol yatakları hepsi tek tek tespit edilmiş. Bir Neft Bakanlığı kurulmuştur. Bütün bunlara bağlı olarak yataklar, haritalandırılmış ve millileştirilmesi doğrultusunda adımlar atılmıştır. Ayrıca Abdülhamid, 1881 yılında Duyun-u Umumiye’nin Osmanlı Devleti’nin başına bela edilmesinden sonra bütün bu Musul, Kerkük, Bağdat ve Ortadoğu’daki petrol yataklarını kendi mülküne geçirmiştir. Duyun-u Umumiye’nin bunlara el koymasını Abdülhamid böyle önlemiştir. Bunlar padişahın kişisel mülkü olmuştur ama 1909’daki karşı-devrim sonrasında tekrar bu yataklar hazineye devredilmiş ve hazineye devredildikten sonra Duyun-u Umumiye bunlara el koymuştur. Yani Musul ve Kerkük elimizden 2. Abdülhamit’in hal edilmesinden sonra gitmiştir. Bir daha da hiçbir zaman geri alınamamıştır. Ve Lozan’ın en önemli şartlarından birisi Türkiye’nin Misak-ı Milli sınırlarına uzanmamasıydı. Şimdi inanın bir CHP ya da ona benzer bir teknokrat hükümetle-Erdoğan’ın devre dışı bırakılması ve Başkanlık Sistemi’nin engellenmesi- yapılmak istenen aynen budur.
CHP aslında ne diyor?
Sonuç olarak, CHP’nin ekonomi programı şunu anlatıyor, örtülü olarak şunu söylüyor: “Ey küresel sermaye ve onun yerli işbirlikçileri, biz CHP olarak, Washington Uzlaşısı’ndan temellenen, IMF’ci Derviş programını uygularız ama “aşağıdakilere” de, AK Parti kadar vererek, sistemik sorun oluşturmayız, siz merak etmeyin, toplumsal patlama falan olmaz.” Tabii hem Derviş programını-neoliberal çizgiyi- takip edip hem de bu kaynakları yoksula ve orta sınıfa yönlendiremezsiniz. Burada ısrar ederseniz duvara toslarsınız; ama yalnız CHP değil, kim olsa duvara toslar bundan böyle; onu da söyleyeyim; çünkü burada, tıpkı 12 Eylül Anayasası ve onun kurumları gibi, deniz bitti.
İşte CHP’nin olması imkansız vaadi, bol keseden attığı rakamlar değil budur esasında. Bakın CHP’nin, ne kadar IMF’ci, neoliberalizmden başka bir şey tanımayan iktisatçı-politikacı varsa öven ekonomiden sorumlu bir genel başkan yardımcısı var, sayın Böke’nin hemen hemen bütün söyleşilerinde ekonomide 2007-2008’den sonra işlerin kötü gittiği vurgusu öne çıkıyor. Ben ise tam aksini düşünüyorum; AK Parti işe yarar ne yaptıysa, Erdoğan’ın 2008’de IMF’yi kovup, GAP Eylem Planı’nı ilan etmesiyle başlayan süreçte yaptı ve bu süreçte yapılanlar, Cumhurbaşkanlığı dahil, bütün seçimleri kazandırdı…
Belki şu seçim ve ekonomi tartışmaları buradan ve bu persfektiften yapılırsa şimdiye değil, geleceğe de ışık tutar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018