Cihan AKTAŞ
İranlı devrimci öğrencilerin Tahran’daki ABD Sefareti’ne baskınını konu alan Operasyon: Argofilminin Oscar’la taltifi, İran sinema çevrelerinde farklı yorumlarla karşılandı. İran medyasında yer alan açıklamalara bakılırsa ortak kanaat bu ödülün, geçen yıl Oscar’a lâyık görülen Bir Ayrılık’la İran’ın kazandığı itibarı silmeye dönük olduğu. Film kötü kurgulanmış, gerçekleri yansıtmıyor, abartılı bir oryantalizm var ve tarihî gerçekleri çarpıtıyor.
İranlılar bu karalama tavrını, ABD’nin İran’dan vazgeçmemek için her yolu denediğine yoruyorlar şimdilerde. Geçen sene verilen Oscar, dolaylı uzatılan bir barış dalı mıydı? Bu köşedeAsgâr Ferhadi’nin Bir Ayrılık’ına verilen ödülü değerlendirirken, ödüllerin bazen kendilerini aklamak için doğru adrese gidebildiği görüşünü dile getirmiştim. Oscar ödüllerinin iki yıldır üst üste İran üzerinden konuşuluyor olması, İran ve ABD arasında doğrudan yürütülemeyen görüşmelerin sinemaya yansıması olarak da okunabilir.
Yorgun ve yıpranmış Süper Güç, İran İslam Devrimi’nin ardından yaşadığı imaj kaybını nasıl telafi edeceğine bir türlü karar veremedi geçen yıllar içinde. “ABD bu tür bir temel başkalığa nasıl yaklaşacağını bilmiyordu; işte bu yüzden Humeyni ABD’yi bu şekilde aşağılayabildi ve bu suretle onun hegemonyasını Yeni Sol’ların ve dışlananların 1968 dünya devriminden bile daha etkin biçimde zayıflattı” diye yazıyor Wallerstein, Liberalizmden Sonra’da. (Metis,1998)
Sefaret baskınına katılan öğrencilerden, Hatemi’nin Çevre Sorunları alanında danışmanı Masume Ebtekar, sefaret baskınının şimdiki zamandan bakıldığında övünülecek bir eylem olmadığını, ancak kendi zamanının şartlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini dile getirir hep. EbtekarArgo’da gösterilen İranlılar’ın, ABD toplumunun bilinçaltındaki “çirkin İranlı” ihtiyacını karşılayan karton tipler olduğu kanısında. Sefaret baskınını gerçekleştiren grubun öğrenci olarak gösterilmemesi bu açıdan mânidar değil mi? Filmin başındaki animasyon ise ABD’nin Musaddık’a karşı darbedeki rolünü itiraf etmesi nedeniyle filmin tek olumlu yönü Ebtekar’a göre. Baskın sırasında öğrenciler sefarette bulunan kadınlarla Afro-Amerikan çalışanları serbest bırakmışlardı; ayrıca öğrenciler tarafsız 50 ABD’liyi gözlem için sefarete davet etmişlerdi; filmde öğrencileri olumlu gösterecek önemli ayrıntılar işlenmeye değer bulunmamış.
Gazeteci Abbas Abdi, Argo’ya ödülü ABD’nin İran’a karşı yürüttüğü soğuk savaşla ilişkilendirirken, “Biz de onların yerinde olsak aynı şeyi yapabilirdik” şeklinde empatik bir cümle kuruyor. Benzeri bir soğuk savaşın bir zamanlar komünizm üzerinden Charlie Chaplin’e karşı yürütüldüğünü, ancak Oscar’ın yine de büyük sanatçıyı gözardı edemediğini hatırlatıyor Abdi. Neticede, “Biz bu seçime saygı duymalıyız, sonuçta Amerikalılar tarafından Amerikalılar’a verilen bir ödül bu”, diye noktalıyor cümlelerini, Şark gazetesi yazarı.
Yönetmen Tehmine Milani, filmin elbet bir başyapıt sayılamayacağını, ama bu nedenle ille de siyasal bir kasıt aramamak gerektiğini savunuyor. “Hollywood İran aleyhine bir film yapmak isteseydi, çok daha iyi ve kusursuz bir yapım olurdu bu. Çarpıtmalar hiç eksik değil filmde. Devrim gerçekleştiği sırada İran toplumu filmde gösterildiği gibi herkesin başına buyruk hareket ettiği bir karmaşa içinde değildi” diyor, dobralığıyla tanınan yönetmen.
Farabi Sinema Enstitüsü’nün ilk müdürlerinden Muhammed Rıza Beheşti, ödülün sebebininfilmin, tarihin sıkıntı veren sahnelerini tahrifle tanınmaz hâle getirmesi olduğu kanısında.Jimmy Carter bile Argo’nun tarihi tahrif ettiğini söylüyorsa, bu eleştiride bir gerçeklik payı olmalı.
Hollywood tecrübesine sahip animatör Nureddin Zerrinkelenk, Argo’yu seçen sinema bilgisine sahip altı bin kişinin tamamının siyasi bir tercihte bulunduğuna inanmadığını, ancak bir film ve ödülün de siyasal kuruntulardan büsbütün bağımsız görülemeyeceğini dile getiriyor. Zerrinkelenk, filmde İran halkının aptal, sersem, dolduruluşa gelen insanlar olarak tasvir edildiği, ama neticede böylesine kötü bir filmi ödüllendirmenin de Amerikalılar’ın hakkı olduğu, şeklinde sürdürüyor değerlendirmelerini.
Handan Öztürk bu sayfada yayımlanan Oscar filmlerini değerlendirdiği yazısında Argo’nun ödüllendirilmesini Amerikalılar’ın toplumsal bilinçaltındaki “düşman, yoksullaşma ve demokrasi” şeklinde üç ana paradigmayla seslenen filmler arasında, antikahramanı İran olarak kurgulanan bir film olmasına bağlıyordu.
“Düşman” vurgusu, İran’da da ABD’de olduğundan daha silik değil. Bununla birlikte iki tarafta da doğrudan görüşme talebi hiçbir zaman bu denli açıklıkla ifade edilmemişti.
Birbirine dönük abartılı dikkat ve niyetlerini ötekinin tavırları üzerinden kollama... İran ile ABD arasında bir aşk ve nefret ilişkisi olduğunu yazarım hep. İran’ın kendi bünyesi içindeki farklılıklarını olumlu bir dille yansıtan Bir Ayrılık elinde olmadan dile getirilen aşkın ifadesiyse, imgeleri Kızım Olmadan Asla’daki çirkinleştiren bakışın tekrarından öte gitmeyen Argo, pusuda yatmaya mecali kalmayan apaçık nefreti terennüm ediyor.
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016