Ergun BABAHAN

Erdoğan’ın hesaplamadığı güç: Amerikan kamuoyu ve medyası
5.02.2019
1130

 Son Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde genel bir terör değerlendirmesi vardı ama Fırat’ın Doğusu’na yönelik bir askeri harekâttan söz edilmiyordu.

Oysa içeride ekonomik sıkıntılardan bulunmuş kitleleri milliyetçi bir söylemle arkasında toplayabilmek için askeri bir maceraya girişme ihtiyacı var.

Suriye söylemi, sadece Milli Güvenlik Kurulu söyleminde eksik değil. Erdoğan meydan konuşmalarından da ne eli kulağında bir Menbiç operasyonundan bahsediyor ne de Fırat’ın Doğusu’nu temizlemekten.

Yandaş medyada da Hatay’a giden tankların, zırhlı araçların fotoğraf yayını durduruldu. Askeri seferberlikten barış havasına geçiverdi ülke birden…

Neden dersiniz?

Erdoğan sadece seçim zaferi için değil, Mustafa Kemal’in şartların gereği yarıda bırakmak zorunda kaldığına inandığı Misak-ı Milli hayalini gerçekleştiren lider olarak da tarihe geçmek için Suriye’nin kuzeyine girmek istiyor. Afrin ve Kuzey Kıbrıs modeliyle önce uzun yıllar bir fiili yönetim, sonra denk gelince bu bölgeleri Türkiye topraklarına katmak amacı.

Türkiye’deki 4 milyon Arabı bu bölgelere yerleştirme niyetini açıklayarak da gerçek hedefini ilan etmiş oldu: Kürtler. Küçük çaplı bir etnik temizlikle bu bölgenin Kürt nüfusunu tasfiye etmek ve bölgeyi Araplaştırmak çabasında.

IŞİD’in Kobani saldırısına bu amaçla seyirci kalınmamış ve hatta IŞİD başından itibaren bu amaçla desteklenmemiş miydi zaten? Zaman içinde Araplar sorun çıkaracak olursa, onu da 100 yıl sonra gelecek liderler çözecektir elbette.

Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı…

Önce Putin karşı çıktı Türkiye’nin askeri harekâtına ve adres olarak Şam’ı ve Esad’ı gösterdi. Ardından Amerikan Kongresi’nden sesler yükselmeye başladı.

İki Senatör, John Kennedy ve Menendez Amerika’nın IŞİD’e karşı savaşında yanlarında yer alan Kürtleri bir anda kaderlerine terk etmesine karşı çıktılar ve böyle bir durumda Türkiye’nin Kürtleri katledeceğini savundular.

 
Embedded video

Senator @SenJohnKennedy tells @BrookeBCNN "...I don't want our ally Kurds to be slaughtered. I don't want to see Erdogan go there and slaughter Kurds who joined forces with us, who believe democracy & helped us defeating ISIS... 

(Müteffikimiz Kürtlerin katledilmesini istemiyorum. Erdoğan’ın oraya gidip, IŞİD’i yenmek için güçlerini bizimle birleştiren ve demokrasiye inanan Kürtleri katlettiğini görmek istemiyorum.)

 
Embedded video

Senator ⁦@SenatorMenendez⁩ expresses his concern about the situation of the Syrian Kurds “We cannot send a global message that once we used you for oir purposes, we will leave you there on the battlefield to die...” 

(Senatör Menendez: Dünyaya sizi kendi amaçlarımız için kullanıp sonra da savaş alanında ölüme terk ederiz mesajı veremeyiz.)

Ardından, Başkan Trump’ın Partisi Cumhuriyetçiler önderliğinde hazırlanan ve ABD’nin Suriye ve Afganistan’dan çıkmasına karşı koyan bir karar Senato’da kabul edildi.

Bütün bunlar, Amerika Başkanı’nın üzerinde “Rusya casusluğu” bulutlarının dolaştığı ve muhtemel bir görevden alma sürecinin başlayabileceği bir dönemde oldu. Hükümeti kapama kararı nedeniyle büyük destek kaybına uğrayan Trump’ın şu anda güvenebileceği tek güç Senato.

Demokratların elinde olan Temsilciler Meclisi’nden geçecek bir karara Senato’nun destek vermesi, sadece başkanlığının sonu olmaz, kendisini cezaevinde bile bulabilir.

Ayrıca bir Amerikan kamuoyu var. Trump’ın Suriye’den çekilme kararının ardından Amerikan televizyonlarında IŞİD’e karşı savaşan Kürtlerle ilgili haberler artmaya başladı.

IŞİD’le savaş başladığımdan bu yana Kürt kadını, baskı altındaki Müslüman kadınından farklı şekilde, özgürlüğün simgesi olarak yer alıyor zaten Batı medyasında. Unutmayın ki, Suriye Demokratik Güçleri’nde kadın komutanlar da var.

Ayrıca, İran ile kol kola girmiş bir Türkiye’nin bölgede güçlenmesinden rahatsız bir İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri var ve her birinin Washington’daki güç ve lobisinin etkisi azımsanacak bir oranda değil.

Böyle bir atmosferde, diyelim ki, Türkiye Rusya desteğini alarak Suriye’ye askeri bir harekât gerçekleştirdi.

Emin olun, bölgeden gelecek ilk sivil kayıp görüntüleri başta Amerika olmak üzere Batı kamuoylarında öyle bir tepki yaratır ki, ne Trump ne bir başka lider karşısında duramaz. Bunun Türkiye açısından sonuçlarını öngörmek için ise kahin olmaya gerek yok.

Bu açıdan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın dünkü açıklamaları kamuoyunu teskin ve temenniden öteye bir anlam ifade etmiyor. Elbette Washington, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlıyor ama bunu bölgedeki tüm Kürt varlığını temizleme olarak mı anlıyor, emin değilim.

Tek sesli hale gelmiş Türkiye’de kamuoyu baskısı artık bir anlam ifade etmiyor olabilir ama unutmuş olanlara Kosova ve Bosna deneyimini hatırlatırım sadece.

Ekonomik sallantı içinde olan Türkiye, geleceğini garanti almak adına ülkeyi içinden çıkılmaz bir batağa sürükleyebilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar