Erol KATIRCIOĞLU
Benedict Anderson Hayali Cemaatler’de demokrasilerin modernliğin zamanı ve mekânı homojenleştirmesiyle oluşan bir siyasi alan olduğundan söz eder. Yani “aynı zaman ve mekânı yaşayan” insanlar “vatandaş” olarak demokratik siyaseti mümkün kılarlar.
Bizde demokratik siyasetin bir türlü yerleşememesinden giderek acaba bu topraklarda yaşayan halklar“aynı zamanı ve mekânı” yaşamıyor olabilirler mi, ve acaba o kadar arzu ettiğimiz hâlde bir türlü“demokrasiyi” gerçekleştiremememiz de bu nedenle mi gibi sorular aklıma geliyor.
Bu soruların aklıma gelmesinin nedeni ise son günlerin Kürt siyasetinin aldığı biçimden acaba “aynı zaman ve mekân” içinde yaşamıyor muyuz diye kuşkulanmam.
Öyle ya Kürt siyasetinin son günlerde attığı adımları, Hüseyin Aygün’ün kaçırılması, BDP’li milletvekillerinin gerillalarla karşılaşmaları, son olarak Selahattin Demirtaş’ın 400 kilometrelik alanı PKK’nın kontrol ettiğine ilişkin açıklamaları, bu mekânda ve bu zamanda aranan barışa hizmet edecek eylemler olarak nitelemek mümkün mü? (Burada Antep katliamından söz etmememe şaşırmış olanlara bir not olarak diyebilirim ki bu ülkede kimin hangi katliamı işlemiş olduğuna dair daha açık kanıtlar olmadıkça sazanlık yapıp her taşın altında PKK’yı ya da derin devleti aramayı uygun bulmuyorum, o nedenle de Antep’ten söz etmiyorum.)
Partha Chatterjee, İletişim Yayınları’ndan yayımlanmış Mağdurların Siyaseti adlı kitabında Anderson’un, yazımın başında değindiğim görüşüne katılmayarak “aynı mekânlarda farklı zamanlar” yaşanabileceğinden söz ediyordu. Bir başka deyişle bazı toplulukların modern zamanın dışında kendi kökleri olan bir başka zamanın içinde yaşıyor olmaları hâlinden. Acaba Kürt halkı ya da onun siyasi elitleri de bir başka zamanın içinden mi böyle bir siyaseti uygun görüyorlar ve çıtayı her seferinde daha da yukarıya taşıyorlar?
Doğrusu çıtanın her yükselişinin sorunu daha da karmaşıklaştıracağı ve özlenen barıştan bizi biraz daha uzaklaştıracağı açık değil mi? Yanılıyor olabilirim. Ama ben bu ülkenin tarihinde “devlet”in ve“devletlûlar”ın bugünkü zaman içinden de yapabileceklerinin sınırı olmadığını düşünüyorum.
Görece daha modern zamanlarda 1915’i ve Dersim’i yaratanlar, Menderes’i, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını ya da yaşı büyütülerek Erdal Eren’i asanlar aynı insanlar değiller miydi?
Ya da Hrant Dink’in katili Ogün Samast’la fotoğraflarını çekenlerle, KCK davasından tutuklanan birçok Kürt belediye başkanının ellerine kelepçeler takarak fotoğraf çekenler aynı insanlar değiller miydi?
Bugün hâlâ çoğunluğu gayrımüslüm vatandaşların oturduğu sokakların adlarının Ergenekon,Bozkurt gibi adlar olmasıyla, onların oturdukları mekânlarda “şehitler için bağış” toplayanlarla, sokaklara “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” pankartları asanlar aynı insanlar değiller mi?
O nedenle de Kürt siyasi elitinin bu ülkenin damarında olan ve hâlâ 1900’lü yılların kurucu milliyetçi düşünceleriyle davranan insanların olduğunu düşünerek daha fazla insan kayıplarını önleyecek daha sorumlu politikalar üretmesi gerekiyor.
Çünkü yaşadığımız zaman 2000’li yılların zamanı ve bu zamanın ruhu demokrasiyi ve birlikte yaşamanın koşullarını talep ediyor.
Silahın ve şiddetin değil.
***
Okuyucularıma not: Çok uzun zamandır kullanmadığım tatilimi kullanmak üzere 13 eylüle kadar yazılarıma ara veriyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025