Hakan AKSAY
Uzayıp giden saçma sapan tartışmalar sırasında en çok hoşuma giden Davutoğlu’nun bir cümlesi oldu:
“Namus meselesi.”
Başbakan, “Aileden sorumlu bakan da zaten birilerinin önüne yatmış” sözleri için CHP lideri Kılıçdaroğlu’na demediğini bırakmadı. Mesela:
“Bu konuşmasından sonra ben onu adam sınıfından da saymıyorum, adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum.”
Meğer bütün bunlar yetmemiş.
Bir ara “Hürriyet’in Usta Yazarı”na “Az bile söyledim” dedikten sonra eklemiş:
“Bir bakanımızı da savunamayacak mıyız? Ona az bile söyledim. Namus meselesi.”
Cem Karaca’nın gür sesiyle 70’li yıllardan günümüze doğru yankılanan bir şarkı aklıma geldi:
“Namus belası”...
Bir an gözlerimi kapadım ve Başbakan’ın “himayesi altındaki bayan bakan”ı korumak adına, ona “dil uzatan” (hem de nasıl; bir“bayan”a yönelik konuşurken ulu orta “yatmak” fiilini kullanarak!) Kılıçdaroğlu’nu racon gereği bıçakladıktan sonra düştüğü mapus damlarında, elinde tespih sallayarak kederli bir şeyler mırıldandığını canlandırdım:
“Ağam kurban beyim kurban hallarımı eyledim.
Ne bir eksik ne bir fazla, hepsi tamam söyledim.
Kır kalemi, kes cezamı, yaşamayı neyleyim.
Namus belasına gardaş, verdiğimiz can bizim.”
Malum, bizde her şeyin en doğrusunu Cumhurbaşkanı Erdoğanbilir ve her konuda son sözü o söyler.
O da Kılıçdaroğlu’na epeyce verip veriştirdikten sonra şöyle dedi:
“Kılıçdaroğlu'nun cezai ehliyeti yoktur. Siyasetin konusu olmakta çıkmış, tıbbın konusu haline gelmiştir. Bizim için artık ana muhalefetin genel başkanlık koltuğu boştur!”
Hoppala!
Anladık, ilk iki cümle CHP liderine “deli, akılsız” demenin orta düzeyde yaratıcı bir anlatımı.
Peki, sonuncusu ne demek oluyor?
Böylelikle Erdoğan, CHP’nin genel başkanlık koltuğunu mu boşaltıyor?
Var mı öyle bir şey?
“Yasama bizde, yürütme bizde, yargı bizde” diyen neşeli AKP’lilerin buna “medya bizde” ekini de yapabileceklerinin söylendiğini duydum.
Ama “CHP genel başkanlık koltuğu da bizde” diyebilecekleri doğrusu aklıma gelmemişti.
Benim haberim olmadan Çankaya’daki Dışişleri konutunda yeni bir “Erdoğan-Baykal görüşmesi” falan mı oldu yoksa?
Koltuğu nasıl boş görürsünüz?
Koltukta oturanı eleştirebilirsiniz, ama onu görmemek!..
Varken yok saymak!..
Hokus pokus! Est corpus tutus talontus, vade celerita jubes!
Sema Ramazanoğlu’na yan bakan Kılıçdaroğlu! Yok ol, yok ol, yok ol!
...
Ne oldu? Kılıçdaroğlu buharlaştı mı?
Yoo!.. Demek ki var olan birileri ve bir şeyler, sen onu yok saydığında ortadan kaybolmuyor!
Yakın tarihimizin en önemli derslerinden biridir: 7 Haziran’dan sonra MHP lideri Bahçeli HDP’yi “flu gördü” ve “yok saydı”.
Sonuçta sahip olduğu milletvekili sayısı yarıya düştü. Kendisi de – Erdoğan ona son bir can simidi atmazsa – emekliliğe yaklaşmış görünüyor.

* * *
Devekuşu, kuş türünün en büyük temsilcisi sayılsa da fazla ciddiye alınmaz. Çünkü kuşların en önemli yeteneği bakımından sınıfta kalmıştır: Uçamaz!
Devekuşuna yönelik en yaygın dalga geçme şekli, onun kafasını kuma gömdüğü söylentisiyle ilişkilidir.
Hoşuna gitmeyen ya da korktuğun bir şey mi var? Görme! Yok say!
Bunu oturduğun yerden yaptığına inandıracak siyasi tecrübeye sahip değilsen, kafanı kuma göm!
Ancak biz “devekuşu” benzetmesini sadece siyasiler için kullanırsak yeterince adaletli davranmış olmayız.
Son dönemde neredeyse bütün toplum kafasını kuma gömme ustası oldu. En ciddi sorunları bile rahatlıkla görmezlikten gelebiliyor.
En tepeden burun direklerini kıracak kadar güçlü yolsuzluk kokuları yükseliyor, tapeler kulaklarda çınlıyor, kutular, saatler,“Orospu ile memurun parasını peşin vereceksin” küstahlığı...
Sonuç?
“Valla duymadık. Duysak da anlamadık. Anlasak da umursamadık.”
Biri “gavat” diye bağırıyor, öteki “milletin a.... koyacağım” diyor.
Biz?
“Efendim? Tam olarak şey edemedim de...”
Ekonomi baş aşağı giderken bin küsur odalı masalsı bir saray yapılıyor Sultanımız’a.
“Pardon, ne demiştiniz? Kafam kumun içindeydi de...”
“400 milletvekili verin, güzellikle hallolsun” diyorlar. Olmayınca... Aylardır binlerce insan ölüyor, koca koca şehirler, mahalleler bombalanıyor.
“Şimdi ben pek bilmiyorum tabii. Herkes başka bir şey diyor da... Teröristler de kötü şahıslar haliyle.”
Sonra çocuklarımızın tecavüze uğradığı ortaya çıkıyor. Rezilliğin yaşandığı kurumu savunmak için “Bir kereden bir şey olmaz”deniyor.
“Yapanlar AKP’li miymiş? Sakın dış güçlerin oyunu olmasın? Ben tam olarak göremedim böyle fena şeyleri de...”
Cennet gibi bir vatanımız var. Denizler, nehirler, ovalar, ormanlar, dağlar, çiçekler, meyveler, sebzeler... Yaşamak ve mutlu olmak için her şey...
Ama biz bütün bunları göremiyoruz ve çok mutsuzuz.
Kafasını kuma gömen devekuşu uçamıyor.
Kafasını kuma gömen insan ise düşünemiyor.
Biri uçamasa da kendini kuştan sayıyor.
Öteki düşünemese de insan olduğunu sanıyor.

Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025