İbrahim Kahveci
Son seçimdeki vaatleri duyduğumda 91 seçimlerinde rahmetli Demirel aklıma gelmişti. Devletin kasasından ne varsa rüşvet olarak dağıtmıştı. Galiba en meşhur vaadi de şuydu: “Kim ne verirse beş lira fazlası benden”
Seçim vaatlerinin aşırıya kaçması üzerine;
Cari açık+bütçe açığı=Kriz
formülünü hatırlatmıştım. Sanırım bu formülü yazmama o günlerde çok kızan olmuştu. “Kriz çığırtkanlığı” yapmakla suçlayanlar çıktı.
Seçim öncesi çok önemli uyarı olarak gördüğüm bir başka yazımın başlığı da şuydu: “Aklı olan, ülkesini seven yatırımları durdurur”.
***
Seçimlerden önce gündeme gelen kamu yatırımlarının nerede ise tamamı şov amaçlı verimsiz mega yatırımlardı. Oysa ülkemizde kaynaklar kıttı ve daha da kıtlaşacağı aşikardı. Nitekim kaynakların hiç öyle meydanlarda söylendiği gibi bol olmadığını erken anladık ve şimdi ihalesi yapılmamış tüm kamu yatırımlarını durdurduk.
Yatırımları durdurduğumuz gibi bütçe açığı konusunda da aşırıya kaçtık. Aslında çok açık söyleyeyim:
Biz bütçe disiplini uygulamıyoruz.
Biz bütçe giderlerini kısıyoruz
Bütçe disiplini verimlilik odaklı uygulanır. Verimliliği artırmayı amaçlar. Oysa biz bugün kamu eliyle bir çok şirketi batırıyoruz.
Kamu iş yaptırdığı hizmetlerin bedelini ödemiyor. Ödemeler kesilince zincirleme iflaslar (şimdilik konkordato) peşi sıra gelmeye başladı.
Bütçeden savurgan giderleri kısmak yerine verimlilik artırıcı giderleri kısmakta daha mahiriz. Oysa durum çok değişik. Bakın bazı verileri aktarayım:
Sanayide kullanılan elektrik miktarı Haziran ayında %4,58 artıyor. Temmuz ayında da %7,07 artıyor ama Ağustos ayında %-9,44 azalıyor.
Yani sanayide bir daralma olduğu çok açık.
***
Ekim ayında ithalat %-23,54 daraldı. Ve böylece 15,73 milyar dolarlık ihracata karşılık 16,26 milyar dolarlık ithalat gerçekleşti. Hatta enerji ithalatındaki 616 milyon dolarlık artış olmasaydı, dış ticaretimiz bırakın açık vermeyi, fazla verecekti.
Ülkemiz dış ticarette aylık 5-6 milyar dolar açık veriyordu. Oysa Ağustos-Eylül-Ekim ayları toplamında dış ticaret açığımız 4,82 milyar dolarda kaldı. Son 3 aya baktığımızda dış ticaret açığımız aylık bazda 1,6 milyar dolara düştü. Hatta Ekim ayında dış ticaret açığımız sadece ve sadece 529 milyon dolarda kaldı.
Ağustos ayında 2,6 milyar dolar cari fazla vermiştik. Muhtemelen Eylül ayında milyar dolara yakın yine cari fazla vereceğiz. Ve Ekim ayı... Ekim ayında da cari fazla vereceğimiz nerede ise kesin.
Dış ticarette yaşanan düzelme oranı 2008-09 küresel krizinden bile daha olumlu. Çünkü bu sefer sadece biz krizdeyiz, dış pazarlarımız gayet iyi durumda.
Bakın Eylül ayında enerji+altın hariç tutulduğunda 1 milyar 376 milyon dolar dış fazla verdik. Muhtemelen Ekim ayında altın+enerji hariç bu fazla 2,5 milyar doları geçecek.
Bir oran kullanıyorum: Dış açık/İhracat. Bu oran Ocak ayında %-73,1’di. Temmuz ayında %-42,6. Ve Ağustos ayında %-19,6 iken, Eylül ayında %-12,9 oldu. Ekim ayında ise %-3,4’e düştü.
1996 yılından bugüne aylık bazda bu orana bakıyorum. 2001 krizinde yıllık %-32,1’e düşüyor. Aylık bazda en düşük oran Nisan 2001’deki %-16,1. Bir de Şubat 2009’daki %-7,6 var.
Oysa son üç ayda dış açığın ihracata oranı sadece ve sadece %-11,3. Bu ne anlam ifade ediyor? Biz cari açık konusunda çok ciddi merhale kaydettik. Bu fırsatı değerlendirmemiz gerekiyor.
***
Yazının başında verdiğim formülü hatırlayalım: Cari açık+bütçe açığı=Kriz.
Şu anda doların TL karşısında 5,0 liranın üzerinde kalması bize dış dengede ciddi katkı sağlıyor. Bu denge bir bakıma iç talebin aşırı kısılması ile de sağlanıyor.
Bu süreçte aşırı muhafazakar politikalar ekonomiyi gereğinden fazla sıkacaktır. O nedenle bütçe konusunda politikamızı yeniden gözden geçirebiliriz.
İsrafı, tüketimi destekleyecek transfer harcamalarına hiç ama hiç bakmadan bütçeyi yeniden ele alabiliriz. Özellikle istihdam ve katma değer açısından kamu-özel taahhütler yeniden düşünülebilir.
Unutmayınız ki, Türkiye orta yaş fırsat ülkesidir.
Çok korkarsanız, alternatif büyüme fırsatlarını da kaçırırsınız. Sanırım şu sıralar tam da bu noktadayız.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025