İbrahim Kahveci
Yaklaşık bir yıldır ara ara yazıyorum. Yaşadığımız ekonomik durum iki aşamadır:
1-Kriz aşaması: Bu aşamada ekonomimiz küçülme yaşar. Nitekim temel olarak 2018 ortasından 2019 ortasına kadar küçülme diyebileceğimiz bir süreç yaşadık.
2- Bunalım aşaması: Bu aşama kriz sonrası sert çıkış yerine, daha durağan-yatay geçen dönemi işaret ediyor. Bir başka ifade ile küçük büyümeler dönemini.
Ve her iki dönemin bileşenine de BUHRAN diyoruz.
İktisat literatürüne göre bu süreci değerlendirmek ülkemiz açısından yanlış sonuçlar verebilir. Burada kilit nokta nüfus artışı büyümesi kavramıdır. Kısaca ‘nüfus büyümesi’ diyelim.
Bildiğiniz gibi ülkemizde her yıl 800 bin ila 1 milyon arasında nüfus 15+ üstüne geçerek çalışma çağına gelmektedir. Nitekim Kasım 2018-Kasım 2019 arasında 15+ yaş üstü nüfus 944 bin kişi artmıştır.
Bu nüfusun ise yaklaşık yüzde 53 civarı işgücüne katılmaktadır. Bu ise yaklaşık 500-600 bin kişiye iş yaratmak demektir.
Böyle bir istihdamın ve kişi başına reel gelirin aynı düzeylerde kalabilmesi için ise yaklaşık yüzde 4,0-4,5 oranında bir büyüme oranı gerekiyor.
Ya da şöyle izah edelim: Nüfusu artmayan Avrupa için sıfır büyüme nüfusu artan bizim için en az yüzde 4,0 büyümeye eşittir. Burada oranlara fazla takılmayın, çünkü kabaca veriyorum.
Şimdi ülkemize bakalım: 2018 yılında sadece yüzde 2,83 büyüme sağlanmış. 2019 yılında ise nerede ise sıfır noktasında kalacağız. Veya en fazla yüzde 1 seviyesinde bir büyüme olabilir.
Ama bir baka nokta daha var tabii. Bizler yabancı sermayeye dayalı tüketim modeliyle geçmiş dahil büyüdüğümüz için, büyüme oranları beklenen istihdamı zaten sağlamıyor.
Bu durumu da şöyle izah edelim:
2015 yılı: Yüzde 6,09 büyüme karşısında işsizlik oranı bir önceki yıla göre 9,9’dan 10,3’e yükseliyor.
2016 yılı: Büyüme 3,18 oluyor ama işsizlik 10,3’den 10,9’a çıkıyor. Hadi bu yılı anlarız; çünkü büyüme oranı da düşük kalmıştır.
2017 yılı: İşte bu yıl çok bariz bir örnek kabul edilebilir. Çünkü şu anda da benzer bir ekonomik politika uygulanıyor. 2017 yılında Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden dağıtılan krediler ile tam yüzde 7,47 büyüme yakalamışız. Ama bu büyüme oranı bile işsizlik oranını düşürememiş, yüzde 10,9’da sabit bırakabilmiştir.
Dikkat ederseniz 2014 sonrası 3 yılda toplam yüzde 17,64 büyüme sağlanıyor ama işsizlik oranı aynı dönemde yüzde 9,9’dan yüzde 10,9’a yükseliyor.
Son iki yılda yaşanan durağanlık ve özellikle bu yıl işgücünün eve kapanıp iş aramaktan vazgeçmesine rağmen, işsizlik oranımız yüzde 14,0’lere dayanmıştır. Eğer 800 binin üzerinde bir işgücü bunalıma girip piyasadan umudunu kesmeseydi şu anda işsizlik oranımız zaten yüzde 15,0’lerin üzerinde olacaktı. İşsiz sayımız ise 5 milyonun üzerine çıkacaktı.
***
Şimdi bütün bunlar neyi gösteriyor?
1- Hızlı büyüme zaten sağlayamıyoruz. 2020 hedef büyüme bile sadece nüfus artışına dayalı bölümü ifade ediyor, tabii tutar ise.
2- Krediye dayalı tüketim büyümesi istihdam artışına yeterli katkıyı veremiyor. Üretim ve istihdam aynı hıza ayak uydurmayınca, artan büyüme işsizliği istenen seviyelere düşüremiyor.
Bütün bunların sonucunda yaşadığımız süreci nasıl izah edeceğiz?
Büyüme var ama istihdam yetersiz (2014-2017)
Düşük büyüme yıllarında hızla artan ve 80 sonrasının en yüksek oranlarına çıkan işsizlik.
Ve de en önemlisi şu olsa gerekir; yüksek ve uzun süren bir işsizlik...
Tekrar soralım: Böyle bir tabloyu nasıl izah edeceğiz?
Kitaplara bakıp sadece bir kriz mi var diyeceğiz? Yoksa meydanlarda açlıktan kendini yakanları da dikkate alıp tanımlamayı daha geniş çerçevede mi ele alacağız?
Yoksulluğa dayalı bunalım yansımalarını sadece kitaplardaki rakamlara bakıp görmezden mi geleceğiz?
AK Parti dönemini 6,5 yıl işsiz ve 3 yıl hapis cezası yiyerek geçirmiş biri olarak söylüyorum: Bildiğiniz gibi değil...
Ama son 100 güne bakınca her şey ne güzel olmuş da diyebilirim.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025