Markar ESAYAN
Dünden devamla…
Sekülerleşme tezi, yani “dinlerin bilimin gelişmesiyle ortadan kalkacağı, dindarların iyi bir şey ortaya koyamayacağına” dair inanç, bilimsel soslu ama dibine kadar mezhepsel bir tavırdır, hatta hurafedir ve bu gerçek ortaya çıkmıştır.
Türkiye bu hurafeye darbe indiren tarihi bir dönem yaşıyor.
Neden Türkiye önemli?
Mısır ve Tunus neden önemliyse ondan…
Çünkü bu üç ülke, radikal aydınlanma ve sekülerleşme tezinin en önemli üç Batılı olmayan deneme alanıydı. Avrupa'ya komşu oluşları bir yana, Batı'nın “kurucu ötekisi” olan Osmanlı'nın parçalanması, geriye kalanının ise dönüştürülmesinin projesi buralarda zuhur etti.
Bu nedenle Türkiye, Mısır ve Tunus'taki özgün siyasi hareketler Batı'nın kendisine dair bir ontolojik bunalım yarattı. Çok övündükleri demokrasi değerlerine dahi ihanet edebildiler.
AK Parti, İhvan ve Nahda'ya karşı, iki yüzyıl önce buralara yerleştirilmiş, kendisine yabancılaşmış elit unsurlar harekete geçirildi. (Bunlar 5. kol faaliyetlerine dönüştüler.) Gezi'nin küçük burjuva ayaklanması olarak ufalanıp gitmesi de bundan. Mısır'da Mursi'ye karşı liberaller ve selefilerin ortaklaşması ile burada Batıcı elit ile FETÖ'nün ittifakı sekülerleşme tezinin kuluçkasında gerçekleşti.
Çünkü Türkiye merkezi savaş alanıdır. Sekülerleşme ve aydınlanma tezi, içeride Batı kilisesini, dışarıda da Osmanlı'yı çökerterek kendisini kurmuştu. Yani Türkiye'de olan şey, asla sadece Türkiye'ye dair değildir.
Bu nedenle, Türkiye daha yumuşak bir hakikati bulmak bağlamında sadece kendi değil, dünyanın kaderi için de çok hayati bir işleve sahip. Bizlere dayatılan aşağılık duygusundan yeteri kadar sıyrılmışsak, bunu da hemen fark edeceğiz.
Batı'nın dine karşı açtığı savaşı kaybettiğini anlaması, birarada yaşamanın mümkün olduğunu fark etmesinde Türkiye'de yaşanacak sürecin çok etkisi olacak. Laikliği de bir ideoloji ve iktidar aygıtı olmaktan çıkarıp normalleştirecek olan da budur.
Batı, eğer bu olgunluğa erişebilirse, İslam'a bir tehdit değil bir imkân gözüyle bakabilir ki, burada Türkiye, Mısır, Tunus, Endonezya, Malezya gibi ülkeler çok önemli rollere sahip olabilir.
Bu noktada Batı'yı temsilen Kıta Avrupası mı yoksa ABD mi muhatap aktör olacak henüz belli değil. ABD hem modern, hem de içinde çeşitli, uzlaşmaz görünen dinleri, mezhepleri, birarada tutma, yaşatma becerisini (mucize mi desek) başarmış durumda. ABD'nin en büyük handikapı, neoconların Mesih'in gelişini çabuklaştırma takıntısının (Bush dönemleri gibi) yönetime ara ara damga vurması… Kuzey ve Batı Avrupa'da ise sekülerlik tezi hala bir din gibi işlev görüyor. Bunu aşmalarının çok zor olacağı da bir kehanet değil, olgu.
Kendimize dönersek, ABD'nin başardığını, biz de başarabilir miyiz?
İşte burada anlamlı bir kutuplaşma analizi yapmak gerekir. Türkiye'de kutuplaşma, Müslüman demokratları bölmek, sorumluluğu sadece onların omuzuna yıkmak açısından istismar edildi. Truva Atı gibi kullanıldı. Oysa bu tartışma, doğru yapılırsa çok hayati kazanımlara gebe.
Müslümanlar, laikçiler, farklı dinlerden toplumlar, Batıcılar ve tüm etnik kesimlerin tüm renkleri ile bir zeminde buluşmalarını sağlamak mümkün olmalı.
Ama bu, Müslüman demokratlar teslimiyet tuzaklarına düşmeden olmalı. (Çünkü anlamlı muhatabı o anda kaybetmiş oluyoruz.) Ya da Müslüman demokratlar konformizme savrulmadan, gücün çelici tahriklerine kapılmadan yaşanmalı. (Çünkü onu bu şekilde de kaybediyoruz.)
Öte yandan Türkiye'nin jakoben laikçileri ne zaman sekülerleşme tezinin çöktüğünü fark edecek ve aktör olmaya karar verecekler? Ne zaman hayatı, toplumu bir bütün olarak algılayacaklar?
Yoklukları ile var olmaktan vazgeçip ne zaman bu ortak zeminin inşasına katkıda bulunacaklar?
Çünkü tartışma için iki aktör lazım.
Bizim en ivedi soru ve sorunumuz bu. Müslümanlara sabah akşam ödev verenler, “muhalefet sorunu” yüzeyselliğini aşan bir ciddiyetle asıl bu konuya eğilmeli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019