Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
TOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI...
17.11.2025
192

Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü ve komünalist bir yaşamın örgütlenmesi, kapitalist modernitenin yol açtığı çok boyutlu krizlere karşı toplumsal bir alternatif olarak stratejik ve tarihsel önem taşımaktadır. Bu yaklaşım, yalnızca ekonomik sömürüye karşı bir tepki değil; devletçi iktidar biçimlerinin, patriyarkanın, sömürgeci ulus-devlet yapısının ve ekolojik tahribatın bütünsel bir reddidir. Toplumu edilgen bir kitle olmaktan çıkarıp kendi kaderini belirleyen kolektif bir özne haline getirmeyi amaçlayan bu paradigma, sosyalizmin yeniden inşasının hem teorik hem de pratik omurgasını oluşturur.

Barışın toplumsal ve siyasal olarak inşası, demokratik çözümün kurumsallaşmasının temelini teşkil eder. Barış, yalnızca çatışmasızlık değil; toplumun kendi demokratik örgütlülüğüyle siyasal alanı yeniden kurması ve toplumsal iradesini görünür kılmasıdır. Bu bağlamda Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Ortadoğu’da kalıcı barışın sağlanması açısından merkezi bir stratejik rol oynar. Kürt halkının kimlik, kültür ve siyasal haklarının tanınması, demokratik siyaset alanının özgürleşmesi ve eşit yurttaşlığın güvence altına alınması, barışın toplumsal temelde güçlenmesinin vazgeçilmez koşullarıdır.

Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve siyasi tutsakların serbest bırakılması, demokratik çözüm sürecinin kurumsallaşması açısından kritik öneme sahiptir. Sayın Abdullah Öcalan’ın özgür koşullarda toplumsal ve siyasal süreçlere katkı sunması, çözüm dinamiklerinin işlerlik kazanmasını sağlayacak; siyasi tutsakların özgürlüğü ise demokratik normalleşmenin önünü açacaktır. Bu adımlar, demokratik siyasal alanın genişlemesini, toplumun barışa olan güveninin pekişmesini ve toplumsal umutların yeniden canlanmasını mümkün kılar.

Rojava’da inşa edilen demokratik özerklik ve komünalist yaşam modeli, teorik paradigmaların pratikte örgütlü bir toplumsal düzene dönüşebileceğinin somut örneğidir. Kadın özgürlükçü paradigma, eşbaşkanlık sistemi, halk meclisleri ve komünal ekonomiyle Rojava, demokratik modernitenin uygulanabilirliğini gösterirken ekolojik duyarlılığı ve yerel demokratik örgütlülüğü de merkezine almıştır. Bu deneyim, barış ve demokratik çözüm arayışlarının yalnızca teorik değil, somut olarak uygulanabilir olduğunu kanıtlamaktadır.

Ancak barış süreçleri, hem yerel hem de küresel düzeyde barış karşıtı güçlerin etkisi altında kırılganlaşmaktadır. Bu güçler, çıkar ilişkileri doğrultusunda demokratik çözüm ve barış girişimlerini sabote etmekte ve toplumsal-siyasal süreçleri manipüle etmektedir. Bu nedenle sürecin güvence altına alınması için hukuki ve kurumsal düzenlemeler hayati bir öneme sahiptir. Hukuksal güvenceye sahip olmayan barış girişimleri, iç sabotajlara ve dış müdahalelere açık hale gelir; demokratik çözüm kanalları zayıflar ve toplumun barışa olan inancı yara alır.

Toplumsal barışın güvenceye alınması, devletin ve karar verici mekanizmaların sorumluluğunun yanı sıra örgütlü toplumun müdahalesi ve denetimi ile mümkündür. Bu bağlamda yapılması gerekenler şunlardır:

Demokratik çözüm sürecini tanımlayan ve garanti altına alan bağlayıcı hukuksal düzenlemelerin oluşturulması,

Hukukun üstünlüğü ve evrensel hukuk normlarının güvence altına alınması,

Yargı bağımsızlığının sağlanması ve demokratik denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi,

Toplumsal barışa dönük manipülasyon ve sabotaj girişimlerine karşı koruma hatlarının oluşturulması,

Demokrasi, özgürlük ve toplumsal eşitlik alanlarının genişletilmesi,

Müzakere süreçlerinin toplumsal irade ve örgütlü kamuoyu denetimiyle güçlendirilmesi.

Bu kurumsal ve hukuki zemin, demokratik çözüm sürecinin kırılganlığını azaltacak, barış karşıtı güçlerin etkisini sınırlayacak ve toplumun özgürlük ve eşitlik beklentilerini güvence altına alacaktır. Kalıcı barış, güçlü, kararlı ve toplum iradesine dayalı bir hukuksal temel üzerinde inşa edilebilir.

Sonuç olarak, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü ve komünalist bir yaşamın örgütlenmesi; toplumsal barışla, hukuki güvenceyle, demokratik çözümle ve halkların özgür iradesiyle bütünleşik bir stratejik hattın hayata geçirilmesini gerektirir. Toplumsal özgürlüğün, eşit yurttaşlığın ve demokratik toplumun yeniden inşası, ancak bu bütünlüklü çerçeve ve örgütsel kararlılıkla mümkün olacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar