Murat BELGE
Ne kadar uzun zamandır İzmir’e gelmemişim diye düşündüm İzmir’de. Geçen yıl bir gece otelde kalıp gitmiştim; bu sefer de pek farklı olmadı aslında. Bir sempozyum bağlamında Bornova’da (Ege Üniversitesi) kalıp dönüyorum. Ama Kordon boyunda biraz dolaşma fırsatı da buldum.
Bu yakınlarda MHP burada miting yaptı, hükümetin Kürt sorununa “barışçı çözüm” bulma girişimini protesto etmek üzere. Bayağı uzun bir zamandır İzmir’de bir “Kürt alerjisi”nin sözü ediliyor. Herhalde MHP’nin miting için burayı seçmesinde bunun da payı var. Gene son zamanlarda konuşulan bir konu, bu Kürt “barışı” lafı çıkalı, MHP’nin CHP’den oy kapmaya başlaması. İzmir bir süreden beri daha çok CHP’ye oy verdiğine göre, herhalde bunu da düşünmüş olmalılar.
Daha öncelerde ise ünlü “Bayrak Mitingi” olmuştu. AKP iktidar olalı beri, İzmir “TC laisizmi”nin başkenti konumuna yerleşti.
Sözün kısası, ulusalcılığın da, milliyetçiliğin de kendine taban bulduğu bir yer haline geldi İzmir.
Dün, dediğim gibi, Kordon boyunda dolaşırken, bu dediklerime pek de uymayan bir biçimde, selâm veren insanlarla karşılaştım. Basında yazıyorsan, arada bir televizyonda görünüyorsan, birilerinin tanıması doğaldır. Özellikle Doğu illerine gittiğim zaman böyle tanıyanlar çoğalır ya da, örneğin, Antakya gibi kentlerde. Ama şu İzmir’de geçirdiğim bir günde aldığım selâm gibisine doğrusu hiç rastlamamıştım. Yanımda arkadaşım da vardı, yani “şahidim var”, uydurmuyorum. Şimdi, biri beni selâm verecek kadar tanıyorsa, ulusalcı ya da milliyetçi olmadığımı da biliyordur.
Böyle bir olaya bakıp bundan bir genelleme çıkarılmayacağını ben de biliyorum elbette. Çıkarmıyorum da zaten. Bu rastlantıları, söylemek istediğim şeye girizgâh yapmak istedim.
“MHP mitingi oldu”, “Bayrak mitingi oldu” deyip İzmir’i gözden çıkarmak yanlış bir tutum. Söylemek istediğim bu. İzmir Türkiye’nin “önemli” bir yeri, üçüncü kent, şu bu... Ama aynı zamanda incelikleri olan, son derece medeni bir kent. Her büyük kent gibi karmaşık, içinde çeşitlilik barındırıyor. Ama sonuç olarak o çeşitliliği yaratan parçalardan bir tanesinin egemen olduğu bir yer değil. Burada her sorum medeni bir biçimde konuşulabilir, tartışılabilir.
Bir zamanlar, siyaset analizlerinde, İzmir özel bir önem taşırdı. “İzmir’in oyunu olan, Türkiye’de iktidar olur” denirdi. Böyle bir yargıya varılmasında, sanırım, kırkların sonunda ve ellilerde İzmir’in (genel olarak da Ege’nin) Demokrat Parti’ye verdiği desteğin payı vardı. Bu destek altmışlarda, bu sefer Adalet Partisi’nin bayrağı altında da devam etti.
O “sağ” partiler artık yok. İzmir oyları da bu yeni durumda “sağ”ın bugünkü devamı olan (tabii, kimilerine göre) AKP’ye değil, CHP’ye teveccüh etmiş durumda. Bu da bana pek şaşırtıcı gelmiyor, çünkü bugün statükonun en şaşmaz siyasî temsilcisi CHP.
Peki, İzmir “statükocu” mu? Bence değil. Ama İzmir, belirli bir hayat tarzına, bir yaşama üslûbuna sıkı sıkı bağlı bir kent. Bu, sonuç olarak, benim de, benim gibilerin de bağlı olduğu hayat tarzı. İzmir bunu kaybetmek istemiyor. İstememekte de haklı. Bunun, “statüko” gibi bir kavramla da ilgisi yok. İzmir’in “muhafaza” etmeye çalıştığı şey, muhafaza etmeye değer bir şey.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Cibuti Başkonsolosu
1.08.2025 - Hey gidi hukuk
28.07.2025 - Altan Öymen
22.07.2025 - Butlan
30.06.2025 - Daha kötüsü her zaman mümkün
16.06.2025 - “Ölmek”
9.06.2025 - Zamanı Kendine Uydurmaya Çalışmak
23.05.2025 - Siyaset savaş değildir
21.05.2025 - Vatanperver katil
12.05.2025 - Barış isteyen de var, istemeyen de
5.05.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
hewal
takma sebebi de yazılardan birinde soyledi zaten, sn. berktayIn dedesi mi ne bir akrabası da çanakkalede savaşmış, "dedemin zaferlerini" çalmaya çalışıyor bu torosyan demeye getiriyor
Hikmet Pala
Sayın Berktay! Siz de bu arada bu saplantılı yazı dizisi ile okuyucuyu şiddetle sıktığınızı farketmiyor musunuz? Biz sizden ülke, sorunlar, siyaset felsefesi ve ilintili konularda katkı beklerken siz haftalatdır aylardır akademik bir saplantı halinde fırtınada deniz suyuna yazı yazıyor ve havanda su dövüyorsunuz. Kim takar Ayhan Aktarın Torosyan kitabında ne yazdığını ve önsözünün 11-79 ya da 13 - 67 sayfalarının arasında ne olduğunu? Takıntıyı bir kenara bırakmanın zamanı gelmedi mi?