Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları

Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Taraf Gazetesi Tüm Yazıları
Engelli yurttaşlarımız ve ihlaller
23.06.2012
2659

 Toplum ve devlet olarak engelli vatandaşlarımıza karşı gösterdiğimiz davranışlar ve algı bakımından bir hayli geriyiz. Yürürlükteki yasalarda yer alan engelli tanımı ile BMENHS’nde (Birleşmiş Miletler Engelli Hakları Sözleşmesi) yer alan tanım birbirinden çok farklı. Farklılık uygulamada da muazzam bir eşitsizlik yaratıyor.

MEB’in web sitesinde zihinsel engelliler için yapılan tanımlama bile çok yanlış ve şöyle:

 

Zihinsel engelli bireylerin özellikleri:

* Sözcük dağarcıkları zayıftır.

* Konuşmaları akıcı değildir.

* Duygu ve düşüncelerini ifade edemezler.

* Kendilerine güvenleri azdır.

* Bağımsız hareket etmekten çekinirler.

* Yeni duruma uymakta çok zorluk çekerler.

* Geç ve güç dostluk kurarlar.

* Sosyal faaliyetlere karşı ilgileri azdır.

* Sosyal ilişkilerde bencildirler.”

Eğer hayatınızda bir engelli varsa, ve hayatı onunla paylaşıyorsanız, buradaki tanımlamalara katılmanız mümkün değildir.

Zerdeşt’ten biliyorum. Konuşamıyor ve kendini tam olarak ifade edemiyor. Ama buna rağmen ben Zerdeşt kadar kendine güveni sınırsız olan bir çocuk tanımadım.

Bencilik ne kelime, arkadaşlarıyla veya tanıştığı yeni insanlarla kurduğu, zayıf ve kırılgan sayılabilecek sosyal ilişkilerinde bile sahip olduğu her şeyini vermeye hazırdır.

Bağımsız hareket etme kabiliyeti yeterli olmasa da, bağımsız yaşama arzusunda herhangi bir kusur asla yok; yaşamının her alanında bağımsız hareket etmek istiyor ve bizi bazen yanında dahi görme istemiyor.

Karşısına çıkan her insanla dostluk kurma arzusu o kadar sınırsız ve hesapsız ki, hayatında bir defa bile gördüğü insanı hiç unutmaz, hatırlar ve bize de hatırlatır.

Yakınımızdaki biri olsun veya olmasın, ilk kez karşılaştığı bir insana onun kadar sevgi dolu ve bütün ruhunu, bedenini katarak sarılabilen biri az bulunur.

Bir yere gider otururuz. Hiç tanımadığımız insanlarla ânında öyle dostluklar kurar ki, farkına bile varmadan, kendimizi bir anda o insanların masasına oturmuş, onlarla dost olmuş bir hâlde buluruz.

Bütün bunların bir tek sebebi var. Zerdeşt bizim hayatımızdaki dostlarımızın fark ettiği bir çocuk oldu hep. Onu gizlemedik kimseden, sınırlamadık ve bütün sosyal ilişkilerimizde hep yanımızda oldu. Buraya götürmek olmaz dediğimiz zamanlar çok azdır. Yurtdışı dâhil, katıldığım konferanslar, sempozyumlara bile genellikle onu da alır giderim.

Zerdeşt’in kendine güvenini kıracak davranışlardan kaçındık hep. Sosyal ilişkilerimize onu ortak etmek bakımından hiç kusurlu davranmadık. Bu onun gizemli dünyasının sınırları içine hapsolmasını engelledi. Uyandığında o gün için nereye gideceğimizi, kimlerle buluşacağımızı biliyor ve mutlu oluyor. Çünkü böylesi bir malumat onun hayata olan ilgisini arttırıyor, sorumluluklarını hatırlamasına yol açıyor, dışlanmışlık duygusundan kurtarıyor. Bir gün veya bir hafta sürecek bir gezi programına daha geceden kendini hazırlar. Giyeceği çorabı, ayakkabıyı, gömleği, her şeyi bir kenara koyar.


Zereşt’i bugün yeniden yazmama okuduğum bir rapor vesile oldu.


Adı, Türkiye’de Engellilere Yönelik Ayrımcılık ve Hak İhlalleri 2011 Yılı İzleme Raporu.
Ne yazık ki medyada yeteri kadar yer almadı ve tartışılmadı.

Raporda 21 sivil toplum örgütünün imzası var.. İHD, Eşit Hakları İzleme Derneği, Özürlüler Vakfı, çeşitli kadın dernekleri raporun hazırlanmasına katkı sunmuş.

Raporda, bir köşe yazısına sığmayacak kadar son derece çarpıcı veriler var. Bir kaçına değinmek istiyorum.


Prof. Dr. Esra Burcu
 tarafından yapılan “Türkiye’deki Engelli Bireylere İlişkin Kültürel Tanımlamalar: Ankara Örneği” araştırmasında katılımcılara “toplumdaki engelli bireyler hakkında ne düşünüyorsunuz/ onları birey olarak nasıl tanımlıyorsunuz” açık uçlu sorusuna katılımcıların yüzde 39,4’ü “Acınacak hâldedirler, devamlı ilgi ve yardıma ihtiyaçları vardır” şeklinde cevap vermiş.

Yine Ayfer Gürdal Ünal’ın “Türk Çocuk Edebiyatında Engellilerin Temsili, 1969-2009”isimli tez çalışması çocuk edebiyatında engellilere bakışın 40 yılda pek de değişmediğini gösteriyor.. 1969- 2009 tarihleri arasında incelenen 40 öykü, roman, masaldan sadece üçünde engelli diğer bireylerle eşit olarak görülüyor ve olaylar onun gözünden yazılıyor. İncelenen kitaplarda ilk kalıp tip, engellinin acıklı ve acınacak biri olarak temsil edildiği anlatılar. Engellinin kötücül olarak çizildiği, yük olarak görülen, tecrit edilmiş olarak gösterilen eserler mevcut.

Engelli insanlara karşı gerçekleşen ihlallerin yer aldığı haberler raporda geniş olarak verilmiş ve gerçekten de, insanın kanını donduracak nitelikte:


• Engelli kızını döverek öldürdü!

(7 Mart 2011)

“Evde özürlü kızım var. Buraya gelmeden önce onu dövmüştüm. Gidip durumuna bakmam gerek” demesi üzerine güvenlik güçleri, şahsın Güven Sokak’taki evine gittiklerinde zihinsel engelli Ayten E’nin (35) cesediyle karşılaştı. Yapılan incelemeler sonucu vücudunun çeşitli yerlerine aldığı darbelerle yaşamını yitirdiği belirlenen Ayten E’nin cesedi, otopsi yapılmak üzere Balıkesir Devlet Hastanesi Morgu’na kaldırıldı.


• 
Denizlide şüpheli ölüm

(6 Nisan 2011)

Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Altınova köyünde, başını duvara çarpması sonucu öldüğü ileri sürülen zihinsel engelli kişinin ablası ile ablasının arkadaşı, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.


• 
Zihinsel engelli kız yanarak can verdi

(27 Nisan 2011)

Annesinin evde yalnız bıraktığı 17 yaşındaki Selda Susam yangında hayatını kaybetti.


• 
Felçli kardeşi için cezaevinde kalıyor

(26 Ocak 2012)

İşlediği bir suçtan dolayı çarptırıldığı 17 yıl hapis cezasını çekmek üzerine konulduğu Isparta E Tipi Kapalı Cezaevi’nde geçen yıl haziran ayında merdiven boşluğuna düşmesi sonucu felç olan ve nefes alma dışında hiçbir işini kendisi yapamayan hükümlü 24 yaşındaki Özgür Uygun’a, üç ay önce cezaevine gönüllü olarak izinli giren ağabeyi 26 yaşındaki Soner Uygun bakıyor.

Bu nasıl bir adalet anlayışı?

Nefes alma dışında hiç bir işini yapamayan bir engelli insanı devlet neden cezaevinde tutar acaba?

Engellilere karşı işlenen suçlarla, engellilerin maruz kaldığı ihlallerle yüzleşmek ve bu sorunu artık ciddi olarak masaya yatırmak gerekiyor.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar