Yasin AKTAY
Ah ki vah.
Bir gün de bir cümlenin tamamını anla da tepkini öyle ortaya koy.
Bir gün de bir olayı doğru gör de böyle yorum yap.
Kurulduğun köşeden ahkam kesmenin şehveti aklını başından öyle alıyor ki, hiçbir bakışın hiçbir hakikate değmiyor bile.
Bu noktadan beni anlamanı beklemiyorum.
Anlasan bile benim için hayırlı bir cümle kurmanı beklemiyorum.
Epey ayrı taraflardayız.
Çok okunan köşe yazarlığından kurnazca hakemlik rolü çıkarmaya tamah etsen de hakem değilsin, tarafın dibisin.
Cümlelerin ne doğruları anlamaya ne de doğru tarafta yer almaya adanmış değil, sadece vurmaya kiralanmış sözler.
Çok okunuyorsun, çok tıklanıyorsun, bu da seni sansasyonel düzeyde kalmaya daha fazla ayartıyor.
İyi niyetli olsan da, ki değilsin, o düzeyde kalakalmak daha cazip geliyor. Debelenip durursun ondan sonra, kendini kostak sanarak.
Ne diyeyim, Allah kurtarsın. Allah doğruyu doğru olarak gösterip tabi olmayı, yanlışı da yanlış olarak gösterip ondan kaçınmayı nasip etsin.
Aslında dürüst gazetecilikten zerre eser kalmış olsa, Kılıçdaroğlu'nun bu çelişkisini sen yakalar sen dillendirirsin.Ama bulunduğun ilişki düzeyi seni kıskıvrak bağlıyor, zevahirine oynatıyor, asıl çelişkilerden dikkatleri kaçırmak için öyle kurnazlıklara itiyor.
Bu düzeydeyken sana laf anlatabileceğimi sanmıyorum, ama senin çarpıttığın şekliyle sözlerimi anlamış olabileceklere, olur da anlamak istersen, senin de anlayabileceğin seviyede, “basitleştirerek” bir daha anlatayım:
Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'dan itibaren sürekli FETÖ'yle olan geçmişimizi, ona verdiğimiz desteği diline doladı. 50 yıldır faaliyette bulunan ve AK Parti öncesi her iktidar döneminde ayrıca palazlanmış olan FETÖ'yü neredeyse bizim var ettiğimizi iddia etti.
Doğrusu, FETÖ, AK Parti iktidarında da yoluna sadece “devam etti”. Biz de “henüz” bir suç işlememiş olan, yaptıklarını da Türkiye'ye, Türkçe'ye, eğitime, ülkenin tanıtımına “hizmet” olarak lanse etmekte pek mahir olan bu harekete, yargıyı hükümete karşı bir darbe aracı olarak kullandığı 17 Aralık'a kadar harekete geçmedik..
17 Aralık'tan önce böyle bir harekete karşı koymak için elimizde ne yasal ne de haklı bir gerekçe yoktu ama Kılıçdaroğlu sürekli o dönemde de onların ne mal olduğunu bildiğini bize anlatmaya çalışıyor.
Biz de diyoruz ki, “hadi, sen” 17 Aralık'a kadar onların ne mal olduğunu pek bilmiş idin, biz bilmemiş idik. Ne oldu da bizim de onların ne mal olduğunu anladığımız bir günde, 17 Aralık'ta aynı safta buluşmamız gerekirken sen bir anda onlarla aynı safa geçtin?
Farkımız şu: Biz onlar açık bir suç işlemedikleri dönemde onları destekledik, sen ise onlar suç işlediklerinde onlarla birlikte oldun (sen de Ahmet Hakan, sen de).
Tam 17 Aralık'tan itibaren, yani suçun ayyuka çıktığı gün… Yani Türkiye'nin seçilmiş hükümetine, istikrarına, bağımsızlığına, geleceğine karşı ele geçirmiş olduğu yargı erkini ahlaksızca, haince kullanıp darbe yapmaya kalkıştığı gün… Kılıçdaroğlu, mücrim olduğunu, suçlu olduğunu bu ifadeleriyle itiraf ettiği FETÖ ile tam bir ortaklığa girdi.
(Hadi artık itiraf et Ahmet Hakan, senin de yıllardır hiç hazzetmediğini çok iyi bildiğim, ama bir süredir başlamış olan bu yapıya muhabbetin 17 Aralık günü tavan yaptı ve o günden itibaren onların değirmenine az su taşımadın. Sahip olduğun “çok okunan yazar”, “iyi ratingi olan TV sunucusu” avantajlarını sonuna kadar onların “hizmetine” tam da bunlar bu iğrenç haltı yedikleri zaman sunmaya başladın).
O saatten sonra başlayan ortaklık CHP'nin bütün unsurlarıyla FETÖ'ye verdiği desteğe, FETÖ'nün de peşinden yaşanan tam 4 seçimde CHP'ye verdiği tam desteğe dönüştü. Medyasıyla, sosyal medyasıyla, yargısıyla, polisiyle...
Öyle üst düzey bir ortaklıktı ki bu, aranıza HDP'yi de, PKK'yı da aldınız ve seçimlerde hep birlikte AK Parti'yi “pek iyi salladınız”. Bu arada bu ortaklıktan terör azmış, ülke bütünlüğü büyük saldırı almış, şehitler olmuş, umurunda mı?
Şimdi buraya kadar olanı daha iyi anlayasın diye farkı bir daha anlatayım mı?:
Bizim birlikteliğimiz onların suçlarıyla değil, “hizmet” dedikleri, hepsi de “yasal” faaliyetlerine kadar iken sizin birlikteliğiniz onların suç işledikleri yerde başlıyor.
Bize söyleyecek sözünüz yok, verecek hesabınız var. Onların suçlu olduğu bilinerek yapılan bir ortaklık bu. Taammüden, tasarlayarak, suç işleme kastıyla bir araya gelerek yapılmış bir ortaklık. Daha nasıl anlatayım?
Biz onların sadece yasal düzeydeki faaliyetlerini onaylıyor ve destek oluyorken, siz onları aleni darbe suçunu işlediklerinde desteklemeye başlıyorsunuz. 17 Aralık'tan önce de suçlu olduklarını bildiğinizi bizzat, mütemadiyen söylediğiniz bir yapıyı…
Aşikar bir suç ortaklığınız var yani. Ne diyorlar hukuk dilinde bilirsiniz: Cürmü meşhut.
NOT 1: Senin için mümkün mertebe kısa cümleler kurmaya çalıştım Ahmet Hakan. Bunları bile okuyamaz, anlayamazsın biliyorum. Ama bizdeki de bir umut işte. Allah tüketmesin…
CAN DÜNDAR'LA FOTOĞRAFLARIM
Türkiye'ye karşı casusluk faaliyetleri ve FETÖ işbirlikçiliğinden dolayı hakkında yakalama kararı verilmiş olan Can Dündar soluğu kendilerine ajanlık yaptıklarının yanında aldı. Oradan Türkiye'ye karşı kin ve nefretini kustukça el üstünde tutuluyor.
Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Biz olayı gayet iyi okuyoruz, at izinin it izinden net bir biçimde ayrışmasını hayretle ve şükürle izliyoruz.
Verilmiş sadakamız varmış.
Kimini iyi takiyye yapıyor diye “hizmet ehli”, kimini “çok okunuyor” diye iyi yazar, kimini çok “ağlak” diye iyi hümanist sanmışız.
Doğruları doğru olarak gösterip onlardan koruyana şükürler olsun.
Ona sarf ettiğim sözlerden dolayı benim tam 11 yıl önce, kendisiyle hayatımdaki ilk ve tek görüşmem esnasında FETÖ başıyla çekilmiş fotoğrafımı gösterip “biri bana cemaatçi mi dedi?” diye sormuş.
Aman ne kadar zekice, ne kadar büyük bir buluş, aman Allah!
Çok mu aradın o fotoğrafı bulmak için Can?
Çok mu uğraştın o pek zekice cümleyi kurmak için?
Demek Ahmet Hakan'dan da beteri varmış.
Hepsi birden geldiğine göre, bir nasırlarına basmış olmalıyım.
Cevaba değmez elbet, ama oldu olacak onu da aradan çıkaralım.
Behey Can Dündar, benim seninle de çekilmiş yığınla fotoğrafım var, dostun Ahmet'le de. Ama bu, seninle şimdi, ve resmi çektirdiğimiz esnada, fersah fersah ayrı dünyalardan olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.
Seninle aynı karede resimlerimiz seni şu anda ülkene, milletine, vatanına ihanet içinde olmaktan kurtarmadığı gibi beni size karşı tavizsiz mücadeleden alıkoymuyor.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019