Yıldıray OĞUR
Anlaşılmayacak bir şey yok. Seçimden sonra ilk sivil anayasasını yapmaya, Kürt meselesini çözmeye doğru giden bir ülkede seçime 50 gün kala meydana gelen bütün toplumsal ve siyasal olayların seçimle, yeni anayasayla, barışla bir ilgisi vardır.
Rejimin bir çakıl taşı yerinden oynayacak diye darbeler yapılmış, başbakan ve bakanlar asılmış, vatandaşlar için işkence tezgâhları kurulmuş, kurucusunun boşanma hikâyesinden, siyasi cinayetlere kadar her şeyin sır olduğu bir ülkede, bunu söylemek de komploculuk değil, siyasi analizdir.
Boru değil. Cumhuriyet tarihinin ilk sivil anayasası yapılacak. 30 yıldır devletin üzerine inşa edildiği Kürt meselesinde radikal adımlar atmaya hazırlanıyor devlet. Neredeyse bir rejim değişiyor.
Kronometre aleyhine işleyen müesses nizam tribünlerinden “Vur kır parçala bu maçı kazan” sesleri yükselmesi boşuna değil yani.
TESEV’in dün açıkladığı anayasa taslağı onlar için “Tehlikenin farkında mısınız” reklam filmi gibi.
Birkaç hafta boyunca Taraf sayfalarında okuduğumuz Ergun Özbudun, Serap Yazıcı, Mustafa Erdoğan, Etyen Mahçupyan’ın da içinde olduğu anayasa tartışmaları TESEV çatısı altında Can Paker, Cengiz Güleç, Tosun Terzioğlu, Ümit Cizre, Hasan Cemal, Mehmet Salih Yıldırım’ın katılımıyla sürmüş ve ortaya 12 Eylül Anayasası’nın tersine çevirerek yaratılmış şu âna kadarki en ilerici anayasa önerisi çıkmış.
Hadi toplantı çıkışı yaptığım espriyi buraya da yazayım: Bir gün bir liberal general darbe yapsa herhalde yeni anayasayı bu isimlerden oluşan bir komiteye sipariş ederdi.
Anayasa önerisinin hemen başındaki perspektif her şeyi çok iyi anlatıyor: Bize yol gösteren perspektif 1982 Anayasası’nın temel tercihlerini tersine çevirmek veya onlardan uzaklaşmak olmalıdır.
Serap Yazıcı ve Mustafa Erdoğan tarafından kaleme alınan anayasa önerileri yeni anayasa çıtasını o kadar yukarı çıkarıyor ki, muhtemelen seçimden sonra karşımıza çıkacak herhangi bir ortalama sivil anayasanın bir demokratı kesmesi mümkün olmayacak.
En başta ideolojisi olmayan bir anayasa bu. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı dışında milliyeti de olmayan bir anayasa.
Kurucu iradesini “bize Cumhuriyet’i emanet eden” atalarımızdan almıyor. Devleti tanımlayarak işe başlamıyor. Okuyanda “Bunu yazan devlettir” hissi uyandırmıyor. Çünkü “Biz Türkiye Cumhuriyeti Halkı” olarak başlıyor bu anayasa. Türkiye Cumhuriyeti Halkı... Ne kadar garip geliyor insana değil mi? Resmî belgelerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni görmeye alışmış bir halk için kendinden böyle bahsedilmesi tuhaf... Tüyleri diken diken edecek kadar tuhaf hatta gurur verici...
Anayasa önerilerinden ayrıntıları Tuğba’nın haberinde okuyacaksınız. Ama Türkiye’de demokrasinin çıtasının ne kadar yükseğe çıktığını bizzat görmek için tam metni bulup okuyun derim.
Bundan dört yıl önce ellerinde bayraklarla meydanları doldurmuş medyanın, üniversitenin, sanatçıların arkalarında olduğu milyonlara karşı darbenin kötü bir şey, demokrasinin iyi bir şey olduğunu anlatmak için sokaklara çıkmak zorunda kalmış biri olarak söylüyorum bunu.
Neredeyse adı “Damat Ferit”ten “Damat Ferit Paşa”ya çıkacak, bu kez darbe olduğu için değil, darbe olmadığı için başının bitlenmesinden korktuğum Tarık Akan gibi darbelere karpuz muamelesi çekip, iyisini tıklatıp tezgâhtan seçen bir kalabalığa karşı bazen bir kâbustaki gibi sesimizin çıkmadığını hissediyorduk.
Aradan dört yıl geçti. Bu dört yıl içinde CHP’nin başına bile yarın darbe olsa tankın üzerine çıkacağına söz veren biri oturdu. Kötümserler bunu bundan sonra darbelerin tankla yapılmayacağının bir işareti olarak yorumlayadursun.
Sonuç ortada.
Dört yıl sonra resmî ideolojisi olmayan, değiştirilmez maddeleri olmayan, zorunlu askerlik yerine vatan hizmeti öneren, Genelkurmay Başkanı’nı sadece Milli Savunma Bakanı’na bağlamakla kalmayıp, yüksek askerî atamaları da Bakanlar Kurulu’nun takdirine bırakan, Kürt sorununu çözecek bir yerelleşme öneren bir anayasa taslağına kadar vardık.
TESEV önerisi demokraside geldiğimiz son noktadır. Çıta son olarak buraya çıkarılmıştır.
Biraz şımarıkça gelebilir ama sormadan edemeyeceğim:
Arttıran yok mu?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025