Akın ÖZÇER
Türkiye’nin stratejik ortağı ABD ile arasında, PKK’nın Suriye’de kurdurmuş olduğu PYD’nin (Partiya Yekîtiya Demokrat/Demokratik Birlik Partisi) niteliğinden kaynaklanan görüş ayrılığı giderek krize dönüşüyor. Washington, Daesh’le mücadelede işbirliği yaptığı ve bu bağlamda Halk Savunma Birlikleri ya da Kürtçe karşılığıyla YPG (Yekitiya Parastina Gel) isimli askeri kolunu kara gücü olarak kullandığı için PYD’yi PKK gibi terör örgütü saymıyor.
PYD uluslararası terör örgütleri listesinde yer almıyor belki ama askeri bir kolu bulunduğu dikkate alınacak olursa demokratik ülkelerde görülen siyasi partilerden de değil. UAÖ’nün (Uluslararası Af Örgütü) yayımladığı son raporda, Suriye’de Türkmen ve Arapların yaşadığı bölgelerde sivil halkı zorla göç ettirdiği için savaş suçu işlediği öne sürüldüğüne göre, siyasi bir partiden çok silahlı bir örgüt olduğuna kuşku yok.
PYD, bu niteliğiyle henüz Türkiye’de terör eylemi gerçekleştirmiş değil ama PKK ile tartışılmayacak bağı nedeniyle terör örgütü olarak değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeyi çeşitli gerekçelerle doğru bulmayanlar var. Bu gerekçelerden biri ve belki en makul görüneni, PYD’nin, Daesh’le mücadele çerçevesinde, başta ABD olmak üzere Batılı müttefiklerimizce terör örgütü olarak görülmüyor olması. Bu bağlamda, müttefiklerimizin ilişkisini sürdüreceği bir PYD’yi dışlamakla Türkiye’nin bir yerde kendisini Suriye’deki çözümden dışlamakta olduğu dile getiriliyor.
Bu görüşte haklılık payı olmakla birlikte, PKK’nın Çözüm Süreci’ni “devrimci halk savaşı” ilan ederek bozduğu ve silahlı mücadeleyi bırakmaya niyeti bulunmadığı dikkate alınırsa, PYD’yi PKK’dan farklı değerlendirmek de pek mümkün görünmüyor. Eğer Çözüm Süreci işliyor ve PKK’nın en azından Türkiye’de silah bırakmasına doğru adım, adım ilerleniyor olsaydı, belki konuya bu açıdan yaklaşmak mümkün olurdu.
PKK’nın bugün Türkiye’de sürdürdüğü işgal eylemleriyle mücadelede ele geçirilen silahlar arasında YPG’ye verilen Amerikan yapımı modern silahların bulunmasının, PYD’nin de terör örgütü olduğuna ilişkin resmi söyleme ilave kanıt oluşturduğunu dikkate almak gerekir. Kaldı ki devletin elinde bu görüşü güçlendiren daha kamuoyuna bazı gerekçelerle tüm ayrıntılarıyla açıklamadığı istihbarat da bulunuyor olabilir.
Bu konuya Batı medyasına yansımaları üzerinden baktığımda, haber ve analizlerin Türkiye aleyhine manipüle edildiğini görüyor ve bundan da rahatsızlık duyuyorum. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı’nın önceki gün ABD’ye yönelik PYD çıkışı, Reuters, AFP, EFE, DW gibi haber ajanslarının başlıklarına söz birliği etmişlercesine “Erdoğan Washington’u (…) Suriyeli Kürtlerle ittifakı nedeniyle suçluyor” şeklinde yansıtıldı ve çeşitli gazetelerde benzer başlıklar altında yayımlandı. Burada dikkat çekmek istediğim husus, PYD’nin uluslararası kamuoyuna “Suriyeli Kürtler” olarak aksettirilmesi. Aynı şeyi PYD’nin Moskova’daki bürosunu açmasıyla ilgili haberde de görmek mümkün: “Suriyeli Kürtler Moskova’da bir temsilcilik açtı.” Oysa PYD, Suriyeli Kürtlerin sadece azınlıkta kalan bir bölümünü temsil ediyor. Bu ajansların çeşitli dillerdeki haberlerinde PYD ve YPG ismen zikrediliyor ama Suriyeli Kürtler içindeki temsil oranı değil, uluslararası kamuoyunun Batı ülkelerindeki terör eylemleriyle nefretini kazanmış Daesh’e karşı mücadele ettiği hususu öne çıkarılıyor.
Kabul etmek gerekir ki uluslararası medyanın yarattığı “Erdoğan’ın Suriyeli Kürtleri terörist gördüğü” algısı, PKK’nın Türkiye’deki eylemleriyle ilgili haberlerini yansıtırken işlediği “kendi Kürtlerine karşı devlet” imajıyla da birebir örtüşüyor. Bu çarpıtmaların Çözüm Süreci gibi demokratik hukuk devletinin terörle mücadelesine uygun bir modelin denenmesine ve PKK tarafından bozulmasına karşın yapılması dikkat çekiyor. Bu gelişmeler karşısında “böyle bir süreci başlatmak başlı başına hataydı” diyenler de var ama onların öncelikle şu sorunun yanıtı üzerinde düşünmeleri gerekiyor: “Türkiye ‘terörle mücadele edilirken demokratikleşme olmaz’ düsturuna dayanan o eski politikalarını sürdürüyor olsaydı bugün neyle karşılaşırdı acaba?
Aslında Kürt sorununun “demokratikleşme” boyutunun varlığı terörün devamı için gerekçe oluşturuyordu. Demokratikleşme sorununu çözüme kavuşturacak Yeni Anayasa ve PKK’nın silah bırakmasını ve eli kana bulaşmamış mensuplarının topluma yeniden kazandırılmalarını sağlayacak Çözüm Süreci ile Türkiye’nin önünün açılacağını savunagelmiştim hep. Ama ne Yeni Anayasa yapılabildi, ne de bu sürecin sonuna kadar işlemesi mümkün oldu. Kürt sorunu sanki birilerinin elinde tuttuğu Pandora’nın kutusunun anahtarıydı. O anahtar elinden alınırsa, kutuyu açıverirdi, bugün olduğu gibi belki de, bilemiyorum.
Kabul etmek gerekir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ve AB ülkelerine yönelik PYD çıkışının Batı medyasınca yukarıda belirttiğim gibi çarpıtılması, kulakların Türkiye’nin bu uyarılarına tıkalı kalmasının kamuoyu nezdinde alt yapısını oluşturuyor. Bundan, Suriye başta olmak üzere Sykes-Picot anlaşmasıyla kurulmuş yapay devletlerin sınırları yeniden çizilirken, Türkiye aleyhine bazı planların uygulanmak istendiği sonucunu çıkarmak mümkün. Komplo teorilerine itibar etmemekle birlikte, çeşitli haritalar ortalıkta dolaşırken, devekuşu politikası izlemek de mümkün değil elbette.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025