Alper GÖRMÜŞ
Bugün, silahlı PKK’lıların saklandığı yeri güvenlik güçlerine gösterdiği sırada açılan ateşle vurulup hayatını kaybeden 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün ölümünün üçüncü yıldönümü.
Sosyal medya yine Eren Bülbül’ün, ölümünden önce kendi hesabından paylaştığı “Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın” çığlığına nazireyle yazılmış “İyi ki varsın Eren” paylaşımlarıyla dolu. Ne hazin: Sıradan bir hayat yaşarken fark edilmemenin, değerli olduğunu hissedememenin acısıyla boğuşan bir çocuk, ölümünden sonra on binlerce insan tarafından göklere çıkarılıyor. Fakat mesele şurada ki, o bunları duymuyor.
Eren Bülbül’ün hikâyesi, sorunları çözemediği için yurttaşlarının ölümüne yol açacak pratiklere sapmak zorunda kalan bir devletin, ’şehadet’ söylemi üzerinden ölümü kutsamasının en can yakıcı örneklerinden birini oluşturuyor.
27 Temmuz’da Serbestiyet’te kaleme aldığım “Savaş kayıplarının politik risk yaratmamasıyla övünmek!” başlıklı analizde, ’şehadet’ söylemi üzerinden ölümü kutsayan devletlere karşı hayatın değerini hatırlatan yurttaşların varlığı sayesinde bazı ülkelerde devletlerin bu kadar ‘şanslı’ olmadığını, itirazlarla karşılaştığını ele almıştım.
Yani ‘şehadet’ söylemi üzerinden ölümü kutsamak, bunu onaylayan bir toplumsal ruh halini gerektirir ki, Türkiye’yi yönetenler bu ölçü açısından hiçbir zaman sıkıntı çekmemişlerdir.
“İyi ki varsın” diyerek Eren Bülbül’ün ölümünü kutsayan on binlerce sosyal medya mesajına karşılık onun ölümünü sorgulayan hiçbir mesajın olmaması da, Türkiye’de devletin elinin bu açıdan ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Oysa hayatın ölümden kıymetli, insanın yaşama hakkının devletin çıkarlarından daha önemli olduğu bir ülkede Eren Bülbül’ün ölümü her şeyden önce olaydaki vahim devlet ihmalinin deşilmesini, sorgulanmasını gerektirirdi.
Artık neredeyse unutuldu: Eren Bülbül, yöredeki PKK’lıların evlerine girip zorla yiyecek almasını müteakip durumu güvenlik güçlerine ihbar etmesinin ardından gelişen olaylar sonucu PKK’lıların açtığı ateş sonucu öldürüldü. Çünkü güvenlik güçleri, teşhis etsin diye 15 yaşındaki bir çocuğu çatışma bölgesine yanlarında götürmüştü.
Olay henüz sıcakken, Eren Bülbül’ün annesi bunun “yüzde 100 değil, binde 1000 devlet ihmali” olduğunu söylemişti ama, yaratılan atmosferde o da bu haklı itirazını uzun süre dillendirme gücünü bulamadı kendisinde.
Ülkenin sol partisinin liderinin bile işin bu yanını kurcalamayı aklından bile geçirmediği bir ülkede o gücü tek başına bir kadın nasıl bulsun ki? İşte Kemal Kılıçdaroğlu’nun Eren Bülbül’ün ölümünün üçüncü yılında ‘iyi ki varsın Eren’ etiketiyle attığı tweet:
“Çocuğa kurşun sıkacak kadar alçaklaşan hain terörün kurbanı olan Eren Bülbül evladımızın acısı hala yüreğimizde. Çocuklarımızı teröre kurban vermediğimiz, onları şiddetin gölgesinde büyütmediğimiz bir ülke hepimizin temel sorumluluğudur. Seni unutmayacağız!”
Birleşmiş Milletler’in (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesi şöyle diyor:
“Taraf Devletler, her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler. Taraf Devletler, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler.”
BM sözleşmesi böyle diyor ama, bir devletin bunu sahiden uygulayabilmesi için tek bir yurttaşının, tek bir çocuğunun hayatını kendinden aziz bilmesi gerekir.
Böyle bir devletimiz ne yazık ki hiçbir zaman olmadı.
Alper Görmüş
(Serbestiyet)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025