Aydın ENGİN
Bakmayın siz 12 Eylül’de "ulusal egemenlik" yerine "generallerin egemenliği"ni ilan eden darbeci elebaşıların 1983’de yasa çıkarıp "Ulusal Egemenlik Bayramı"na bir de "çocuk bayramı" eklemelerine. Bugünün adı 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’dır.
19. yüzyıl sonlarından itibaren ulusal kurtuluş savaşları art arda patladı ve imparatorluklar çağının sonu göründü.
Osmanlı da bir imparatorluktu. Osmanlı aydınları, subayları ve kimi siyasetçileri imparatorluğu derinden sarsan ulusal kurtuluş hareketlerini değerlendiremediler. Belki de siyasal kültürleri buna yetmiyordu. İmparatorluğa karşı başkaldıran Yunanlılar, Bulgarlar, Sırplar "hain, kalleş, arkadan vuran, sırttan hançerleyen, kahpe olarak nitelendiler ve "düşman" olarak göründüler. (İlle de kanıt isteyen varsa, sadece Ömer Seyfettin’in eserlerini okusa ikna olur.)
II. Abdülhamit’i tahttan indirip (1909) ve onun ardılı Sultan Reşat’ın siyasal etki ve yetkilerini çok köklü budayan İttihat Terakki önderleri (Enver, Talat, Cemal paşalar) dağılan, çözülen imparatorluklar arasında epey önde yer alan Osmanlı İmparatorluğu'nu yaşatmak için beyhude çabalar içindeyken, Birinci Dünya Savaşı macerası ile imparatorluğu tümüyle yok etmenin eşiğine getirmişken Mustafa Kemal çok daha gerçekçi ve isabetli bir tercihle "anayurt" olarak tanımlanan Anadolu topraklarını koruyup, orada bir Türk ulus-devleti kurma hedefine kilitlendi.
19 Mayıs 1919’da, dağılan imparatorluğun doğduğu Anadolu toprakları üstünde Ulusal Kurtuluş Savaşı başlatan Mustafa Kemal, Amasya (Haziran 1919) Erzurum (Temmuz 1919), Sivas (Kasım 1919) kongreleri duraklarından geçtikten sonra 23 Nisan 1920’de Ankara’da bir ulus devletin temellerini attı; Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kuruldu ve TBMM’nin kayıtsız şartsız ulusal egemenliği temsil ettiği ilan edildi.
Mustafa Kemal ve onunla birlikte hareket eden asker ve sivil önderler TBMM'yi kurmak yerine bir askeri diktatörlüğü tercih edebilirler miydi?
Bugün için bu soru çok anlamlı değil. Ama 1920 Anadolusundaki koşullara bakılırsa, evet, bu mümkündü. TBMM gibi farklı seslerin, farklı çıkarların dillendirilebildiği, muhalefet eden grupların oluşabildiği bir kurum ayak bağı olarak görülüp tercih edilmeyebilirdi. Ama öyle olmadı.
Çoğu milletvekilinin bugün alıştığımız gibi sandıktan çıkmamasına, kimilerinin yerel eşrafın, aşiretlerin kendi aralarında kararlaştırılarak Ankara’ya gönderilmelerine, kimilerinin Ankara’dan uygun bulunup milletvekili yapılmalarına rağmen Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi savaş vurgunu yemiş topraklar üzerinde ve döneminin koşulları göz önüne alındığında ilerici, devrimci bir adımdı.
Burada gerçek demokratik kurallara uygun seçilmeyen milletvekillerine, bir Türk ulus-devleti kurularak, Kürtleri ve gayrimüslim diye anılan Rum, Ermeni ve Yahudileri yok saymasına bakarak Birinci Büyük Millet Meclisi iktidarını küçümsemenin, dahası reddetmenin akla uygun yanı yok. Birinci Dünya Savaşı sonrası art arda ulus-devletlerin kurulduğu bir çağdan söz ediyoruz. Ulus-devlet trenine son anda binen bir siyasal güçten söz ediyoruz. 1920 dünyasında ulus-devlet kurmak imparatorluklara son darbeyi vuran ilerici, devrimci hareketlerdir.
O yüzden 23 Nisan 1920 bayram edilesidir.
Ama bugün öyle değil.
* * *
Bugün egemenliğin kayıtsız şartsız halkın seçilmiş temsilcilerine ait olduğunu kuruluş ilkesi olarak benimseyen bir devletten çok uzağız.
Dünyadaki "başkanlık sistemler"ne uzaktan yakından benzemeyen, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerini hemen hemen yok etmiş bir ucube sistemle, "Cumhurbaşkanlağı sistemi" denen kerameti kendinden menkul bir başkan (Reis) ve onun seçtiği danışmanlardan ibaret bir ekip devletin dizginlerini elinde tutuyor. Bırakmamak için de her antidemokratik adımı pervasızca atıyor; atacağını belli ediyor. Muhalefeti demokrasilerin olmazsa olmazı olarak değil "siyasal düşman" olarak görüyor. Farklı düşünceyi tümüyle kendine bağladığı yargı eliyle cezalandırıyor.
Bu koşullarda 100 yıl önce bayram olan bugün hâlâ bayram mıdır? Çocukluğumdan kalma o çocuksu şiiri hatırlayın:
"Bugün 23 Nisan / Neşe doluyor insan"…
Evet, bugün 23 Nisan.
Neşe mi doluyor insan?
Yoksa…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021