Ayhan ONGUN
Değişen ve gelişen dünyada var olan evrensel değerleri yok sayıp, sözüm ona ulusal değerleri öne çıkarmaya çalışan ergenleredir sözüm.
Yoksa, bir duygu yansıması olan laikliği bir düşünce tarzı ve hatta giderek bir ideoloji gibi algılamaya ve sunmaya çalışan iyi niyetli, endişeli modernlere değil.
Kendi fikrinin mutlak doğru olduğunu kabul edip, bunu başkalarına da zorla kabul ettirmeye çalışan, kendisi gibi düşünmeyen, giyinmeyen, davranmayanları düşman sayan zihniyetteki ergenlerle bırakın uzlaşmayı, mücadele etmek bile gerçekten çok zor.
Mevcut iktidara karşı olmayı en temel hedef ve hareket noktası yapmış olanlarla, her dönem ordu destekli bir milli koalisyondan yana olanların, yanlarına siyaset eskilerini de alarak oluşturmaya çalıştıkları müthiş! İttifaktan söz etmeye çalışıyorum.
Algı dünyalarını özgürleştirememiş, kimileri duygularına, kimileri çıkarlarına tutsak ergen ulusalcılar, her geçen gün biraz daha yalnızlaştıklarını, toplumdan soyutlandıklarını gördükçe daha bir saldırgan olmaya başladılar.
Böyle bir ruh halindeki kişilerin ne anlatılanı dinleme, ne yazılanı anlama gibi bir dertleri olmadığı gibi; sağlıklı düşünme ve tartışma kültürü de gelişmediğinden, bu kesimi anlamakta zorlanan iyi niyetli okuyucularla görüşlerimi paylaşmak istedim.
Dayandığı bir ideoloji olmadığından politik tutarlılığı da olmayan kesimlerin toplum içerisinde kendilerini gizlemek için her zaman bir maskeye, ardına sığınacakları tabulara da ihtiyacı oluyor.
Ne yazık ki, son dönemlerde en çok kullandıkları ve arkasına gizlendikleri materyal de Atatürkçülük ve Kemalizm.
Aslında bunu yaparken en çok zarar verdikleri de kendi amaçları için kullanmaya çalıştıkları maskelerin sahipleri oluyor.
12 Eylül öncesi bir öğretmen arkadaşım, araları bozuk olan okul müdürünü dövmeyi kafasına koymuştu. Bunu yaparken de ceza almadan nasıl kurtulurum hesabını yapıyordu. Bir gün öğretmenler odasının hemen bitişiğindeki müdür odasına girip bir yandan müdürü yumrukluyor, bir yandan da öğretmenlerin duyabileceği ses tonuyla bağırıyordu.” Sen nasıl Atatürk’e söversin, cumhuriyete laf söylersin?”
Oysa herkes biliyordu ki, okul müdürü daha çok Atatürkçü, daha çok cumhuriyet yanlısıydı. Daha sonra soruşturma açıldığında öğretmenler odasında sesleri duyan tüm öğretmenleri tanık gösterdi ve kınama cezasıyla kurtuldu.
Bugün ülkemizde yapılan da aynen budur. Atatürk’ü, Kemalizmi, Cumhuriyeti, Laikliği referans gösterdiğinizde herkesi dövebilirsiniz. Çünkü siz devletimizin yüce menfaatlerini koruyan, Laik cumhuriyetin bekçisi, Mustafa Kemal’in askerlerisiniz.!
“ Atatürk, zamanının, yani 1920-30'ların en ileri uygarlığı, muasır medeniyeti olan Batı Avrupa'yı aldı, Türkiye 'ye getirdi. Fakat o dönemde Batı Avrupa bugünkü çağdaş uygarlıktan çok uzaktı. Diktatörlükler, hatta yarı faşist yönetimlerle doluydu. Atlantik kıyısındaki Salazar'dan doğuya doğru gelirsek İspanya'da Franko, Fransa'da General Boulanger, İtalya'da Mussolini, Almanya'da Hitler, Yunanistan'da General Metaksas... Atatürk'ün rejim icat edecek hali yoktu. En medeni ne varsa onu aldı, ama o Avrupa bugünkü Avrupa'nın tam bir antiteziydi. O günlerde onu almak normaldi, ama bugün onu uygulamak anormaldir.”
Yukarıdaki sözler; Bodrum küçük Millet meclisinin aylık olağan ”çözüm sürecinin neresindeyiz*” konulu toplantısında Prof.Dr. Baskın Oran’ın sözleri.
Şimdi bu sözlerden “Atatürk yarı faşistti” gibi bir anlam çıkarmak için ya geri zekalı olmak gerekir, ya da art niyetli.
Toplantıda bulunanları kışkırtmak için “Atatürk’ü nasıl Hitlerle bir tutarsın?” diye avazının çıktığı kadar da bağırırsan görevini yapmış olursun.!
Toplantı başından itibaren, formatına uygun çok verimli sürerken son yarım saatte özel olarak çağrılan üç-beş kişiyle, meyhaneden çıkıp gelen birkaç kişinin amaçlarının konuşulanları dinlemek olmadığı zaten belliydi.
Daha da önemlisi, moderatörlüğünü yaptığım bu toplantıda yapılan konuşmaları ne bana, ne konuşmacıya sormadan, salt oradaki birkaç provakatörün söylemleriyle haberleştiren ve ilgisiz manşetler atarak kamuoyunu yanıltmaya çalışan kimi basın kuruluşlarının bu tür toplantı ve girişimleri itibarsızlaştırmaya yönelik tavrı.
Oysa Küçük Millet Meclislerinin tüm toplantılarında konuşmalar kayıt altına alındığı gibi tutanaklar ilgili kişi ve kurumlara gönderilir, web sitesinde de yayınlanır.
Yani demem o ki; güneş balçıkla sıvanmıyor.
Gündeme ilişkin formata uygun olarak, saygı ölçüleri içerisinde itirazlarını yapan, görüşlerini paylaşanlara söyleyecek sözüm yok. Bu tür farklı görüşlerin açıklanması toplantıya ayrıca zenginlik katar.
Ancak, amaçları üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olan ergen ulusalcıların bunları anlaması mümkün değil.
Her şeye rağmen ve inadına barış!
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020