Ayşe HÜR
Bu hafta Mevlana konusuna devam edecektim ama bazı bakanların ve hükümete yakın işadamlarının karıştığı iddia edilen son yolsuzluk skandalı yüzünden bazı okurlardan sorular geldi: Osmanlı döneminde, Cumhuriyet döneminin en azından ilk yarısında nasıldı bu konudaki sicilimiz? Aslında ‘devletin malı deniz yemeyen domuz’, ‘domuzdan bir kıl koparmak kârdır’, ‘ye kürküm ye’, ‘su akarken küpünü dolduracaksın’, ‘bal tutan parmağını yalar’, ‘benim memurum işini bilir’ gibi atasözü ve özdeyişler, siyasal ve toplumsal kültürümüzde rüşvete, yolsuzluğa nasıl bakıldığı konusunda ipuçları veriyor. Nitekim Osmanlı dönemine ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında ve 1950 sonrasında yaşanan skandalları Taraf gazetesinde 28.9.2008 tarihinde yayımlanan ‘Bal tutan parmağını yalar ülkesi’ başlıklı yazımda anlatmıştım.
Bu yazıda, daha önce anlatmadığım bir dönemde, 1938-1950 tarihleri arasında yeni Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün, Atatürk döneminin son yıllarında yaşanan ve Celal Bayar’ın ekibinin karıştığı yolsuzluk olaylarını, siyasi mücadelede nasıl ustalıkla kullandığını anlatmaya karar verdim. Olayları Cemil Koçak’ın Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945) adlı dev eserinin (İletişim, 2008) 1. Cildi’nden derledim.
DEVR-İ SABIKLA HESAPLAŞMA
Atatürk’ün hasta yatağında olduğu günlerde üst üste pek çok yolsuzluk ve nüfuz ticareti olayı patlak vermişti. Hikâyesini 29.9.2013 tarihli Radikal’de anlattığım gibi, 1937 sonbaharında İsmet İnönü, Atatürk tarafından istifaya zorlanmış, yerine Celal Bayar getirilmişti. İsmet İnönü adeta evinde hapis hayatı yaşamaya başlamıştı.
10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatından sonra beklenmedik şekilde Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, geçmiş dönemle ilgili bir dizi soruşturma açtırdı. Bunlardan ilki , Atatürk’e son döneminde ev sahipliği yaptığı için, adeta paralel başkent haline gelmiş olan İstanbul’un vali-belediye başkanı Muhittin Üstündağ hakkında otobüs alımlarında ve Surp Agop Mezarlığı ile Asri Mezarlık’ta bazı yolsuzluklar yapıldığı gerekçesiyle açılan soruşturmalardı. Ancak bunlardan bir şey çıkmadı ve Üstündağ kısa süre beraat etti.
EKREM ‘KÖNİG’ OLAYI
İnönü’nün geçmiş dönemin peşini bırakmayacağı 8 Ocak 1939 tarihli Tan gazetesindeki şu haberle anlaşıldı: “Tayyare Kaçakçılığı... Türkiye için Amerika’dan tayyare alıp, Franko’ya satmak isteyenler tutuldu.”
Birkaç paragrafla özetlemek de mümkün olayı ama ayrıntıların ilginizi çekeceğini sandığım için biraz geniş yer ayıracağım. Olayı gündeme getiren Tan gazetesi solcu Sabiha ve Zekeriya Sertel çiftinindi. Gazete böylesi büyük çapta bir sahtekârlığın müdafaa vekilliğinde üst düzey bürokratların katkısı olmadan yapılamayacağını söylüyor, olaya Franko yanlısı bazı milletvekillerinin de karıştığını ima ediyordu. Buna karşılık hükümete ve Nazilere yakınlığı ile tanınan Cumhuriyet gazetesi, uçakların İspanya’da Kralcı güçlerin lideri General Franko’ya değil, Madrid’deki sol eğilimli Cumhuriyetçi hükümete satılacağını iddia ediyordu... Gazeteye göre Ankara, Madrid’deki Cumhuriyetçi hükümeti tanıdığı için bu satışta bir sorun yoktu...
ATATÜRK’ÜN İSTİHBARATÇISI
Olayda başrolü oynayan kişi Ekrem Hamdi Bakan adlı bir istihbarat görevlisi idi. Almanya’da tahsil yaptığı Birinci Dünya Savaşı yıllarında, bir Alman generaline yaverlik yaparken, kendisine Almanlarca takılan ‘König’ (Almanca, kral) lakabıyla anılıyordu. Ekrem König’in babası 150’liklerden Kiraz Hamdi Paşa, dayısı Süleyman Şefik Paşa’ydı. Ekrem ‘König’, Atatürk’ün eski Özel Kalem Müdürü Hayati Bey’in akrabasıydı, Atatürk’ün sofrasından Recep Zühtü ve Kılıç Ali’nin arkadaşıydı. Bu bağlantılar yüzünden, doğrudan Atatürk’ün hizmetinde çalışan bir istihbaratçı olduğu söyleniyordu.
Ekrem König, Milli Müdafaa Vekili Kazım Özalp’in imzasını taklit ederek (ABD’ye değil), Kanada’ya 40 uçak sipariş etmişti. Uçakların kime gittiği konusu günümüze kadar muamma olarak kaldı. Bazı kaynaklara göre König, Moskova ile de bağlantılı olan Leokatz adlı ünlü bir mafya babası aracılığıyla İspanya’daki Cumhuriyetçilere silah temin ediyordu. Bazı kaynaklara göre Alman yanlısı biriydi ve uçakları faşist Franko güçlerine gönderiyordu.
Rivayete göre son partinin teslimi sırasında bir nedenle şüphelenen Franko’nun temsilcileri Ankara’yı, bununla eşzamanlı olarak da Amerikalı yetkililer Türkiye’nin Washing-ton Sefareti’ni uyarmışlardı. Bütün bunlar da Haziran 1938’de olmuştu. Ancak Atatürk’ün hastalığı, Hatay’ın ilhakı süreci vs. derken konu uyutulmuştu. Hatta, Yahya Kemal Beyatlı’ya göre König’e Dahiliye Vekâleti, eylül ayına kadar örtülü ödenekten para ödemeye devam etmişti.
KAZIM ÖZALP’İN ROLÜ
İnönü, cumhurbaşkanı olunca, dosyayı sumenaltından çıkarmıştı. Zanlının profili, olayın adeta İsmet Paşa ile Atatürk arasında gecikmiş bir hesaplaşma olduğu izlenimi uyandırıyordu. Kazım Özalp, İnönü’nün baskısına rağmen istifa etmemekte direniyordu. Sonunda parti içindeki eleştirilere dayanamadı ve 17 Ocak’ta sağlık gerekçeleriyle istifa etti. Aslında Maliye Bakanı Fuat Ağralı’nın da istifası isteniyordu ama bu mümkün olmadı. 25 Ocak’ta Bayar hükümetinin istifasıyla krizde ilk perde kapandı. Sahtekârlığı ortaya çıktığında König yurtdışında bir yerde bulunuyordu. Ankara’dan meçhul birinin telkini ile Türkiye’ye gelmekten vazgeçip Romanya üzerinden Paris’e gitmişti. Dolayısıyla yargılama gıyabında başladı.
YARGIÇ ŞÜKRÜ KAYA’YI KORUYOR
Mahkeme safhasında König’e bu olayda yardım eden kişinin, Milli Müdafaa Vekâleti Protokol Dairesi’nden Ruhi Bozcalı adlı bürokrat olduğu açıklandı. Bozcalı duruşmada, olaydan Dahiliye Vekili Şükrü Kaya ile hariciye teşkilatından Agâh Aksel’in haberi olduğunu söylediyse de, hâkim tarafından sertçe azarlanarak susturuldu. Sonunda Bozcalı’ya 3 ay hapis, 3 ay memuriyetten men cezası verildi. Bozcalı, zaten 10 aydır tutukluydu. Dolayısıyla hemen tahliye edildi. Ancak cezası temyizde bozuldu ve ikinci yargılamada iki yıl hapse mahkûm edildi. Anlaşılan ilk seferde fazladan yattığı 7 ayı haklı çıkarmak gerekmişti...
Dosyası ayrılan König 1942 Eylülü^’nde muhtemelen Naziler tarafından Paris’te tutuklandı. 8 ay Monako Prensliği’nde tutulduktan sonra Türkiye’ye teslim edildi. (Nazilerin König gibi bir Alman muhibini Türkiye’ye teslim etmesi, uçakların Franko’ya değil Cumhuriyetçilere gittiğini düşündürüyor.) 1943 Temmuzu’nda davaya yeniden başlandı. König dava sırasında İspanya’ya uçak satış işini Fuat Baban ile yaptığını ve bu işten 175 bin lira komisyon aldığını açıkladı. Ayrıca, Kazım Özalp’in Fuat Baban’ın hamisi olduğunu ve Baban aracılığıyla Almanya’da yapılan ve 21 milyon lira değerindeki bir siparişten dolayı 200 bin lira komisyon aldığını iddia etti. (Cemil Koçak kitabında 200 bin, 17.12.2013 tarihli Star’daki makalesinde 20 bin lira diyor. Ben kitabı esas aldım.) Ama sonunda sadece König 4 yıl hapis, 4 yıl kamu hizmetlerinden mahrumiyet cezasına çarptırıldı, davası temyizde onandı. Bakana ve bakanlık görevlilerine ceza verilmedi.
İMPEKS, DENİZBANK, SATİE OLAYLARI
Bu dönemin diğer üç önemli olayı ise ‘İmpeks Olayı,’ ‘Satie Olayı’ ve ‘Denizbank Olayı’ idi. Bunlardan İmpeks, Kemal ve Şakir Seden kardeşler tarafından 1938 Kasım ayında kurulmuş bir komisyon şirketiydi. Kurucular arasında Celal Bayar’ın oğlu Refii Bayar da vardı.
Üçüncü kardeş Süleyman Seden ise Denizbank İstanbul Şubesi’nin Teknoloji Müdürlüğü’nde çalışıyordu. İmpeks, Denizbank tarafından İngiliz tersanelerine sipariş edilen 11 geminin siparişinde komisyonculuk yapıyordu. Daha sonra İsmet İnönü’nün açıkladığına göre firma kendisini Etibank-Merkez Bankası-Denizbank-Kömür Şirketleri ve İktisat Vekâleti’nin temsilcisi olarak tanıtıp yüzde 4-6 ıskonto ile iş bağlıyordu.
Fındıklı’daki ‘Satie Binası’ ise (bir Fransız elektrik şirketinin merkeziydi) Elektrik İdaresi tarafından 106 bin lira karşılığı satın alınmak üzere iken Satie Şirketi tarafından iki katından fazla bir bedelle 250 bin liraya Denizbank’a satılmıştı. Yani ortada tipik bir devleti dolandırma olayı vardı.
24 Ocak 1938 günü İmpeks, Denizbank binaları ile ve Seden kardeşlerin evlerine baskınlar yapıldı. Denizbank’ın yabancı tersanelere verdiği 11 adet gemi siparişleri iptal edildi, satın alınan gemilerle ilgili alım işlemleri incelenmeye alındı. Bazı dosyalarda yolsuzluklar tespit edildi.
REFİİ BAYAR’IN HAZİN SONU
İnceleme sırasında bankanın 14 avukatı olduğu halde, İnebolu Faciası davası için (Denizcilik İşletmesi’ne ait İnebolu vapuru 1935’te fırtınadan batmıştı) İstanbul Barosu Başkanı ve Kocaeli Mebusu Hasan Hayri Tan’a 12 bin lira vekalet ücreti ödendiği ortaya çıkarıldı. Sonunda Denizbank’ın Celal Bayar tarafından atanmış tüm kadrosuna (180 kadar kişiye) işten el çektirildi. Denizbank’ın üst düzey yöneticileri tutuklandılar. Yargılama sürerken, Adliye Vekili’nin yardımcısı Raif Karadeniz imzasıyla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan yazıda, yolsuzluk ve suiistimal iddiaları ayrıntılarıyla anlatıldıktan sonra, suçluların en ağır cezalara çarptırılmaları belirtiliyordu. Kısacası, yürütme aynen bugün olduğu gibi yargıya müdahale ediyordu. Sonunda, zanlılar, 3 ay ila 4,5 ay hapis cezasına, 3 ay ila 4,5 ay memuriyetten men cezasına çarptırıldılar.
Uzun süren temyiz sürecinden sonra Denizbank, İmpeks ve Satie davalarından yargılananların hepsi beraat etti. Yolsuzluğu yapanların Celal Bayar’ın ekibi olduğu için İnönü’nün duruma müdahale ettiği ima edilir ancak bu haksızlık olur. Çünkü İnönü dürüst bir insandı ve işin içinde Celal Bayar olmasa da müdahale ederdi diye düşünüyorum. Ancak İsmet İnönü bu davalar aracılığıyla en önemli siyasi rakibi Celal Bayar’ın ekibini tasfiye etmiş, yeni döneme, siyasi gücünü ve kararlılığını göstererek başlamıştı.
Cemil Koçak, kitabında ve 17 Ağustos 2013 tarihli Star’daki yazısında İmpeks’in ortaklarından Refii Bayar’ın bu olaylar yüzünden 1940’ta intihar ettiğini belirtiyor. Metin Toker de, DP’nin Altın Yılları adlı kitabında, 1951’de İsmet İnönü’nün oğlu Ömer’in adının 1945’te işlenmiş bir cinayet olayına karıştırılmasını, Bayar’ın oğlunun ölümünün intikamı olduğunu belirtiyor. (Ömer İnönü bu davadan beraat etmişti.) Başka kaynaklarda ise Refii Bayar’ın 1941’de kalp romatizmasından öldüğü belirtiliyor. Hangisi doğru öğrenemedim. -
Refah Olayı
İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde, Refah gemisi İngiltere’de Türkiye için inşa edilen savaş gemilerini taşımak üzere hazırlanmış bir şilepti. Mersin Limanı’ndan 23 Haziran 1941‘de hareket eden şilep, hareketinden birkaç saat sonra kimliği meçhul bir denizaltı tarafından torpillenmişti. Şilep batarken 200 kişilik mürettebattan sadece 32 kişi kurtulmuştu. Olay Akdeniz’deki savaş koşulları yüzünden normaldi ama soruşturma sırasında ortaya çıkmıştı ki, şilep yeterince sağlam değildi ve yeterli sayıda kurtarma ekipmanına sahip değildi.
Olayın ardından CHP’nin ileri gelenlerinden Hilmi Uran TBMM’de sert bir konuşma ile Milli Müdafaa Vekili Saffet Arıkan’ı suçladı. Arıkan yapılan güvenoylamasında 209 güven oyuna karşılık 14 güvensizlik oyu alarak yerini korudu. Hükümet kazaya uğrayan mürettebata tazminat ödedi. Olaydan 5 ay sonra Milli Müdafaa Vekili Saffet Arıkan ile Münakalat Vekili Cevdet Kerim İncedayı, Genelkurmay Başkanlığı’nın bu iki bakanın da soruşturulmasını talep etmesi üzerine istifa etmek zorunda kaldı. Ancak, uzun bir soruşturma döneminden sonra 13 Ocak 1944’te açıklanan mahkeme kararında “geminin dışarıdan gelen bir etki ile infilak ettiği ve bu yüzden battığı, gemide mevcuda yetecek kadar kurtarma alet ve vasıtaları olmadığı, ancak bunların bulundurulmayışının kasıtlı olmaması yüzünden sanıkların beraatine...” deniyordu. Yani, bir kez daha, bir yolsuzluk olayı kimseye ceza verilmeden kapatılıyordu. Tek parti döneminin son yolsuzluk skandalı, İkinci Dünya Savaşı sırasında alıp başını giden karaborsacılık, karne yolsuzlukları, 1947’de Marshall Yardımları ile başlayan ithal malları tahsislerindeki yolsuzluklar, bakır, kalay, lastik yolsuzlukları yüzünden Gümrük ve Tekel Bakanı Suat Hayri Ürgüplü ve bakanlığın pek çok memurlarının yargılanmasıyla sonuçlandı. Beklendiği (!) gibi Ürgüplü beraat ederken, memurlar ufak tefek cezalarla kurtuldu.
AKP dönemi
2002’den beri güya rüşvet ve yolsuzlukla mücadele konusunda iddialı olan bir parti tarafından yönetiliyoruz ama yolsuzluk ve rüşvet iddiaları hız kesmedi. İlk aklıma gelenler, Cumhurbaşkanı Gül’ün dokunulmazlık sayesinde yargılanamadığı ama Necmettin Erbakan’ın mahkûm olduğu ‘Kayıp Trilyon Davası’, ‘Ofer’, ‘Ali Dibo’, ‘Çalık’ muammaları, AKP’li olsun, CHP’li olsun çeşitli belediyelerdeki imar yolsuzlukları, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin 1 milyon dolarlık ‘iş takibi’, ucu AKP’ye giden Almanya’daki Deniz Feneri yolsuzluğu, tam 26 kez değiştirilen İhale Yasası’nın ima ettiği, bildiğimiz ve bilmediğimiz ihale yolsuzlukları...
Yıllardır internette dolaşan ‘30 Aylık AKP İktidarı Döneminde Gerçekleştirilen 60 Ak Yolsuzluk Dosyası’ başlıklı yazı, merak edenlere, daha işin başında nelerin ‘başarıldığı’ (!) konusunda fikir verebilir...
Bu yüzden, ortaya çıkarılışını iktidar bloku içindeki siyasi çatışmaya borçlu olsak da, devlet içindeki gayrimeşru örgütlenmelerle eşzamanlı olarak yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ciddiyetle araştırılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını bir vatandaş olarak talep ediyorum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016