Cihan AKTAŞ
Akit’in Hilâl Kaplan’la ilgili son yayınını nasıl değerlendirmeli? “Kiliseye girme hatası”işlenmişse de, fotoğraf çektirilecekse eğer, haçtan uzak durulmalı, öyle mi...
İslami kaynaklarla haşır neşir olan herkes iyi bilir; kişinin imanı, dinden çıkıp çıkmadığı konusunda apar topar haberlerle, aşırı yorum ve niyet okumalarla hüküm verilemez.
Müslümanlar bu ülkede varlıklarını paryalaştırmaya, sakatlamaya dönük mühendislik işlemleri yüzünden öyle çok sıkıntı çektiler ki, insan kemalist ideolojinin baskısını yaşamış herhangi bir kişinin, özellikle de kamusal bir sorumluluğu olan bir gazetenin benzeri bir hataya düşmemek için elinden geleni yapacağını sanıyor. Tuhaf zamanlardan geçiyoruz.
Aklıma bahar aylarında “Kayseri’nin vicdanlı kadınları” başlığı altında bu köşede anlattığım kadınlar geliyor. Bir davetle gittiğim Kayseri’de, Talas/Endürlük’te adeta yıkılmaya terk edilmişAndronik Kilisesi için kaygılanan mütedeyyin, (kimisi siyah çarşaflı) tesettürlü kadınlarla tanışmıştım; imar ve inşa gayretiyle adı Kayseri’ye nüfuz etmiş Mahperi Huand’tan izler taşıyan kadınlar... Beni kiliseye götürdüler, tavanındaki tuğlaları düşecekmiş gibi gelen, uyarı levhalarıyla duvarlarından ve her köşesinden uzakta durmaya çağrıldığımız kiliseyi inceledik, çeşitli köşelerinde fotoğraflar çektik, çektirdik. En son olarak çan kulesini de kaybeden kilisenin adım adım çöküşüne 15 yıldır tanıklık eden Ayşe Hanım, “kilisenin konumu, yapısı, figürleri, bana daha önce o bölgede yaşamış insanların konuşmayan dili gibi geliyordu. Ben bu kiliseyi gördüm, çocuklarım da gördü, ama torunlarım göremeyecek” diye anlattı hislerini.
Meramını ayetlerle açıklamaya özen gösteren, hayatını iyiliği bildirip kötülükten sakındırmaya adamış bir kadın, sözünü ettiğim. İyilik ise yüzlerin Doğu ve Batı’ya çevrilmesinden daha başka, bambaşka bir olgu.
Hilâl o denli şeffaf, dikkatli ve donanımlı ki, kilisede ya da havrada, nerede olursa olsun aynı Hilâl olacaktır. Ayrıca, kilisenin işte bu şekilde takdiminin Hıristiyan vatandaşlarımızı nasıl inciteceği sorusu da gözardı edilemez.
Herhangi bir yazar fikirlerini bir güvenle, kaynak belirterek, tutarlı olmaya çalışarak, sansasyondan kaçınarak ifade ediyorsa, onunla anlaşılmaz hâle gelen çeşitli sorunları, ortaya attığı bazen anlaşılmaz gibi gelen görüşleri tartışmanın daha sahih yolları olmalı. Başörtüsü davası konusunda bir hayli duyarlı olagelmiş bir gazetenin başörtülü bir yazar konusunda bu tavrı, nasıl açıklanabilir?
Hadis-i Şerif’e göre kişinin kalbinde imanla küfür, doğrulukla yalan, emanetle hıyanet birlikte bulunmaz. Kadıköy’de bir yerde bir grupla birlikte oturuyoruz, Hilâl’le. Sohbet akıp giderken, o sessizce aramızdan kayıp mescide yönelişiyle bize namaz vaktinin geldiğini hatırlatıyor. Çalışkan, gayretli, ilkeli mütedeyyin bir genç kadının başörtüsü sorununu canla başla benimsemiş bir gazete tarafından bu şekilde aşırı yorum güden haberlerle baskı altına alınacak yerde, düşüncelerini bütün sebepleriyle açıklaması için başköşeye yerleştirileceğini sanıyor insan. Gerçekten tuhaf zamanlar.
Fikirleriyle yol alma çabası içindeki mütedeyyin bir yazarın Müslümanlığını şaibe altına almaya dönük kul hakkını umursamayan yayını, Akit’in dil ve üslubu konusunda muhasebede bulunması için bir dönüm noktası olur dilerim. Ayrımcı muamelelerin, zulmün olağanlaşmasına haklı itirazın bilediği dil yenilenmediği, kul hakkını umursamaz yayınını sürdürdüğü takdirde öncelikle kendi kendine yazık edecektir.
Saf yüreğiyle Pınar Selek...
Şöyle yazıyor Gülten Akın, “Akan suyu yakalayıp durdurmaktır meâl” başlıklı şiirinde: “En ağır sınavdan en saf olan geçer/ Öder geçer.”
Bu mısraları her hatırladığımda aklıma Pınar Selek de düşüyor, ya da tam tersi oluyor. Bir insan hasbelkader içine düşürüldüğü bir davada nasıl bu denli istikrarlı bir şekilde hem suçlu hem de suçsuz bulunabilir? “Beni mutsuz ve yorgun bir insan hâline getirmelerine, dilimin acılaşmasına izin vermeyeceğim. Umudumu koruyacağım” diyor, Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili davada beraat kararı müebbet istemiyle yargılanma kararına dönüşen Selek. Şairin ola ki dilini acılaştırmaya hakkı var, ama Selek yaşadıkları nedeniyle dilini acılaştırmamak zorunda bir de. Bunu başarabilir, çünkü her hâlde bir tür saflığı var; öyle olmasaydı, kariyer peşinde koşmak yerine sokak çocuklarının arasına niye karışacaktı ki...
Pınar Selek’i destekleyenler, ona hukuk yoluyla reva görülen zulmün tanığı olanlar razı gelemedikleri bu adaletsizliğe karşı 13 aralıkta, 13:00’te Çağlayan Adliyesi C Kapısı önünde olacaklar.
En ağır sınavdan en saf olan geçer... Öder, geçer...
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016