Erol KATIRCIOĞLU
İktisadi gelişme konularıyla uğraşan iktisatçılar her hangi bir ülkede gelir dağılımının bozukluğuyla çatışmacı bir siyasi ortamın varlığı arasında yakın bir ilişki olduğunu varsayarlar. Gelir dağılımın bozukluğu, yani ülkede, az sayıda yüksek gelir elde edenlerle çok sayıda düşük gelir elde edenlerin varlığı doğal olarak çatışmacı bir potansiyel taşır. Ama yüksek gelir elde edenler bir kimlikten, düşük gelir elde edenler başka bir kimliktense çatışmacı potansiyel daha da yüksek olur. O nedenle de gelir dağılımının bozukluğu farklı kimliklerle örtüşürse o ülkede bir sosyal çatışmanın ortaya çıkması da kaçınılmaz olur. Çünkü toplumun içindeki bir grup, sadece başka bir kimliğe sahip olmaktan dolayı ekonomik olarak dışlanmışsa o toplumda çatışmacı bir ilişkinin gelişmesi de o kadar kolay olur.
Türkiye’de durum bu mudur, Kürtlerle Türkler arasında gelir farklılıkları var olan çatışmacı atmosferin yaratıcısı mıdır, Kürtler ekonomiden tümüyle dışlanmış bir halk mıdır gibi konuları daha sonraki yazılarımda ele alacağım. Bu yazıda ise konuyla ilgili bir başka noktanın altını çizmek istiyorum. Kürtler, ekonomik olarak dışlanmış bir halk değildir belki ama siyasi olarak dışlanmış bir halktır. Bir başka deyişle daha düne kadar varlıkları dahi kabul edilmemiş bu halkın siyasi olarak var olması ve mevcut siyasi sisteme dahil olmak istemesi sanırım Türk siyasi elitlerinin en korktukları meselelerden biridir. O nedenle de 1990 yılından bu yana Kürtler 9 parti kurmuşlar, bunlardan 7’si, ya kapatılmış ya da fes edilmiş, ikisi ise hala hayattadır (DBP ve HDP). Bu durum bile “Kürt sorunu” dediğimiz sorunun oturduğu ana eksenin ekonomik dışlanmışlıktan çok siyasi dışlanmışlık olduğunu açıkça göstermektedir. Bir başka ifadeyle Türk siyasi eliti Kürtlerin varlığına değil, Kürtlerin siyasi haklarını kullanmasına karşıdır. O nedenle de siyasi partilerini kapatıp durmaktadır.
Çözüm sürecinde, “masa”nın kim tarafından devrildiği zaman zaman tartışma konusu olmakta muhtemel nedenleri üzerine konuşulmakta. Yukarıda altını çizdiğim düşüncelerden gidersek, “Türkiyelileşme” hedefiyle siyasete giren ve barajı aşma potansiyeli taşıyan HDP’nin ve Selahattin Demirtaş’ın varlığı bence masanın devrilmesinin de asıl nedenidir. Çünkü, böyle bir çoğunlukla parlamentoya girecek ve üçüncü parti konumuna gelecek olan bu partinin varlığı Türk siyasi elitlerinin korkulu rüyasıdır ve masayı devirerek bu rüyayı görmekten kurtulmak onlar için tek yoldur.
Çünkü hep öyle olmuştur. Nitekim, parti kapatan otoriter bir yönetim olarak algılanmasın diye, ya da biz kapatsak nasıl olsa onlar yenilerini kurarlar diye DBP’yi ve HDP’yi kapatmayan iktidar, her iki partinin de binlerce yöneticisini, eş başkanlarını, sözcülerini ve milletvekillerini hapse atarak ya da zaman zaman tutuklayıp serbest bırakarak bir çeşit kapatma işlemi yapmaktadır.
Peki ama neden?
Nedeni açık. Kürtleri siyasi alandan dışlamak. Oysa güneş balçıkla sıvanmıyor. Kürtler bu ülkenin vatandaşlarıdırlar ve taleplerini parti kurarak seslendirmek hakkına sahiptirler. Yok eğer kimlikleri üzerinden siyasallaşmış olmalarına karşıysak, unutmayalım ki AKP İslami, CHP de laik kimlik üzerine kurulmuş partilerdir. Dolayısıyla sağlıklı bir toplum, bırakın toplumdaki grupların taleplerini, tek tek bireylerinin taleplerini bile dinleyen bir toplumdur. O nedenle de toplumdaki bir kimliği ve taleplerini yok saymak, bir zamanlar laiklerin İslamcılara yaptıklarına benzer bir durumdur ve nasıl laiklerin yaptıklarının bir sonu olmuşsa bugün İslamcı siyasetin yaptıklarının da bir sonu olacaktır.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
30.09.2025
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025