Fehim TAŞTEKİN
“Durum felaket!”
“Sezar Yasası ile daha da kötü olacak!”
Suriye için yeni bir felaket sayfası açılıyor. 2011’den bu yana silahlı isyanla sistemi değiştiremeyenlerin gözlerinin ışıldayarak baktığı bir sayfa.
“Suriye Devlet Başkanı Beşşar el Esad’ı 9 yıllık savaş götüremedi, acaba ekonomik felaket mi götürecek?” Kâhinlerin bile bir kese altını “Aman istemez kalsın” diyerek geri çevireceği bir soru.
Malum, Amerikan yönetiminin Suriye’yi halletme stratejisi 2018’den bu yana ‘ekonomik yaptırımlarla dize getirme’ seçeneğine kaydı. Amaç, baskıları dayanılmaz noktaya taşıyıp Suriye’nin belini kırmak. “Amacımız artık rejimi devirmek değil tutumunu değiştirmek” diyorlar. Yani Şam’ın yaslandığı dayanaklardan feragat etmesi, ilişkiler manzumesini sıfırlaması!
Şimdi Amerikan Özel Temsilcisi James Jeffrey’in ağzı tavana varmış; “Suriye lirasının değer kaybetmesinde yaptırımların rolü var” diyor.
Ülkenin güneyinde Süveyde’de birkaç gündür ‘az katılımlı’ gösteriler oluyor. Bunlar yeni bir devrim provası olarak lanse ediliyor. “2011 isyanının yeniden dirilişi!” Dürzilerin bölgesi Süveyde hükümet güçlerinin demir yumruğunu çalıştırmaktan imtina edegeldiği bir yer. Sorunlar yer yer küçük çaplı çatışma boyutuna varsa da Dürziler de yarın “sapkın mezhep” muamelesi görecekleri bir isyanın aktörlerine kapılmadı. Süveyde, Suriye kentlerinin aynası sayılmaz. Orada olan orada kalıyor. Hele İdlib’de olanlarla aynı düzlemde değerlendirilemez. Henüz diğer kentler sakin. Elbette bu, insanların öfkeli olmadığı anlamına gelmiyor.
***
Gerçekten alarm vermeye değer bir gidişat mı yoksa yine bir devrim kakofonisi mi?
Muhalifler Suriye lirasının dolar karşısındaki sefaletini iştahla paylaşıyor; tüp kuyruğundaki insanları, ilaç alamayan hastaları, işletmelerine kilit vuran insanların anlatılarını, Suriye lirasını sigara kâğıdı yapıp tüttürenleri…
Yaptırımlardan devrim umanların beklentileri bir kenara tablo hakikaten ağırlaşıyor. Hafta sonu 1 dolar 3 bin Suriye lirasını gördü. (Yazının devamında Suriye lirasını sadece lira diye yazacağım.) Ocakta 1 dolar 940 liradan işlem görüyordu. Merkez Bankası’nın resmi kuru ise yılbaşından beri sabit; 704 lira.
Bir doların 48 lira olduğu 2011’de eline 212 dolar geçen bir memurun bugünkü maaşı hafta sonu kuruyla 27 dolara tekabül ediyor. Mayısa kadar son bir yılda gıda fiyatları ikiye katlanmıştı. Haziranda enflasyon iyice tırmanışa geçti. Suriyeli gazeteci Sarkis Gassarciyan geçen bayramda akraba ziyaretlerine eli boş gittiklerini anlatıyor.
Adettir bir kutu tatlı götürmek. Baklavanın fiyatını 40-50 bini bulmuş. Bir asgari ücrete bedel.
Birkaç haftadır yeni kurlarla kimse önünü göremiyor. Daha doğrusu malı olan satmıyor, ihtiyacı olan almıyor. Özellikle ilaç sektörü ‘S.O.S’ veriyor. Halbuki ilaç ve gıda kendi kendine yeten ülke olma şiarının iki ana uygulama alanıydı. Fakat sektör dışarıdan hammadde getiremiyor, teknolojisini yenilemiyor. Pek çok sektörde maliyetler ikiye, üçe katlanınca yatırım aşamasındaki projeler iptal ediliyor. Dolar sıkıntısı ve transfer sorunları yüzünden hammadde temin edemeyen, etse bile kur farkını ürettiği ürüne yansıttığında alıcı bulamayan, ihracat kanallarını kaybeden üreticiler iflas ediyor. Tarımsal ilaç ve araç-gereç bulamayan çiftçiler verim alamıyor. Petrol, doğalgaz ve pamuk alanlarının büyük bölümü de merkezin kontrolünde değil. Olsa bile satamıyor.
***
Özetle ülkenin yeniden inşa sürecine şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemeçte Suriye savaştan beter bir savaşa giriyor. Esasen Suriyelilerin yaptırımlarla imtihanı 40 yıllık bir hikaye. ABD, İsrail’le olan düşmanlığa bağlı olarak 1979’da “terörü finanse eden devletler” listesine aldığı Suriye’yi bugüne kadar çok sayıda yaptırım kararıyla cezalandırdı. Yaptırımlar 2004’de değişim talepleriyle ilişkilenmeye başladı. 2011’den sonra baskı tırmandı. 2018’de ise iş ekonomiyi çökertme siyasetine evrildi. Kargo gemileri, sigorta şirketleri ve bankalar dahil petrol üretim, transfer ve satışında yer alan şirketler hedefe konuldu.
Şimdi ABD, 17 Haziran’da devreye sokacağı ‘Sezar Yasası’ (Caesar Act) çerçevesindeki yaptırımlarla oyunun kurallarını değiştiriyor. Amerikalı olmayan kişi ve şirketler de Suriye ile iş yaptıklarında cezalandırılacak.
Daha şimdiden kara listeye girmekten korkan firmalar Suriyelilerden uzak duruyor. Yani Sezar daha gelmeden kesiyor.
Mali krizin başka nedenleri de var. Savaşın yıkıcı yükü, kötü yönetim ve yolsuzluklar. Bunlar Suriye’nin kendi tarafındaki sebepler. Dışarıya dönersek ikinci faktörü hemen kapının önünde buluyoruz: Lübnan’daki kriz. Lübnan bankaları dar boğaza girerken Suriye sermayesi nefessiz kaldı.
Lübnan bankaları birkaç nedenle Suriyelilerin paralarını tuttuğu yerdi: Birincisi yaptırımları atlatmak için Lübnan önemli bir kanal. Basitçe söylersek ABD ve AB’nin kara listelerine girmekten çekinen firmalar ürünlerini Lübnan’daki aracılara satıyor, parasını da Lübnan bankaları üzerinden tahsil ediyor. İhracatta da bu bankalar kullanılıyor.
İkincisi, savaş yüzünden Suriye bankalarının başına ne geleceği belli olmadığından Lübnan güvenli, erişilebilir ve en yakın seçenekti. Lübnan bankalarında Suriyelilere ait mevduatın Suriye’deki bankalardan daha fazla olduğu öne sürülüyor. Hatta miktarı 50 milyar dolar olarak tahmin edenler var. Muhtemelen rakam abartılı.
Artık Lübnan bankalarından para çekmek deveye hendek atlatmaktan zor. Üstelik ödemeler yerel para cinsinden ve resmi kurdan yapılıyor. Yarı yarıya kayıp. Bu paralar dolar olarak Suriye’ye geldiğinde katmerli bir kur darbesi daha yiyor. Yani bu dönemde parayı yerinden oynatmak çöpe atmakla eşdeğer.
Lübnan’dan parasını çekemeyenler Suriye’de çarkı döndüremiyor. Suriye’ye dolar akışındaki düşüş kurdaki dalgalanmayı yukarı itiyor. Bu kur rejimiyle eldeki dolarla dışarıya sipariş vermek de iş değil.
Ayrıca yurtdışında çalışıp ailelerine her ay 100-200 dolar/euro gönderenler için Lübnan’daki para transfer kuruluşları yegane kanaldı. Ancak Corona salgını yüzünden bu akış da azaldı.
Özetle Lübnan kavşağında Suriyeli yatırımcı durmuş, tüccar kilitlenmiş, üç beş kuruşla ülkeye döviz girdisi sağlayan aile fertleri çaresiz kalmış durumda.
Suriye yönetiminin mali krizi aşmak için 20’nin üzerinde büyük şirketi maliye kıskacına alması da derde devam olmadı. Malum bu çerçevede Esad’ın kuzeni Rami el Mahluf’un mallarına da tedbir konuldu. Bazı yorumlara göre bu operasyonlar da döviz piyasasını olumsuz etkiledi.
***
Bu zor dönemeç için sihirli formül yok. Suriye içerde dolarla ticareti yasakladı. İhlal için yedi yıla kadar hapis cezası getirildi. Şam’dan bir kaynağın aktardığı bilgilere göre fiilen kesilen cezalar 6 ay ile 1 yıl arasında fakat tutuksuz yargılanma seçeneği tanınmadığı için caydırıcı olabiliyor. Döviz çıkışını önlemek için pek çok ürünün ithalatı yasaklandı. Bu tedbirlerle durumu tersine çevirmeleri zor gözüküyor. Krize yanıt verecek bir politika geliştirebilmiş değiller. (Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde Türk Lirası’na geçiliyormuş, bir çare olarak!)
Şam’ın en önemli iki destekçisi Rusya ve İran elbette bunca savaştan sonra Suriye’yi akıntıya bırakmak istemez. Suriye için cephane, silah deyince Rusya’yı, nakit deyince İran’ı anmalı. Fakat savaş sürecinde müttefiki için en az 30 milyar dolar harcayan İran’ın şu an elinden gelen 4 milyar dolarlık kredi hattıyla petrol ve gaz göndermek. Fazlasını yapacak durumda değil. Bir hesaba göre Suriye iç piyasaya sattığı İran petrolünden yılda 1 milyar doları kasasına koyuyor. Bizim açımızdan sayılmış bir para değil, miktarını kasadarları bilir.
Amerikalılar bu ‘sürek avı’nı nereye vardırmak istiyor? Konuştuğum bir kaynağa göre Amerikalılar, 17 Haziran’dan sonra Suriye’nin toparlanamayacağı bir sürece gireceğini ve Rusların da mecburen çıkış yolu arayacağını düşünüyor. Amerikalılar ‘Sezar Yasası’nın yıkıcı etkisini görünceye kadar pazarlığa girmeyecek. Çıkacak tabloya göre geçiş senaryolarını konuşmaya başlayacaklar. Bunlardan birisi de Sudan örneği. Ömer el Beşir sonrası ülkeyi seçime götürmek üzere ‘askeri geçiş konseyi’ oluşturulmuştu. Amerikalılar bu örneği tutmuşa benziyor!
Rusya ve İran’ın yanıtı ne olacak, bekleyip göreceğiz. Ayrıca İran ve Suriye gibi ülkelerin yaptırım atlatmada yeteneklerinin gelişmiş olduğunu da hatırlatalım. Bu kez dönemeç çok keskin, lakin Orta Doğu’nun yolları ne zaman olağan rotalara sahip oldu ki! Bu diyarın rotaları kâh şarampole gidiyor kâh düzlüğe…
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları









































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025