Gürbüz ÖZALTINLI
Çok değil, 10 ay öncesine dönelim. Tarih 23 Şubat 2013.
“… Hükümet kesin vesayetten kurtuldu mu hesaplaşma tam olarak yapıldı mı? Tayyip’in Hükümet mekaniği, Kürt hareketine vurduğu kadar kendisine izin veriliyor, alan açılıyor vesayet kurumu, güç odakları tarafından. Sayın Başbakan zekice bu mekaniği teşhis etmiş ve iyi kullanıyor. Komplonun bir parçası değil. Danışıklı demiyorum ama Başbakan komplonun parçasıdır demiyor ama, bu yöntemi bir iktidar aracı olarak görüyor. PKK’ya vurarak yerini sağlamlaştırıyor.
… Yeni gladyo tam anlaşılamıyor. Çözüm adına yapılan her şeyi sabote ettiler. Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan’a gelecekti. Benim bu süreci canlandırmam, darbeyi engelleme sorumluluğu… Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım.
… Türkiye’de üç koldan paralel devlet çalışması var. Bu ilişkileri sabote edilmeye başladı. Sıradan lobiler değil. ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar… AKP’ye de, medya ve işadamlarına da sızmışlar. Sadece MİT kalmış, hedeflenen bizim geliştirdiğimiz diyalogdur. MİT Müsteşarı düşürülmek isteniyor.”
Türkiye’den bir Kuzey Kore çıkartmak gibi planı var mıdır bilmiyorum. Bu sözlerin sahibi, internet köşelerinde uçuk teoriler sayıklayan UFO meraklılarından, ya da kasaba kahvelerinde “Türk’ü yok etmek isteyen gavur” üzerine bayat klişeler savuran köylülerden biri değil. Bugün 40 yaşına gelmiş bir kuşağın ne zaman başladığını bile hatırlamadığı Kürt isyanını yöneten Öcalan’ın İmralı görüşmelerinden hatırlıyorsunuz bu sözleri. Tutanaklar yayınlandığında ne paranoyaklığı kalmıştı, ne kabalığı, ne megalomanisi… Eline kalemi alan girişmişti.
Bu sözlerden bir ay sonra Diyarbakır’da yüz binlerce insana kürsüden okunan mesajıyla“silahlı mücadele döneminin kapandığını” ilan etti. Aynı günün akşamında ekranlardan duyduğum buruk sesleri asla unutmayacağım. Demokrasinin önemli olduğunu anlatıyorlardı bize. Uludere aydınlatılmadıkça, 12 Eylül Anayasası değişmedikçe, reformlar gerçekleştirilmedikçe barışın sağlanamayacağını söylüyorlardı. Hükümette böyle bir niyet olmadığına ikna etmeye çalışıyorlardı bizi. O tarihi günün gecesinde seçtikleri cümleler bunlardı. O günden bu yana da “istediği her şeyi yapabilecek, güce doymayan, otoriter bir tek adam” portresi çizmeye adadılar kendilerini.
Şimdi, “güçlü tek adamın” dünyada nasıl yalnızlaştığını dinliyoruz onlardan. Her yazısının yarısını Batı basınının “tarafsız analizcilerinin” Erdoğan eleştirisine ayıranıyla, “bilmiyor muydun devletin yapısını, neden izin verdin” diye hesap soranıyla, “ kaybettin çekil artık” çağrıları çıkartanıyla sahne aldı şimdi bu koro. Çok şeyler bekleyip de yaptıramadıkları “güçlü tek adam” bir haftada “kaybetmiş aciz”bir profile dönüştü kalemlerinde. Hayır, tutarlılığa davet etmeyeceğim. Dürüstlüğe çağıracağım.
14 yıldır adanın ortasında küçücük bir odada türlü tecritler yaşayan bir Kürt siyasetçinin yukarıda aktardığım analizlerini, nasıl olup da kendilerinin yapamadığını soracağım. Göremediğiniz neydi? 2007 yılına kadar, yani tam beş yıl Ergenekon’a dokunamamış, askeri vesayetle ölüm kalım kavgasına girmiş bir partinin devletteki Cemaat yapısıyla işbirliği yapmadan bu mücadeleyi kazanmasının imkânsız olduğunu mu anlayamadınız? Oyların yarısını değil tamamını alsa bile, tarihi boyunca bürokratik geleneğin tamamen dışında kalmış bir siyasi hareketin, santim santim parsellenmiş bu devleti kontrol edebilmesinin hayal olduğunu düşünemeyecek kadar mı uzaylısınız? Pennsylvania’dan yönetilen, bütün diskurunu Müslümanlık üzerine kurmasına rağmen tarihinde bir tek kere “Gazze” dememiş bir yapıya çok güvendiği için mi girdi bu ittifaka Erdoğan, yoksa güç dengeleri onu mecbur bıraktığı için mi?
MİT darbesi de mi uyandırmadı hiç sizi? Öcalan’ın İmralı’daki odasından gördüğü kuşatılmışlığı nasıl göremediniz? Röportajlar yapacak, Kürt sorunun çözümünde kendinizi tek ehil insan ilan edecek kadar o dünyaya yakındınız oysa. Hiç kimse “işler göründüğü gibi değil” diye kulağınıza fısıldamadı mı?
Beni en şaşırtan cümleler de bizim siteden Genç Sivil dostumuzun kaleminden geldi.
Turgay Oğur yazmış: “11 yılda her mağduriyetten daha da güçlenerek çıkan, her zaferden sonra kale duvarlarını biraz daha kalınlaştıran, YAŞ’ta masanın başına oturabilen, MİT’in başına istediği adamı getirebilen, medyada dünya ortalaması üstünde destekçisi olan Türkiye’nin gelmiş geçmiş en kudretli iktidarı var karşımızda bugün.” Sonra ekliyor: Artık mağduriyetten, bütün dünyanın kurmuş olduğu kumpaslardan bahsetmeyin…
“Gelmiş geçmiş en kudretli iktidar”ın üç kanıtı var: YAŞ, MİT, medya…
YAŞ’ta masanın başına oturan Erdoğan bunu oylarıyla yapmadı sadece. Tasfiyenin asıl aktörü bu gün ona kafa tutan bürokrasiydi. Cemaat “biz olmasaydık oturamazdın oraya” derken haklı.
MİT ise askeri vesayet tarafından çoktan ıskartaya çıkartılmış; hantal, işlevsiz bir yapıya dönüşmüştü Erdoğan geldiğinde. Kürt savaşıyla birlikte askeri vesayetin asıl enstrümanı JİTEM olmuştu. Doğrudan ordu içinden yönetilebilen, sivil alanın bırakın müdahaleyi varlığından dahi haberdar olmadığı bir yapı oluşturmak daha rasyonel bulunmuştu. Sivil hükümetlerin de kısmen içine el atabildiği, hizipler oluşturabildiği Başbakanlığa bağlı bir MİT’in, kirli savaşta çıkartabileceği muhtemel arızalar hesaba katılmıştı belli ki. Erdoğan’ın büyük şansıydı bu. Fakat ne kadar büyük bir şans olduğu, ne kadar etkinleştirilebildiği de bu son operasyonda anlaşılıyor. Aylar önce gazetecilere sızdırılan, tweetlerde açıkça sinyalleri verilen bu tuzaktan Başbakan’ın son gün haberi olduğunu biliyoruz.
Medyaya gelince; matematiği aynı hocalardan öğrenmemişiz diyeceğim ben Turgay Oğur’a…
Özetle: Evet, Erdoğan’ın çok güçlü toplumsal desteği var. Her seçimde açık ara önde. Fakat Türkiye siyasetinin güç dengelerinde farklı bir matematik işliyor. Devlet-toplum ilişkileri geleneğinden, uluslararası aktörlerden, siyasetin görünmez mekanizmalarından bahsetmeyeceğim. Çünkü bunların hepsi eleştirmeye çalıştığım insanların zaten bildiği şeyler.
Sadece şunu soracağım:
Diyelim ki Erdoğan körlük yaptı. İttifaklarını yanlış kurdu. Devleti şeffaflaştırmakta yavaş kaldı. Liberallerle gereksiz çatışmalara girdi. Kürt siyasetinde savrulmalar yaşadı.
Bunlar bizim derin darbe karşısında sessiz kalmamızı meşru kılar mı?
Buradan mı yürüyeceğiz demokrasiye?
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023