Mehmet BARANSU
Uzunca süre Ergenekon ve vesayet kurumlarının saldırılarından mustarip olan AK Parti, yaftalama ve etiketlemenin sonuç alınabilir bir yöntem olduğunu iyi öğrenmiş olmalı. Düne kadar “şeriatçı, takunyalı” gibi sıfatlarla yaftalananlar, aynı yöntemi daha sistematik biçimde kendilerini eleştirenlere uygulamaya başladı. Neşe Düzel’i bile “cemaatçi” olarak yaftalamaya kadar vardırdılar işi. “Cemaat, iktidarın yolsuzluk dosyalarını yayımlamak için Düzel’i Yayın Yönetmeni yapıp Taraf’ı ele geçirmiş.”
Yıpratma amaçlı bu “psikolojik harbin” hedefi açık ve net: Taraf’ın yayın ekibini ve yönetimini yalan ve iftiralarla baskı altına alıp, frenleme. Haberleri yayımlayamaz hâle getirme. Doğrusu etkili olma ihtimali yüksek bir taktik. Ancak Taraf’ı hiç tanıyamamış bu arkadaşlar.
Bana da “cemaatçi, Fethullahçı” dediler. Tıpkı Düzel gibi benim üzerimden de aynı yöntemi uyguluyorlar. Askerlerin yaptığı gibi. Cemaat’le bağımı ortaya çıkarmak için telefonlarım, mail trafiğim ve bütün haberleşmem teknik takibe alındı. 24 saat esasıyla fiziki takibe maruz kaldım. Kalmaya da devam ediyorum. MİT, Cemaat’le bağımı ispatlamak ve Başbakan’ın önüne dosya koymak için özel bir ekibi sırf bana tahsis etti. Sonuçta, yakalanıp, rezil oldular.
Cemaatçi olsaydım, sanırım Cemaat’e zarar vermemek için susardım. Tıpkı şu an Cemaat’in gazeteleri ve yazarlarının “kuzuya” döndüğü gibi. Ancak susmayacağım. Gerçekleri haykırmaktan vazgeçmeyeceğim. Ekrem Dumanlı’yı eleştirdiğim gibi, yeri geldiğinde AK Parti’yi de Başbakan’ı da eleştireceğim. Birinin arkasında koca bir cemaat olması, diğerinin yüzde 49 oy alması önemli değil. Son 15 yılımı yolsuzluk, Ergenekon ve Balyoz gibi vesayet rejiminin bütün ayaklarıyla ilgili haber yaparak geçirdim. Derin yapıların ellerinde tetikçiler vardı. O gün gerçekleri yazdım, bugün yazmaktan çekinmem. Hükümetin ve gazetecilerinin psikolojik harp taktikli saldırıları beni yıldıramayacak. Bu millete kasteden vesayetçilerle nasıl mücadele ettimse; milletin parasına kasteden vurguncularla da aynı şekilde mücadele edeceğim.
Ustalık döneminden olsa gerek(!) demokrasinin iki temel ilkesi, şeffaflığın ve hesap sorulabilirliğin büsbütün önünü kesmek için büyük bir gayret içinde AK Parti. Her türlü eleştirinin önünü tıkamaya, dokunulmaz olmaya çalışıyorlar. Gazeteci ve yazarlar işten atılıyor. İfade ve basın hürriyetinin çanına ot tıkanıyor. Anlaşılan şimdiki hedefleri Taraf.
Sermaye müthiş bir şekilde el değiştiriyor. “Beyaz muhafazakârlar” türedi. Etraf yalakalarla doldu. Doğruları bir tek Erdoğan biliyor. Kendi doğrularını söyleyenin üstü çiziliyor, yaftalanıyor, yıpratılıyor. Yolsuzlukların üzerine gidileceğine, yolsuzlukları yazanların üzerine gidiliyor.
Taraf yolsuzlukları yazar diye bir korku var. Sahi, yüzde 50 oy desteğine sahipken ve bütün bürokratik konumlar ve kritik kurumları ele geçirmişken, bu kadar çok korkacak ne tür işlere bulaştınız? Sahi nedir bu korku? Nedir sizi Taraf’a bu kadar düşman eden ve iftiralar üretmeye sevk eden? Yolsuzlukların üzerine niçin gidemiyorsunuz?
Şu adımlar bir şeyleri “gizleme”, ileride “hesap sorulmasını” engelleme paniği olabilir mi? Ekonomideki örgütlü suçları, Özel Yetkili Mahkemelerin görev sahasının dışına çıkardınız. Sayıştay Kanunu’nu değiştirip, denetim yapmasını imkânsızlaştırdınız. Anayasa Mahkemesi yaptığınız düzenlemeyi iptal etti. Şimdi de aynı maddeyi torba yasa içerisine bir gece yarısı operasyonu ile koyup, yeniden geçirmeye çalışıyorsunuz. İhale Kanunu’nu kaç kez değiştirdiğinizi siz bile unuttunuz. Yetmedi şimdi de ihalesiz verilebilecek işleri, 250 bin liraya kadar çıkartmak istiyorsunuz.
Kamu ihalelerine fesat karıştırmayı adeta hapis yatmayı gerektiren suç olmaktan çıkardınız. Kamu ve belediyelere ait gayrımenkullerin kira ve satışına ilişkin tüm izin ve imzaları Ankara’da topladınız. Rüşvet suçunu bile alan, veren ve itiraf eden diye değiştirip hafiflettiniz.
Anlaşılan korkularınız büyük. Taraf sizi ürkütüyor. Elinde tankı olanlardan korkmadım, sizlerden de korkmam. Neşe Düzel’in iftiracılara dediği gibi “...Herhangi bir konuda elimizde belge varsa onu da saklamam, yayımlarım. Taraf ile kavga etmek istiyorsanız dürüstçe yapacaksınız. Ama bunu becerebileceğinizi de pek sanmıyorum.”
Tıpkı geçmişte olduğu gibi gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğim. Darbecileri ve derin yapıları deşifre ettiğim gibi ne kadar baskıcı ve güçlü olursa olsun iktidarın hataları ve varsa yolsuzluklarını da yazacağım. “Çaylak psikolojik harpçileriniz ve taktikleriniz” beni etkileyemeyecek. En baskıcı rejimlerin bile tarihten silemedikleri gerçekleri AK Parti de silemeyecek. Gücünü okurdan alan Taraf da er ya da geç ortaya saçılacak gerçekleri yazmaya devam edecek.
Muhataplarına duyurulur...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Eline Hrant’ın kanı bulaşanlar…
29.01.2016 - Kar taneleri
5.02.2016 - Dengir Bey öyle kaçmak yok!
28.12.2015 - Şems-i itiraf!
15.12.2015 - İkametgâh Silivri- Suç darbe
9.02.2015 - Cesaretin bedeli
30.11.2015 - ‘Kelepçeyle gireceksin!..’ Sayın Arınç duymasın!
23.11.2015 - Avukatımız olur musunuz Sayın Arınç!
16.11.2015 - Hürriyet’i kim ‘kumpasa’ getirdi
9.01.2015 - Yüzünde tebessüm eksik olmayan ‘çınar’
26.10.2015
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Ad Soyad Giriniz...
"..Birileri olgusal eleştiri ve çürütme kabul etmiyor; yanlışlığı iyice belirginleşen bir iddiayı bile inatla savunuyor. Çünkü varlığı, iddiası, şöhreti, kariyeri vb buna bağlı..." bu eleştirel tutum, ulkemiz insanlarını beyin felçine uğratmak için içeriden devşirmelerinde desteğiyle yurutulen kampanyalara karşı, bilinçli ve vicdanlı insan onurunu ayaga kaldıracak, entellektuel ahlak ve erdem gereği bir tutum..
Ad Soyad Giriniz...
sn.berktay,.a.aktarın kaypakkaya suçlamasına hala cevap vermemeniz ,ve bir türlü bu konuyu açıklığa kavuştur(a)mamanız ,anlattıklarınızın değeri ve ağırlığı konularında kuşku doğuruyor......
Ad Soyad Giriniz...
berktay a yoneltilen kaypakkaya suçlamasına hala cevap vermemeniz.." ile giden neresinin nesinin ne yapılabilacağı kuşkulu ifade..berktay ne yapsın..