Murat BELGE
Bugünlerde, malum, Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye uzattığı zeytin dalı ve bu partinin eski (neyse ki eski) genel başkanından aldığı cevap gündemde en üst sıraya tırmandı. Ben de bunun üstüne yazıyorum şimdi ama şimdiye kadar söylenmemiş bir şey söylemek üzere değil. Burada söyleyeceklerimin sanırım hepsi söylendi. Yanılmıyorsam en çoğu Murat Sabuncu-Levent Gültekin ikilisinin programında söylendi—ama başkaları da benim hemen katılacağım şeyler söyledi, yazdılar; örneğin Aydın Engin v.b.
Kılıçdaroğlu konuyu gayet doğru bir yerinden açmıştı. HDP’yi Kürt sorununun çözümünde muhatap olarak alması önemliydi ama bunu yapmakla bu partiye bugünden önemli olan bir yer açıyordu. Söylediği, HDP için önemli olmasının yanı sıra, CHP’nin kendisi için de önemliydi.
Ve Sezai Temelli’den bildiğimiz o cevap geldi. Bu cevap sanırım Kürt sorununa barış ve eşitlik ve demokrasi içinde bir çözüm bulunması ihtimaline olumlu bakmayan (aşağı yukarı bütün partilerde bulunduğunu sandığım) kesimlerin hepsini mutlu etmiş olmalıdır. Bir tarihte AKP’ye bakıp sevinerek “İşte, gerçek yüzlerini göstermeye başladılar” diyenler gibi Temelli’ye de hayır dua edenler olmuştur.
“Bu iş bizimle çözülmez” diyor Temelli. “Çünkü bizim üstümüzde daha yüksek bir irade var. Ancak o irade bu sorunla ilgili karar verebilir.” Zaten bugünkü iktidar da bütün tutuklamalarını, kayyımlarını, bütün hukuk dışı uygulamalarını bunu gerekçe göstererek yapıyor. Ve şimdi bu partiden biri, hem de bir süre başkanlık yapmış biri son analizde iktidarın bu siyasetini haklı gösteren bir beyanda bulunuyor. Muhtemelen parti onun bu çıkışını reddedecek ve “kendini bağlar” diyecek; ama bu beyanda bulunulmuştur; varolan iktidarın bu gibi durumlarda “dediğim dedik” tavrı bilinmektedir v.b.
Peki, Sezai Temelli böyle düşünüyorsa, düşündüğünü söyleme hakkına sahip değil mi?
Bunun gibi çetrefilli, dikenli konularda birtakım olguların sır olarak kalması (kalabiliyorsa) olağandır. “Arka koridor” falan gibi terimler bu zorunluklardan türemiştir. Aslında HDP, henüz HEP adıyla kurulduğu dönemde, Sezai Temelli’nin sözlerinden anlaşılan türde bir parti olarak kurulmuştu. Bunun böyle olduğunu bilmeyen yoktu. Türkiye’de en etkili, dolayısıyla en uzun ömürlü “Kürt direnişini” PKK başlatmış, başlattığı gerilla eylemleriyle mücadelesini bir noktaya taşımıştı. Buraya gelmesi bir “başarı” idi; ama bu “başarı” aynı yöntemlerle (Gerilla savaşçılarıyla) sürdürülemezdi. Bir yanda “uluslararası” alan açılıyordu; bir yanda da ülke içinde legal alan kendini hatırlatmaya başlamıştı. Bir “legal” parti bu ihtiyaçlara cevap verebilecek en elverişli araçtı. Ama bu partinin işe gerillayla başlamış ve bu noktaya kadar gelmeyi de başarmış gerilla örgütüne kesinlikle bağlı olması da olmazsa olmaz koşuldu. HEP, böyle kuruldu.
Bu işlerin böyle olması zorunlu muydu? Bence değildi ama bu da sonuçta bir kanaat. Belirli bir kesim PKK’nın başlattığı gerilla savaşının Kürt davasını dünyaya tanıttığına, bu olmasa uluslararası toplumun ilgilenmeyeceğine ve Türkiye’nin de tınmayacağına inanıyor. “Hayır” demesi zor. Ben gene de, dünyanın o günkü koşullarında kan dökme üstüne kurulu olmayan bir demokratik mücadeleyle önemli başarılar kazanılabileceğine inanıyorum ama dediğim gibi tartışmaya açık bir konu bu.
Bütün bu karmaşa içinde, HEP’in kurulması önemliydi. Aynı zamanda epey karışık bir hikâyedir, 12 Eylül sonrasında Halk Partililer’in “Sosyal-demokrat” adı altında Kürtler’e yaptıklarından sonra bazılarımız, başta Aydın Güven Gürkan, sahici bir sosyalist parti kurmaya girişmiştik. Bu oluşum, bir Kürt partisine dönüştü ve bizler uzaklaştık. Herkes ne yaptı bilemem ama benim açımdan bu “uzaklaşma” aramızın bozulduğu anlamına gelmiyordu. Sanırım o tarihten sonra oy kullandığım her seçimde oyumu adı habire değişen bu partiye verdim.
Toplumsal sorunların şiddeti dışlayan yöntemlerle, konuşarak ve anlaşarak çözülmesinin iyiliğine ve gerekliliğine inanırım. HEP gibi bir partinin kurulmuş olması bende o aşamada epey sönük diyebileceğim bir umut ateşi yaktı. Kurulan parti yukarıda anlattığım işlevleri anlattığım çerçeve içinde yerine getirmek üzere kurulmuştu. Ama bir parti, bir “pratik” demektir. Bu “pratik” bir mantık üretir. Buna uygun yol yordam öğretir. Yani insanları değiştirir, dönüştürür.
Legal politikaya girince belediye hemen büyük bir önem kazanır (AKP’nin HDP’li seçilmiş başkanlar yerine kayyum getirmek için verdiği “cansiperane” mücadele de bunu göstermiyor mu?). Bunlar hep oldu. Oldu, çünkü “eşyanın tabiatı” dediğimiz bir şey var. Ancak, belki düşüncelerin ya da inançların inatçılığı diyebileceğimiz bir şey de var. O da insan hayatını aynı derecede köklü bir özelliği. Yani “Kürt siyaseti” yaygınlaşır, bu “yeni” denecek yöntemler yerleşirken, olayı başlangıçta düşünüldüğü matrisler içinde kavramaya devam edenler de vardı. Hâlâ da var. İşte, Sezai Temelli de onlardan biri.
Yukarıda “pratik”lerin ne kadar belirleyici olabildiğine değinmiştim. Demokrasi savaşı verenler önce seçimlerde bağımsız aday gösterme yöntemini akıl ettiler ve bundan belirli bir başarı kazanıldı. Derken HDP olarak, yani adıyla sanıyla seçime girildiğinde gene önceden tahmin edilemeyen başarılar kazanıldı. Ama belirli insanlar da bu işler olup biterken dağlarından gerillalarını idare ediyorlardı. Yani bu da onların” pratik” diye bildikleri şeydi. Bu da kendi ölçüleri içinde belirleyici.
Oradan “hendek” fikri geldi. Şimdiki konjonktürde Sezai Temelli’nin müdahalesinin iktidara kazandırdığı meşruiyetin benzerini o tarihte Tayyip Erdoğan’a armağan eden de buydu. Bu, belirli koşullarda geçerliyken koşulların değişmesi sonucunda anakronik hale gelmiş biçimlere bağlı kalmak ve süregiden mücadelede varılmış yeni imkânları görmeyi, seferber etmeyi reddetmek anlamına gelir.
AKP ile Reis’inin seçtiği yöntem, Kürt muhalefetinin ve önemli demokratik potansiyeller içeren mücadelesinin tarzına “müdahale” anlamını da taşıyor. İktidar, bu “müdahalesi” ile “öyle değil, böyle mücadele edeceksiniz” demiş oluyor. Bu mücadeleyi körlemesine bir “vurkır”a dönüştürmekte iktidarın küçümsenmeyecek bir payı var.
“Mücadele” dediğimiz şeyin zaman içinde, tarih içinde oluşturulmuş biçimler, üsluplar var. Kendini bir mücadele içinde bulan insanlar bunlar arasında kendi seçmelerini yapıyorlar. Bu ülkede Kürtlerin yaşamak zorunda olduğu hayat, başa çıkmak zorunda kaldıkları güçlükler, yeterince çetin. Onlar genel mücadele için seçtikleri biçim ve üslupların kendi aralarında yeni anlaşmazlık ve dışlamalara yol açmasını istemiyorlar. Şu aşamada çözüm olacaksa bunu “Ahmet” yapar, “Mehmet” yapar kavgası başlatmak da çok akıl karı görünmüyor bana…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025