Neşe Düzel
Mazlumder Genel Başkanı Faruk Ünsal: AK Parti devletli olmaya başladı. Bürokrasi ve AK Parti karşılıklı olarak birbirlerini dönüştürdüler, belli bir noktada buluştular
“Bölgedeki hapishanelerde yoğunluktan ötürü KCK tutuklularını Karadeniz’deki hapishanelere nakletmeye başladıkları bilgisi geldi. Tutukluları, yakınları ziyarete gitmeye başladığında Karadeniz’de ‘hareketlilik!’ yaşanır.”
“Binlerce insan KCK’dan 20-30 yıl mahkûmiyetler aldığında ağır bir tablo ortaya çıkacak. Türkiye bu tabloyu taşıyabilir mi, kuşkum var. Hükümet görmüyor, bu güvenlikçi politikanın topluma maliyeti büyük olacak.”
“Hükümet, ‘Yeneyim, ondan sonra Kürtlere haklarını vereyim’ tavrında. Temel haklara bu yaklaşım, ilahlıkla özdeş bir yaklaşımdır. Zira kültürel-siyasi haklar, Allah’ın insana verdiği haklardır. Siyasi pazarlık konusu olamazlar.”
***
NEDEN FARUK ÜNSAL
Bu toplumun hastalanan vicdanı bir türlü iyileşemez. Çünkü insanlar ancak adaletin sağlanmasıyla, cinayetlerin gerçekten soruşturulmasıyla ve bütün sorumluların ve suçluların ortaya çıkarılmasıyla iyileşebilecekler. Oysa Hrant Dink cinayetinin de, Uludere katliamının da arkasında, devletin kendi vatandaşını nasıl katlettiğini ve sonra da suçluları nasıl gizlediğini anlatan rezil bir soruşturma ve hukuk hikâyesi var. Peki, bu olaylarda adalet duygusu ve vicdanları yaralananlar kimler? Toplumun sadece bir kesimi mi yaralandı? Dindar Müslümanlar Hrant Dink cinayetiyle ve sonrasıyla ilgili ne düşünüyor? Hrant Dink cinayeti ve Uludere katliamı konusunda Müslüman dindarlar gereken tepkiyi verdiler mi? Neden dindarlarımızın vicdanı bir ses vermiyor? Dindarlarımız aynı zamanda milliyetçi mi? Dindarlık vurgusunu kuvvetli bir şekilde yapan bir partinin, hem Hrant’ın hem Uludereli köylülerin katliamındaki tutumu, dindar bir insanın vicdanı açısından nasıl değerlendirilmeli? Müslüman dindarların kendilerini sorgulaması gerekiyor mu? Hükümet Uludere’de neden böyle davrandı? Uludereli kaçakçıların PKK’lılarla karıştırılması mümkün mü? Başbakan elde dört saatlik Heron görüntüleri olduğunu söyledi. O görüntülerde neler olabilir? Neden hükümet o Heron kayıtlarını açıklamıyor? Daha önce ordunun birçok yanlışlığının üstüne giden hükümet, neden şimdi Uludere katliamının üstüne gitmiyor da sorumluluğu sahipleniyor? Basın neden sessiz? Hükümet Uludere katliamını bu sessizlikle geçiştirebilir mi? Bütün bu soruları 2002-2007 döneminde AKP Adıyaman Milletvekili olan, Meclis İnsan Hakları Komisyon Başkan Vekilliği yapan Mazlumder Başkanı Faruk Ünsal’a sorduk. Çok yürekten, çok çarpıcı, çok uyarıcı cevaplar aldık. Mazlumder, hem Hrant Dink davasını hem de Uludere katliamını başından beri izledi ve bu konuda raporlar yazdı.
DÜZELTME:
Geçen hafta Dr. Mustafa Dağcı’yla yaptığım söyleşide, Türkiye’de Kürdistan Demokrat Partisi’nin kurucusunun Sait Elçi olduğunu yazdım. Doğrusu Sait Kırmızıtoprak olacak. Düzeltir, özür dilerim.
***
NEŞE DÜZEL: Hrant Dink cinayeti sizce yeterince soruşturuldu mu?
FARUK ÜNSAL: Soruşturulmadı. Devletin cinayetteki payı ortaya çıkmadı. Kamera kayıtları, TİB’in verdiği telefon kayıtları, polis- muhbirlik gibi konulardaki organize ilişkiler yargılamaya yansıtılmadı. Aslında bu dava, zincirin son halkasıdır. Hrant’ın 301. Madde’den yargılanmasıyla başlayan, ölümle sonuçlanan linç sürecinin son halkasıdır. Dolayısıyla bütün bu linç ve cinayet zincirinde devletin hangi kurumlarının ne kadar payı olduğu net olarak artık ortaya çıkmalı.
Hrant cinayetinin iki boyutu var. Bir hukuki boyutu, bir de vicdani boyutu. Dindarlık vurgusunu kuvvetli bir şekilde yapan bir iktidarın bu cinayetteki tutumu, dindar bir insanın vicdanı açısından nasıl değerlendirilmeli?
Dindar bir vicdan, bir insanın sadece etnik kökeninden dolayı düşmanlaştırılmasını, öldürülmesini kabul etmez. Hrant, Ermeni olduğu için öldürüldü. Zaten olaya karışanlar da bunu söylediler. Hrant’ın Türklüğe hakaret ettiğini ve kendilerinin de milliyetçi bir güdüyle hareket ettiklerini anlattılar. Oysa Hrant’ın 301 yargılamasında, bütün bilirkişi raporları, Hrant’ın aslında Türklüğe hakaret etmediğini, yazısında edebî üslup kullandığını söylemişti. Buna rağmen...
Buna rağmen ne oldu?
Buna rağmen, o mahkeme başka bir sonuç ortaya çıkardı. Hrant’la ilgili bütün yargı süreçlerinde milliyetçi-devletçi bir tavır takınıldı, gerçeğin ortaya çıkması önlendi. Bir yönüyle Hrant davası, bu ülkede yargı vesayetinin sürdüğünü gösterdi.
Hükümete rağmen mi yargı vesayeti sürüyor?
Hayır. Delillerin toplanmasında ve organize ilişkilerin açığa çıkarılmasında hükümet çok istekli olsaydı, Hrant cinayetinde en azından bir örgütün bulunduğu ortaya çıkardı. Ama hükümet de üstüne düşeni yapmadı. Delil toplamanın ve adaletin ortaya çıkması konusunda kendi bürokratını yeterince çalıştırmayan hükümet, bu sonuçtan sorumlu tabii ki.
Dindar Müslümanlar Hrant Dink cinayetiyle ve sonrasıyla ilgili ne düşünüyor?
Eğer o Müslüman, milliyetçi, muhafazakâr, mukaddesatçı ve Türkçü bir sapma ve savrulma içinde değilse...
Anlamadım...
Yani kişi salt bir Müslüman ise... Sadece dindar bir insan ise... Öyle Müslümanlar, bir insanın dininden ve etnik aidiyetinden ötürü öldürülmüş olmasından büyük rahatsız duyarlar ve duyuyorlar da. Çünkü İslam’da en oturmuş olan hukuk, Müslimlerle gayrımüslimler arasındaki hukuktur. Birlikte nasıl yaşayacaklarına dair hükümler Kuran’da çok açıktır. Peygamber’in de uygulamalarında bu vardır.
Milliyetçi, mukaddesatçı dediğiniz nedir, kimdir, hangi kesimlerdir?
Her şeyden önce bir “milliyetçi mukaddesatçı”, tarihte yaşanmış olan olayları kutsallaştırır. Oysa tarihte büyük acılar ve olaylar yaşandı. Eğe siz bunları kutsallaştırırsanız, bu olayları birer mukaddes pratik olarak görürseniz, yaşananların benzerlerini bugün de yapılması gereken şeyler olarak benimsersiniz. Dolayısıyla geçmişte olanları tekrar yaparak yanlış bir döngü içine girersiniz.
Aynı şekilde öldürmeye mi devam edersiniz?
Evet. Bu yüzden tarihte yaşanmış acı ya da tatlı olayları eleştiri dışı bırakıp mutlaklaştırmamak gerekiyor. Bir Müslüman, eleştirel akla sahip olmalıdır. Tarihteki olayları devamlı eleştiriden geçirip tekrar tekrar yorumlamalıdır.
Sapmadan söz ettiniz. Milliyetçilik, Müslümanlıktan bir sapma mıdır?
Evet. Bence bir sapmadır. Mukaddesatçılık, milliyetçilik ve muhafazakârlık, Müslümanlıktan bir sapmadır. Muhafazakârlık da insan aklının önündeki bir prangadır. Tarihi dondurur ve algının önündeki eleştirel süzgeci çalıştırmaz. Onları eleştirmez. Mukaddesatçılık da öyle. O da bir tarih tapınmacılığıdır.
Hangi kesimler milliyetçi, mukaddesatçı ve muhafazakâr?
CHP, muhafazakâr bir parti mesela. 1923 koşullarını ve o günkü uygulamaları mutlaklaştıran, eleştiriye tabi tutmayan bir yaklaşımı var. Mesela AK Parti, milliyetçi refleksleri, muhafazakâr ve mukaddesatçı tarafları olan bir siyasal hareket.
Kendisini dindar Müslümanların temsilcisi olan gören bir hükümet var iktidarda. Sizce hükümet Hrant cinayetinde neden böyle aldırmaz davrandı?
Çünkü devletli olmaya başladılar. Bakın... Bürokrasi, kendini hancı, siyasetçiyi ise yolcu gibi görür. “Devlette asıl olan biziz, siz ise geçicisiniz” der siyasetçiye. Eğer siyasetçi olarak siz de devlete sahip olmak istiyorsanız, “ben yabancı değilim. Aslında ben de sizdenim ve dolayısıyla sizi yönetiyorum” yaklaşımı içine girersiniz. Böyle bir aynılaşma ve benzeşme yaşarsınız.
AKP’nin iddiası, devlete benzemek değildi. AKP’nin iddiası, devleti, halkın devletine dönüştürmekti. AKP şimdi hangisini yapıyor?
Bürokrasiye benzemeye başladı AK Parti. Siyasi iktidara cephe alan bürokrasiyle önce bir hesaplaşma yaşadı AK Parti. Silahlı bürokrasi ve kısmen de yargı bürokrasisiyle bir şekilde hesaplaştı. Özellikle 12 Eylül’deki referandumla, Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nın oluşumunda ve işleyişinde bir dönüşüm gerçekleştirdi. Ergenekon davalarıyla ve 30 Ağustos atamaları ve istifalarıyla da silahlı bürokrasiyle hesaplaştı. Ama Kürt meselesi burada istisna oluşturuyor.
Niye Kürt meselesi istisna oluyor?
Çünkü AK Parti hükümeti ve ordu beraber yaşamanın yolunu buldular. Bir sembiyoz oluşturdular. Laiklik, türban, imam-hatip, katsayı gibi konularda ordu eskisi gibi sert ve katı bir tutum içinde değil. Siyasal iktidara doğrudan cephe alma tutumu da artık bitti ordunun. Yargıda hâlâ bir direnme söz konusu olsa da en azından ordunun, siyasi iktidara cepheden karşı duruş hali bitti. Sonuçta bürokrasi ve siyasi iktidar bir rekabet halinden bir sembiyoz haline yani birlikte yaşama aşamasına geçtiler. Kürt meselesinde ise siyasi iktidar ve ordu artık biraz fikir birliği içinde davranıyorlar.
Bu aşamaya geçmiş olmak nasıl bir sonuç yarattı?
2002 ve 2007 dönemleriyle kıyaslandığında, AK Parti’nin halkın demokratik taleplerine olan duyarlılığında bir kayıp var. Mesela başörtüsü konusu hâlâ çözülemedi. AK Parti, Kürt meselesinde yasayla, yönetmelikle yapılacak şeylerde bile adım atmadı. İşte bu, bürokrasinin ve AK Parti’nin karşılıklı olarak birbirlerini dönüştürerek belli bir noktada bulunma halidir. Ortak yaşama halidir.
Mazlumder, Uludere katliamıyla da yakından ilgilendi. Oraya heyet gönderip rapor hazırlattınız. Uludere katliamı hakkındaki değerlendirmeniz ne?
Uludere çok trajik bir olay. Öldürülen bu insanların sınır ticareti yapan insanlar olduğu belliydi. Buna rağmen öldürüldüler. Aslında Uludere, siyasi iktidarın Kürt meselesine güvenlikçi yaklaşımının kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Bu katliam şu veya bu şekilde bir gün mutlaka olacaktı mı diyorsunuz?
Aynen öyle diyorum. Uludere’de olmaz da başka bir yerde olurdu. 34 kişi ölmez de 10 kişi, 50 kişi ölürdü. Çünkü hükümet, özellikle son seçimden sonra Kürt meselesine çok güvenlik odaklı olarak yaklaşmaya başladı. Hükümetin, meseleyi, sahada askerî olarak bitirme saplantısı o kadar büyüdü ki! Meseleye bu şekilde yaklaşan bir siyasal organın Uludere gibi sonuç doğuracak işler yapması her zaman mümkün.
Demokratik çözüm yerine askerî çözümü mü tercih etti hükümet?
Özet olarak durum bu. Tarihe, yenilmiş bir devletin veya çözüme mecbur bırakılmış bir devletin başbakanı olarak değil de, PKK’yı bitirmiş bir başbakan olarak geçme isteği var muhtemelen bunda. Meseleyi, “silahlı mücadele” yoluyla bitirip, ondan sonra kafasındaki çözümü uygulamak istedi siyasi iktidar. Ama biz o çözümün de ne olduğunu bilmiyoruz. Çünkü açılımlarda herkes konuştu ama hükümet konuşmadı. Meseleyi askerî olarak bitirdikten sonra, adına “demokratik çözüm” dediği kendi kafasındaki o şeyi bir lütuf olarak ortaya koyacak diye tahmin ediyorum ben.
Kürt sorununu böyle bitirebilir mi?
Bitiremez. Hep Sri Lanka örneğini veriliyor. Sri Lanka, kendi meselesini bu yolla otuz yıldır bitiremedi. Ayrıca silahlı mücadelede iki taraf da ölüyor. Ölümlerin büyük kısmı PKK’dan oluyor. Her ölüm, karşı tarafta bir yara bırakıyor. Öldürdüğünüz insanların ailesi, yakınları var. Öldürerek, kendinize düşman üretiyorsunuz. Meseleyi silahlı yoldan çözmek için attığınız her adım, esasında kendinize düşman üretmek için attığınız bir adıma dönüşüyor! Oysa Kürt sorununu çözmek için yasal yoldan yapılabilecek şeyler var.
Ne gibi?
Vatandaşlık tanımı ve yerel yönetimlere verilecek özerkliğin boyutu, Anayasa değişikliğini gerektirebilir ama, köy ve şehir isimlerinin iade edilmesi, Kürtçenin okullarda seçimlik ders olması, seçim barajının düşürülmesi, yerel yönetimlere bazı yetkilerin devredilmesi yasa ve yönetmelik değişiklikleriyle yapılabilir. Hükümet, bunları yapmaya gücü yetmesine rağmen yapmıyor.
Sizce neden yapmıyor?
Bunları yapmaya mecbur bırakılmış, yenilmiş bir hükümet olmak istemiyor. “Ben yeneyim, ondan sonra bu hakları vereyim” gibi bir tavrı var. Oysa temel haklara bu tür bir yaklaşım, bize göre, ilahlıkla özdeş bir yaklaşımdır. Çünkü kültürel ve siyasi haklar tabii haklardır. Biz bu temel hakları, Allah’ın insanlara verdiği haklar olarak görürüz. Temel haklar, siyasi pazarlığın konusu olamaz! Bu haklara, bir siyasal faydacı olarak yaklaşamazsınız. Çünkü bu hakların değeri, ürettiği siyasal faydada değildir. Bu hakların değeri bizatihi kendisindendir! O değer de, bu hakları Allah’ın insanlara doğuştan vermiş olmasıdır.
Uludere olayında kaçakçıların PKK’lılarla karıştırılması mümkün mü?
Mümkün değil. Bir kere PKK, o güzergâhı kullanmıyor. İki, insanlar kaçağa gündüz gözüyle gidiyorlar. Sınırı gün ışığında geçiyorlar. Dolayısıyla kaç katırın, kaç kişinin Irak’a gittiği ve döndüğü askerler tarafından daima biliniyor. Bu kez de öyle yapmışlar, akşamüzeri sınırı geçmişler. Üç, bölgede askerî hareketlilik olacağı zaman karakoldan köye “kaçağa gitmeyin” veya “kaçakta adamınız varsa dönmesin” uyarısı yapılıyor her zaman. Dört, PKK bir gerilla hareketi. Sınıra çok yakın bir yerde bu kadar büyük gruplar halinde sızma yapmıyor PKK. İkişer, üçer kişilik gruplar halinde sızıyor. Beş, bölgenin Irak tarafı, gerilla hareketliliği için uygun bir topografya değil. Çünkü düz bir yer. Dağlık alan Türkiye’de başlıyor. Bu yüzden PKK orayı sızma için hiç kullanmamış. Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın, o köylülerin PKK’lılarla karıştırılması mümkün değil.
Başbakan elde dört saatlik Heron görüntüleri olduğunu söyledi. O görüntülerde neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Heron yerden en az bir, iki kilometre yukarıda bulunuyor. Dolayısıyla gördüğü açıyla, kaçakçıların Irak tarafından katırlarına yüklerini yüklerken bile görüntülerinin olması gerekir.
Peki, hükümet niye susuyor?
Bu işin siyasi sorumluluk olduğunu biliyor. Ayrıca konuşursa, kendisinin bile ikna olmadığı şeyleri söyleyecek... Hükümet, muhataplarında çok büyük yaralar açıyor. Uludere’yle ilgili bir özür bile dilemedi. Mavi Marmara’da İsrail’in önüne, tazminattan çok özrü birinci şart olarak koyan hükümet, Uludere’de ise “para verirsem, bu özrün yerine geçer” gibi bir tutum içinde.
Niye?
AK Parti devletli hale geldi de ondan.
Basın da bu konuda sessiz. Bu sessizliği neye bağlıyorsunuz?
Türkiye’de basın maalesef sindirildi.
Hükümet Uludere katliamını bu sessizlikle geçiştirebilir mi?
Geçiştiremez. Hem operasyonel sorumluyu hem de siyasi sorumlu olan bakanı veya bakanları açığa alması gerekiyor. Genelkurmay Başkanı da operasyonel sorumlu olarak kesinlikle açığa alınmalı ve hükümet vatandaşından özür dilemeli.
O dört saatlik Heron kayıtları açıklansa, gerçek ortaya çıkar mı?
Gerçeğin önemli bir kısmını yakalarız. Sadece Heron kayıtları değil, dinlemeler de var. Hedefler vurulduktan sonra sağ kurtulanlar köylerini arıyorlar. “Vurulanlar bizlerdik” diyorlar. Bu bilgi ânında karakola gidiyor. O saatten itibaren artık devlete düşen görev yaralıları helikopterle taşımak. Ama devlet bunu yapmıyor. Kan kaybından ölenler oluyor. Dolayısıyla kasten adam öldürme suçu da işlendi bu olayda. İkaz edilmiş olmanıza rağmen niye yaralıları taşımadınız?
Daha önce ordunun birçok yanlışlığının üstüne giden hükümet, neden şimdi Uludere katliamının üstüne gitmiyor da sorumluluğu sahipleniyor?
Aldatılmış, kandırılmış ve kendisine, kendi vatandaşları hedef gösterilmiş bir hükümet olmak istemiyor. Bu aldatılmışlığın ve kandırılmışlığın açığa çıkmasını istemiyor. Hükümetin aldatıldığını düşünüyorum ben. Güvenlikçi bir politika güdüyorsanız, zaten aldatılmaya çok açık bir ruh hali içindesiniz demektir. Size hedef gösterilen yerin üzerine şahin gibi atlarsınız. Başta da söyledim.
Tekrar söyleyin...
Uludere, güvenlikçi politikanın bir sonucudur. Hükümetin Uludere yükünden kurtulması gerekiyor. Heron görüntüleri bir şekilde, İsrail’in de vâkıf olduğu görüntüler. Dört saatlik görüntülerin İsrail’in elinde olduğunu tahmin ediyorum ben. Görüntüler yeniden proses edilmiş olabilir. Sınıra doğru PKK grubu hareket ediyor izlenimi yaratacak şekilde görüntüler proses edilmiş olabilir. Bu durumda hükümet ve Genelkurmay kendi ulusal güvenliğiyle ilgili aldatılmış duruma düşmüş oluyor tabii.
Peki, Hrant Dink cinayeti ve Uludere katliamı konusunda dindar Müslümanların gereken tepkiyi verdiğini düşünüyor musunuz?
Düşünmüyorum.
Müslüman dindarların kendilerini sorgulaması gerekiyor mu?
Kesinlikle gerekiyor. Çünkü Müslüman aklın önünde milliyetçilik, mukaddesatçılık ve muhafazakârlık gibi çok önemli üç engel var. Bu üç yaklaşım, inancın davranışa dönüşmesini engelliyor. Bizim bu üç engelle hesaplaşmamız gerekiyor.
Hazreti Peygamber’in veda hutbesi kavmiyetçiliğe karşı çıkar. O sözleri bizim dindarlarımız unutuyor mu?
İslam enternasyonalisttir. Herhangi bir etnik veya siyasal birlikteliği diğerlerinin üzerinde görme algısı bu enternasyonalist yaklaşıma ters düşer.
AKP’nin nasıl bir yola girdiğini düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin önündeki en büyük problem Kürt meselesidir. İslamcıların problemleri çözüldü anlamında söylemiyorum bunu. İslamcılar, çözümlerini tehir ettiler. “Başörtü meselesi çözülmediyse, mutlaka ayaklarında bir bağ vardır. Yoksa bunların çocukları da başörtülü” dediler. Ama Kürt meselesi böyle değil. Türklerle Kürtler arasındaki uçurumun derinleştiğini görmüyor hükümet. Eğer Uludere meselesinin üzerine haysiyetli bir şekilde gidilmezse...
Sonuç ne olur?
Hükümet insanlar arasındaki duygusal kopuşu derinleştirir. Ayrıca KCK operasyonlarının sürmesi ve Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesi de problemi içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bir siyasi partinin il, ilçe teşkilatları, belediye meclisi, belediye başkanı, il genel meclisi üyeleri dâhil olmak üzere bütün siyasal yapısı çökertiliyor. Dolayısıyla belli siyasal kanaate sahip insanlara legal siyaset alanı kapatılıyor. Çünkü o siyasi partide görev aldığınızda içeri atılıyorsunuz.
Mazlumder KCK’yla da ilgili araştırma yapıp bir rapor yayınladı. KCK’da bombalama ve şiddet eylemleri için emirler verildiği söyleniyor. Bu araştırmada başka neler var?
Bu tür iddialar var. Eğer şiddet emirleri ve eylemleri varsa bunlara operasyon yapılır. Ama KCK tutuklamaları sadece bunları kapsamıyor. Bir siyasal hareketin meşru zeminde kendisini ifade etmesinin yolları kapatılıyor. Eğer bir siyasal harekete meşru yol kapatırsanız, o hareket kendini ifade edecek başka yollar kullanır. Bu kullanılacak yollar da hiç birimiz için hayırlı olmaz. Böyle giderse hiç iyi şeyler olmayacak.
Sizce neler yaşanacak?
Bir yol ayırımına doğru gidiyoruz. Eskiden Anayasa Mahkemesi bu partiyi kapatıyordu şimdi yerel mahkemeler eliyle bunlara siyaset kapatılıyor. Partinin hukuki varlığı devam ediyor ama parti fiilen bitiriliyor. Ayrıca bölgedeki hapishanelerde çok ciddi yoğunluk olduğu için, KCK tutukluların bir kısmını Karadeniz’deki hapishanelere nakletmeye başladıkları bilgisini aldık biz.
Bu, sorunu büyütür mü? Karadeniz milliyetçiliğin yüksek olduğu bir yer.
Aileleri, yakınları, tutukluları ziyarete gitmeye başladığında bölgede bir “hareketlilik!” yaşanır. Bir de üç, beş yıl sonra davalar sonuçlandığında, tutuklamalar hükme dönüşmeye başladığında ne olacak? Binlerce insan 20-30 yıl mahkûmiyetler aldığında çok ağır bir tablo ortaya çıkacak. Türkiye bu tabloyu taşıyabilir mi benim kuşkum var. Bu güvenlikçi politikanın Türkiye’nin insanlarına maliyeti çok büyük olacak. Hükümet bunu göremiyor...
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012