Nuray MERT
Referandum ile getirilmek istenen düzenin ‘tek adam rejimi’ olduğunu düşünüp meseleyi orada bırakmak, durumun vahametini yeterince izah etmiyor diye düşünüyorum. Elbette insanlar fani, bir gün göçüp gidilecek, ismi sürekli değişen, son olarak ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ olarak belirlenen sistemi savunanlar da bunu biliyor. Onların kurmak istediği, kurucu lideri, mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu, bir ideoloji çerçevesinde hep çoğunluğun oyunu alacağı düşünülen bir liderin ve ardıllarının tüm gücü elinde bulundurduğu, denetim, muhalefet, itiraz yolunun kapatıldığı, azınlıkta kalanın hiçbir söz sahibi olmadığı bir rejim kurmak, daha doğrusu bu temele dayalı bir devlet inşa etmek.
Şöyle düşünüyorlar; ‘madem ki bu ülkeni çoğunluğu dindar, muhafazâkar, Sünni, Türk milliyetçisi, o halde toplumu yönetmek zaten onların hakkı, o halde bu hakkı teslim etmek lazım’. Bu kafaya göre diğerleri zaten; ‘özünü’ inkâr’ eden, tarihine, kültürüne, toplumuna ters düşenler, İslam dairesinde olup olmadığı bile tartışmalı olan ‘Aleviler’, bir adım ötesinde ise ‘bozguncular’, ‘kanı bozuklar’, o halde onlara, ‘asli unsura’ tabi olmak, sığıntı gibi yaşamak çok bile. Makul olanın, hakkaniyetli olanın, doğal olanın bu olduğunu düşünüyorlar. Bu anlayışa göre, mademki parlamenter sistem ‘dışarda bırakılması gerekenleri’ işin içine katıyor, o halde yanlış, haksız, bizim kültürümüze uymaz, bu yanlışlık düzeltilirse olması gereken düzen gelecek.
İşte asıl tehlikeli olan bu kavrayış, tüm toplumu, çoğunluğunu tanımlayan özelliklere sahip olanlardan ibaret saymak, diğerleri ile konuşmayı, uzlaşmayı, onların hak ve özgürlük taleplerini meşru saymamak, devre dışı bırakmanın sistemini yerleştirmek. Gerçi, çoğunluğu tanımlayan özellikler de sabit değil, ama bir kere oluşmuş çoğunluk reyi ile sistem kurulduktan sonra, toplumu o noktada sabitlemek kolay, çünkü tüm gücü bu hareketin öncü liderinin ve onun zihniyetine mensup ardıllarının eline vermek, toplum mühendisliğinin önünü açıyor. Eğitimin, yargının, yasamanın, ekonominin yönetimi bir noktada birleştirildikten sonra, bu yapı kendini tartışmaya, itiraza tamamıyla kapamış oluyor. Bu yeni icat edilmiş bir sistem değil, otoriterlikten totaliterliğe geçen tüm rejimler benzer yollardan geçer, Türkiye’nin önündeki yol bu.
Bu tehlikeli bir gidiş ve sadece hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı bir sistem olduğu, bu yapının dışında kalanın yaşamını kararttığı için değil, ‘toplumsal barış’ açısından sürdürülemez olduğu için. İktidarın tek noktada, kişide, makamda yoğunlaşması, bir yandan iktidar blokunun içinde kıran kırana bir kavgayı davet eder, sadakat yarışı yozlaşma, kişiliksizleşme sürecini perçinler. Diğer taraftan, çoğunluk iktidarını ayakta tutmak, ancak gerilimi sürekli kılmak ile mümkün olur, gerilimin yerini uzlaşma ve diyaloğun alma eğilimi ‘ihanet, gevşeme, çoğunluğun düşmanları ile işbirliği’ ithamı ile bertaraf edilir. Diğer taraftan, halihazırda ‘çoğunluk’ denilen yapının dışında kalanları yeni sistem çerçevesinde bu yapıya katma çabası da malum, dayatma siyasetinden başka bir şey olamaz. Referandumdan ‘evet’ çıkarsa bizi bekleyen tehlikeli yol bu.
Zaruri bir not: Cuma günü yayımlanan ‘Referandum ve Kürtler’ yazıma, katılan olur, katılmayan olur, kızan olur, olur da o yazıdan ‘evet’ propagandası yaptığım iddiası nasıl çıkar hâlâ anlayabilmiş değilim. ‘Yanlış anlama’ diyemeyeceğim, çünkü yanlış anlamaya açık hiçbir satır yok, o halde kasıtlı bir saptırma, ama neden? Beni en çok şaşırtan Ertuğrul Kürkçü’nün, itiraz, eleştiri falan değil, düpedüz hasmane tutumu oldu; bir süre önce Mehmet Ali Yalçındağ’ın kafasına göre yazdığı ve ortalara dökülen bir maili kullanarak ‘Erdoğan olmasaydı, mahvolduk’ dediğimi öne sürerek, evet propagandası yaptığımı ileri sürmüş. Ben o mail olayı üzerine uzun bir açıklama yazdım, zaten ne düşündüğümü açıkça yazıyorum, öyle düşünmüş olsam açıkça yazar, bu ülkede bundan sonra rahat içinde yaşama yolunu tutardım. Kürkçü bunu anlamayacak biri değil, buna rağmen beni bu şekilde hedef almasını anlamak zor, çoluk çocuk da değil, koskoca adam, neden bu yola tevessül etti acaba? Acaba?
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023