Yasin AKTAY
16 buçuk yıl önce kurulan AK Parti, 15 yıldır iktidarda.
Dile kolay. Türkiye Cumhuriyeti'nin toplam ömrünün neredeyse beşte birine yaklaşan bir süre bu. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Atatürk riyasetindeki süresinin aynısı. Ondan sonra tek parti riyasetini devam ettiren İnönü’nün CHP’sinden üç yıl fazla bir zamandır bu süre. CHP’nin tek parti iktidarını demokratik seçim yoluyla devirerek iktidara gelen Demokrat Parti’nin süresinin bir buçuk katı ve tabii en azından 2019 seçimlerine kadar da süresi var.
AK Parti, gerek iktidardaki süresi bakımından gerek yapılan işlerin niteliği ve niceliği bakımından kendisinden önce gelen-geçen bütün iktidarların rekorlarını kırmış durumda. Kalkınma alanında kendisinden önce Türkiye için tahayyül edilemeyecek, tahmin edilemeyecek başarılara imza attı.
Eldeki bütün rakamlar Türkiye’nin bu süre içinde neredeyse dört katına yakın büyümüş olduğunu gösteriyor.
Yapılanların sadece kısacık bir özeti bile burada sayılamayacak kadar çok. Eğitim, ulaşım, sağlık, sosyal hizmetler vs.
Buna rağmen şu anda AK Parti’nin dile getirdiği bir değişim ve reform söylemi var. Üstelik bu söyleme ilginç bir öz-eleştirel söylem refakat ediyor. Bizzat AK Parti’nin kurucusu, lideri ve Genel Başkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parti içinde dile getirmekte olduğu eleştiriler AK Parti’nin adeta “kendi kendine muhalefet” eden yeni bir aşamaya gelmiş olduğuna işaret ediyor.
Daha önce defalarca söylediğimiz gibi AK Parti’nin bir zamana kadar gücü büyük ölçüde iktidardaki muhalefet olma tarzına dayanıyordu. Tek başına iktidar olduğu halde, yapmak istediği demokratik reformlar konusunda kendisine direnen daha derin bir iktidar tabakası vardı. AK Parti statükoyu elden bırakmak istemeyen o güce muhalefet ederek, onunla çetin bir mücadele vererek demokrasi ve kalkınma adına kazanımlarını elde etti.
Gerek Kürt meselesinde gerekse demokratik özgürlükler konusunda muhalefete daha çok yakışan talepler ve reform motivasyonlarını AK Parti temsil ederken sol iddiaya da sahip olan ana muhalefet bütün bu demokratikleşme süreçlerine her türlü enstrümanı devreye sokarak karşı çıkıyordu.
Hatırlarsak AK Parti daha 2008 yılında, yani iktidara gelişinin 7. yılında bir kapatma davasına maruz kaldığında, karşıdaki derin iktidarın istediği sonucu elde etmesinden kılpayı kurtulabilmişti.
AK Parti iktidardayken sisteme muhalefet eden yanıyla hep dinamizmi, değişimi ve ilerlemeyi temsil etti, bu yönde ülke adına önemli kazanımlar elde etti.
Ancak geldiğimiz durumda bugün artık yaşamakta olduğumuz olumsuzluklar için kahredebileceğimiz bir statüko yok.
Herhangi bir başarısızlık karşısında sorumluluğu kendisine yükleyebileceğimiz kendimiz dışında hiç kimse yok. AK Parti’nin karşısında bir derin devlet yok.
Elbette sırtlarını küresel emperyal sisteme dayamış şer şebekeleri var ve onlar da ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Ama Türkiye’de devletin yönetimi artık AK Parti’dedir ve ilginç bir biçimde şimdi bunun yarattığı bir ağırlık, apayrı bir zorluk var.
İktidardaki 15 yılın ilk zamanlarında dönüp şikayet edilebilecek bir enkaz vardı. Hoş AK Parti hiçbir zaman bu enkaz edebiyatına girmedi. Ama bugün bu enkaz edebiyatına, iktidarda geçirilen 15 yıl gibi uzun bir süreden dolayı, fiilen de imkan kalmamışsa da, bir yandan da 15 yıl yeterince enkaz üretebilecek, yapılmış iyi işlerin kendi standartlarını kanıksatıp eskiyi unutturabileceği bir süre.
“Karizmanın rutinleşmesi” diye bir sorun var, büyük ölçüde bu süreçle alakalı bir durum. Bu aşamada insanların dava bilincini yitirmesi, misyonlarını unutması, yaptıkları işin içerdiği manevi boyutu ihmal etmeleri ve dünyalık kazanımlara dalmaları sözkonusu oluyor.
Bu sorunun en iyi farkında olan, yine bu hareketin lideri Erdoğan.
Son zamanlarda bazı belediye başkanlarının istifası vesilesiyle yaptığı eleştiriler, “AK Parti’nin kendisine muhalefeti” türünden farklı bir dinamizmi harekete geçiriyor. 15 yıldır iktidarda olan bir partinin lideri, yaptıkları her türlü mukayeseyle ve her bakımdan devrim de sayılsa, o bunun yeterli olmadığını görüyor.
Yeterli olmak bir yana, bazı şeylerin yanlış yapılmış olduğunu da özellikle belediyecilik alanında, şehircilik ve sosyal adalet alanında AK Parti’nin misyonunun gerektirdiği seviyeden ve uygulamalardan çok uzakta olduğumuza işaret ediyor.
Bu zannedildiğinden çok zor bir aşama. AK Parti’nin karşısında doğru dürüst bir muhalefet olmamasının yarattığı boşluk geçmişte yine AK Parti tarafından başka türlü dolduruluyordu. Şimdi yine AK Parti tarafından dolduruluyor belli ki. Ama bu sefer kendi kendine muhalefet etmenin yeni ve özgün sorunlarını da birlikte yaşayacağız. AK Parti kendini aşmaya çalışacak. Ama bunu yaparken 15 yıldır yaptıklarını bizzat kendisi eleştirerek biraz da kendine muhalefet edecek.
Tek sorun, bunu yaparken sergilemek zorunda kalacağı alçak gönüllülüğün üreteceği malzemelerin üzerine muhalefet konusunu da bedavaya getirmeye çalışan ana-muhalefetin bolca atlayacak olması.
Öyle görünüyor ki, bunun da apayrı bir eğlencesi olacak…
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019