Aslı Erdoğan Türkiye'nin “aklı, kalemi, vicdanı, ışıltısı” diyebileceğimiz insanlarından biridir. Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Aslı Erdoğan gibi isimler, siz onların romanlarını, duruşlarını, düşüncelerini beğenseniz de beğenmeseniz de, bu ülkenin ve kültürün taşıyıcı değerleri arasında yer alırlar. Yazdıkları her satır, ürettikleri her eser bu toprakların kimliği ve sesinin kalıcı yankılanmasıdır.

Bu insanların meydan okuyucu siyasi düşüncelerinin olması doğaldır. Ancak bunlar sadece onların düşünceleridir. Bugün soğuk savaşın, büyük ideolojilerin geride kaldığı bu çağda, onların siyasi iktidar savaşlarından, siyasi yapılardan özgür ve özerk düşünceleridir.

Romanlarıyla, her geçen dünyada kendisine yer bulan, Türk edebiyatına ise yer açan bu genç kadın, Aslı Erdoğan, doğal olarak, risk alan, ses veren ve demokrat bir siyasi karakterdedir.

Bir kaç gün önce, kapatılan Özgür Gündem gazetesinin yayın kurulunda ismi yer aldığı için, terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Bu, kabul edilebilir bir durum değildir.

Uzun süredir yayınlanan, yayınlanmasında mahzur görülmeyen, PKK ile yakından uzaktan ilgisi olmayan pek çok ismin yazdığı bir gazetede, işlevi olmayan simgesel yayın kurulunun üyesi olmak suç kabul ediliyorsa, ölçü her anlamda kaçmış demektir.

Türk devlet sistemi, Aslı Erdoğan gibi insanları tutuklayarak ancak kendisine zarar verir.

Umalım, Aslı Erdoğan, bir an önce özgürlüğüne kavuşsun, hakkındaki soruşturma tutuksuz yürüsün!

**

Dün Balyoz mağdurlarından emekli Kurmay Albay Yasin Türker'den söz etmiştim. Türker'in bana gönderdiği, profesyonel ordu üzerine yapılmış bir çalışması da var.

Bugün Gülenci işgali altında, belki tümüyle yenilenmesi gerekecek bir ordu teşkilat yapısıyla ilgili düşünmemizi sağlayacak bir çalışma...

Şu bölümünü özellikle seçtim:

“KKK.'lığı bu projenin hayata geçirilmesi ile 2. Ordu K.'lığı (İstanbul, Malatya) emrinde biri KKTC'de olmak üzere 6 Kolordu Komutanlığı şeklinde teşkilatlanacaktır. Muharip tugay sayısı 20 ile sınırlanacaktır.

Dz.K.K.'lığı iki Deniz Görev Kuvveti (Gölcük/İstanbul, İzmir/Mersin) emrinde 4 Deniz Görev Grubu şeklinde teşkilatlanacak, Hv.K.K.'lığının mevcut yapısı muhafaza edilecektir.

TSK'da general-amiral sayısı 200 (toplam 7 orgeneral/oramiral), subay sayısı 25.000, astsubay sayısı 75000-100.000, erbaş ve er mevcudu 125.000-150.000, sivil memur ve işçi sayısı 50.000 olacaktır.

Erkekler için zorunlu askerlik süresi 30 gün olarak uygulanacak, ancak silahlı yükümlük hizmeti yapmak istemeyenler için alternatif hizmet imkanları sunulacaktır.

30 günlük eğitim süresinde silahlı eğitim yanında başta depreme karşı alınması gereken tedbirler başta olmak üzere doğal afetler ve toplumsal duyarlılığa yönelik eğitim verilecektir.

İsteyen kadın yurttaşlar da askerlik hizmetine tabi olabilecektir.

30 günlük hizmet süresini tamamladıktan sonra profesyonel orduya geçmek isteyenler için 11 aylık bir silahlı yükümlülük sistemi (halihazırda kullanılan sistem benzeri) uygulanacak ve asgari ücretin maaş olarak ödeneceği bu süreçte profesyonel ordu için personel seçimi yapılacaktır.

Erbaş ve erler için öngörülen hizmet süresi ortalama 15 yıl olacaktır. Bu süre sonunda yükümlüler tazminat almaya hak kazanacaktır.

Subay mevcudunun en az %25'i astsubaylardan, astsubay mevcudunun en az % 50'si ise erbaş/erlerden temin edilecektir.

Terfide herhangi bir kısıtlama olmayacak TSK'ya er olarak giren bir personel Genelkurmay Başkanlığı görevine kadar yükselebilecektir. TSK'ya katılan personel için zorunlu hizmet süresi 5 yıl olarak uygulanacak, Erbaş ve erlere yüksekokul, üniversite ve yüksek lisans eğitim imkanları sağlanacaktır. Orgeneral ve oramiralliğe yükseltilecek olan personel, Kuvvet K. ya da Gnkur. Bşk. olarak atanacak personel TBMM Milli Savunma Komitesi'nde dinlenecektir. Bu kuruldan nitelikli çoğunluk ile onay alamayan personelin terfi ve ataması hükümet tarafından yapılamayacaktır...”

Rapor, bu köşenin çapını aşarak devam ediyor.

Bu önerileri önemli buluyorum.