Alper GÖRMÜŞ
Yukarıda okuduğunuz başlık, Trump’ın kaybettiği 3 Kasım 2020 seçimlerinden bir gün sonra kaleme aldığım yazıda kullandığım başlığın aynısı…
O yazıya, daha doğrusu o başlığa birbirine benzeyen çok sayıda tepki almıştım. Başlıkta mantık problemi olduğunu söylüyordu tepkilerini dile getirenler, ilk bakışta haklıydılar da. Şöyle diyorlardı mealen: “Anladık, 2016 seçimlerinin sonucunu şaşkınlıkla karşılayanlar 2020 yenilgisiyle birlikte Kasım 2016’nın bir kaza olduğunu ve bir daha tekrar etmeyeceğini dile getirmişlerdi ve siz ‘kaza değilmiş’ derken o eleştiri sahiplerine sesleniyorsunuz… İyi de ‘kaza değilmiş’ diyebilmek için 2020’yi de Trump’ın alması, üst üste iki seçimi de kazanması gerekmez miydi?”
Evet, tabii, eleştirim o değerlendirme sahiplerineydi ve zaten yazı da onlardan iki örnekle başlıyordu.
Birinci örnek 3 Kasım 2020’den yani seçim gecesindendi… Afşin Yurdakul Habertürk’te geniş bir konuk grubuyla ABD seçimlerini değerlendiriyordu. Son turda, ABD’de çalışan Türk akademisyen Evren Çelik Wiltse gizlemediği bir şaşkınlıkla bir soru sordu: Evet Trump yenilmişti ama nasıl bir siyasetçi olduğunu dört yılda gösterdiği halde (burada Trump’la ilgili birçok olumsuz tanım yaptı konuşmacı), nasıl olup da hâlâ toplumun yarısının oyunu alabiliyordu? Vakit olsaydı hadise sanki “göbeğini kaşıyan Amerikalılar”a doğru evrilecek gibiydi ama iş oralara gelmedi, dedim ya son turdu ve Wiltse de son turun son konuşmacısıydı.
Fakat yaptığı çağrı -hele ki bunun sadece ABD ve Trump meselesi olmadığını, dünya çapında bir eğilimden söz ettiğimizi hatırlarsak- şüphesiz yerindeydi ve ben de aynı kanaatteydim: Herkes, bu sonucun demokrasilerin geleceği açısından taşıdığı anlam üzerinde düşünmeli, ABD gibi bir ülkede insanların yarısının Trump’a oy vermesinin altında yatan nedenler üzerinde kafa yormalıydı. (“Göbeğini kaşıyan Amerikalılar” kolaycılığına düşmeden tabii.)
Yazıda, “Bir defalıktı, bir daha olmaz”cıların görüşlerini de yıllardır ABD’de yaşayan Gönül Tol ve Ömer Taşpınar’ın Medyascope’ta Ruşen Çakır’la yaptıkları Transatlantik programında dile getirdiklerinden özetleyip aktarmıştım. Tol ve Taşpınar 3 Kasım 2020 seçimlerine birkaç hafta kaladan itibaren Trump’ın 2016’daki seçimlerde kullandığı bir avantaja bu defa sahip olmadığını anlatmışlardı. Özellikle Taşpınar, 2016’da Trump’ın, özellikleri pek bilinmeyen yeni bir figür olarak ABD halkının bir bölümüne cazip geldiğini, fakat o cazip görüntünün ardındaki gerçek portrenin ortaya çıkmasıyla birlikte sihirin de bozulduğunu, başta bu nedenle (tabii başka nedenlerle de) Trump’ın seçilemeyeceğini, hatta farklı bir yenilgiye uğrayacağını savunuyordu. Yani aslında 2016 bir daha tekrarlanması zor bir “aldanış”tı; ABD halkı bir daha bu tongaya basmazdı ve Trump için yenilgi neredeyse mukadderdi.
Evet, seçim sonunda Ömer Taşpınar’ın dediği gibi yenilgi geldi ama bu sonuç galip bakımından “mağlup sayılır bu yolda” türünden bir galibiyetti. Çünkü Trump bu oyları nasıl bir portresinin olduğunun anlaşılmasından, yani “ipliğinin pazara çıkmasından” sonra almıştı, üstelik de yenildiği seçime nazaran oylarını artırmıştı. Yani bu “bir defalık bir aldanış” olmayabilirdi, belki de edinilmiş ezberler nedeniyle ilk bakışta görülmese de altta yatan kimi gelişmeler nedeniyle dört yıl sonra, yani 2024’te yeni bir Trump zaferiyle karşılaşabilirdik.
Ben Trump’ın 2020’deki yenilgisine rağmen bunun ciddi bir ihtimal olduğu düşünüyordum ve yukarıda sözünü ettiğim yazıdan 10 gün kadar sonra kaleme aldığım bir devam yazısında bunu şöyle dile getirmiştim:
“ABD’den gelen haberler, Demokratların seçim zaferi sevincine daha şimdiden dört yıl sonrasının endişesinin eşlik etmeye başladığını gösteriyor. Trump’ın ‘dört yıl içinde toplumun yarısını akıl almaz bir şekilde dönüştürdüğü’ düşüncesi ise yerini, olması gerektiği gibi, Trump’ın bir toplumsal dalganın ürünü olduğu düşüncesine terk ediyor. Bunun en kestirme ifadesi de şu: ‘Trump gitti ama Trumpizm yaşıyor ve yaşamaya devam edecek.’”
O günlerde kullandığım başlığa itiraz eden okurlara doğrudan bir cevap vermemiştim, şimdi vereyim: Yenilgiye rağmen o başlığı kullanmıştım, çünkü seçim sonrasının ‘demokrasi coşkusu’ içinde fark edilmese de o yenilgi dünyanın artık ‘böyle’ olduğunu perdelememeliydi. 2016 seçimi bir daha tekrarlanması mümkün olmayan bir kötü tesadüf olarak görülmemeliydi. Nitekim işte, aradan dört yıl geçti ve Trump üstelik 2016’daki gibi ABD seçim sisteminin tuhaflıklarından faydalanarak değil toplam ülke oylarında da büyük bir fark atarak kazandı seçimi. (Trump 2016 seçimini ülke genelinde Hillary Clinton’dan 3 milyon az oy aldığı halde kazanmıştı. Bu seçimde ise Kamala Harris’i en az altı milyon farkla geçiyor.)
Peki, 2020 yenilgisine rağmen 2024’te yeni bir Trump zaferini ihtimal dahiline sokan şey ya da şeyler neydi? Bunları, Kasım 2020’de peş peşe kaleme aldığım bir dizi yazıda dile getirmiştim. Tümünü bir sonraki yazıda özetleyerek bir kez daha hatırlatacağım.
Trump 2016’da neden kazandıysa, 2020’de neden tahminlerin çok üstünde oy aldıysa 2024 seçimini de aynı nedenlerle kazandı. Hayır, dünden beri dile getirilen göçmenler vb. meselelerden söz etmiyorum. Onlar da var tabii ama asıl mesele başka. Trump tipik bir popülist olarak Amerikalıların bu neviden korkularını sonuna kadar sömürdü ama ben inanıyorum ki bunlar olmasaydı da Trump ‘asıl mesele’ nedeniyle yine kazanacaktı.
Benim popülizm yazılarımı hatırlayanlar ‘asıl mesele’den neyi kast ettiğimi anlamışlardır. O yazıları okumamış olanlar için bir ipucuyla noktalıyorum bu yazıyı.
Merkezi Washington’da bulunan Middle East Institute (Ortadoğu Enstitüsü) adlı düşünce kuruluşunun Türkiye Programı’nın direktörü Gönül Tol, Trump’ın 2020’de aldığı çok yüksek oyu sadece şaşıranlar için anlama kılavuzu niteliğinde şu cümleleri kurmuştu:
“(Hillary) Clinton, Trump’a oy verenler için ‘içler acısı’ durumdalar demişti. Özellikle ‘Rust belt’ denilen orta batı eyaletlerinde, endüstriyel kesimde, işçi emekçi kesimde bu çok büyük bir tepkiye yol açmıştı. Buralarda Demokrat partili valiler, bazı yöneticiler, bu söylemden sonra partiden ayrılmışlardı. Trump ise New York’tan gelen bir milyarder olarak ‘Ben sizi anlıyorum, sizin gibi konuşuyorum, Hillary gibi süslü cümleler kuramam, siyasetçi değilim ama sizi seviyorum, size saygı duyuyorum’ dedi. Trump, bu insanların gözünde müesses nizam karşıtı, ‘Washington’daki bataklığı kurutma’ söylemiyle siyasete soyunmuş bir isim. Bunların gerçekle hiçbir ilgisi olmayabilir. Trump gelmiş geçmiş en yozlaşmış insanlardan bir tanesi. Ama insanların algısı önemli. Ona oy verenler böyle düşünmüyor.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025